YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10370
KARAR NO : 2014/2086
KARAR TARİHİ : 18.02.2014
MAHKEMESİ : Doğanhisar Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 30/01/2013
NUMARASI : 2010/168-2013/25
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Konya İli, D.. İlçesi, A.. Kasabası, .. Mahallesi 154 ada 168 parsel sayılı 7652,75 m² yüzölçümündeki taşınmaz, tarla vasfıyla davalı Hazine adına tapuda kayıtlıdır.
Tereke Temsilcisi M.. K.. dava dilekçesinde; çekişmeli taşınmazın Hazine ile ilgisinin olmadığını, taşınmazın murisleri S.. K..’tan intikal ettiğini iddia ederek, tapu kaydının iptalini ve S.. K..asçıları adlarına tapuya tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece; davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile S.. K.. mirasçıları adlarına tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava,tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1988 yılında yapılan orman kadastrosu ve 2/B çalışması bulunmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, davanın, taşınmazın aynına, başka bir deyişle mal varlığına yönelik olduğu açıktır. Bu durumda, müddeabihin değeri gözetilmek suretiyle mahkemenin görevinin belirleneceği tartışmasızdır.
Bilindiği üzere, 04.03.1953 tarih ve 10/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince bu tür davalarda çekişmeye konu taşınmazın değeri dava değerini belirtir. Keza, 492 sayılı Harçlar Kanununun 16. maddesi hükmü gereğince de, taşınmazın aynına ilişkin davalarda taşınmazın değeri üzerinden harç alınacağı düzenlenmiştir. Öte yandan 6100 sayılı HMK’nun geçici 1. maddesi hükmü gereğince bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin kanunun 01.10.2011 tarihli yürürlüğünden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanamayacağı öngörüldüğünden davada 1086 sayılı HUMK’nun gözetilmesi gerekeceği izahtan varestedir.
Dosya kapsamında yapılan keşifte beyanlarına başvurulan yerel bilirkişiler 7652,75 m² yüzölçümdeki dava konusu taşınmazın dönümünün 2500 ilâ 3000.00.- TL civarında olduğunu beyan etmiş, hükme esas alınan zirai bilirkişi ise taşınmazın değerini 8800,66.-TL olarak belirtmiştir.
Hal böyle olunca; çekişmeli taşınmazın değeri, dava tarihi itibariyle sulh hukuk mahkemelerinin görev sınırını belirleyen HUMK’nun 8. maddesindeki miktarın üstünde olup davayı görmeye sulh mahkemeleri değil, asliye hukuk mahkemeleri görevlidir. Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, istek olmasa dahi re’sen gözönünde bulundurulması gerektiğinden mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek davanın kabulüne karar verilmiş olması yerinde olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 18/02/2014 günü oy birliği ile karar verildi.