Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/10366 E. 2014/1722 K. 11.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10366
KARAR NO : 2014/1722
KARAR TARİHİ : 11.02.2014

MAHKEMESİ : Kahta 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 27/03/2013
NUMARASI : 2012/271 – 2013/542

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı M.. A.. vekili 14/05/2009 havale tarihli dilekçesinde, .. Köyünde müvekkili adına tesbit gören 771 parsel sayılı taşınmaz bitişiğinde bulunan sınırlarını bildirdiği, taşınmazın büyük kısmının TPAO Müdürlüğü tarafından kamulaştırıldığı, kalan kısmın müvekkilince tarla olarak kullanıldığı ve kadastro çalışmalarında tescil harici bırakıldığı iddiasıyla, taşınmazın müvekkili adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Sulh hukuk mahkemesince görevsizlik kararı verilmiş, görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine dosya asliye hukuk mahkemesine gönderilmiştir. Asliye hukuk mahkemesince; davanın kabulüne, .. Köyünde bulunan, 02/11/2012 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 1964,41 m2, (B) harfi ile gösterilen 3175,57 m2 ve (D) harfi ile gösterilen 23.738,36 m2’lik kısımların davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, (B), (E) ve (F) harfleri ile gösterilen taşınmazlar yönünden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi uyarınca kadastro sırasında tescil harici bırakılan tapusuz taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, 11/11/1980-10/12/1980 tarihlerinde kesinleşen arazi kadastrosu vardır.
Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyleki; dosya içinde bulunan mera tahsis kararları ve haritaları yapılan keşifte uygulanmamış, usûlüne uygun olarak mera araştırması yapılmamış, imar-ihya ve zilyetlik hususları, olgulara dayalı olarak açıklanmamış ve belirlenmemiştir. Eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.
Bu nedenlerle; mahkemece yöntemine uygun biçimde mera araştırması yapılmalı, dava konusu taşınmazların bulunduğu bölgede yetkili idarî merciler tarafından 4753 ve 5618 sayılı kanunlar uyarınca yayla tahsisi yapılıp yapılmadığı Özel İdare Müdürlüğünden, 4342 sayılı Kanun uyarınca mera tahsisi yapılıp yapılmadığı mülkî amirlikten sorulup saptanmalı, yapılmış ve bu yönetimsel işlemler kesinleşmiş ise mera tahsis haritası ve eki belgeler eksiksiz olarak yerinden getirtilmeli, bundan sonra yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, dava konusu taşınmazın bulunduğu köye komşu köyler halkından seçilecek yerel bilirkişi ve tanıklar ve uzman bilirkişi, tapu fen memuru ve uzman bir ziraatçi bilirkişilerinin tümü hazır olduğu halde, dava konusu taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, mera tahsis haritasının ölçeği ile kadastro paftasının ölçeği eşitlendikten sonra yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi fen memuru eliyle yerine her iki harita çakıştırılmak suretiyle uygulanmalı, uygulamada haritalarda tarif edilen belli poligon ve röper noktalar ile arz üzerindeki doğal ya da yapay sınır yerlerinden yararlanılmalı, bu yolla dava konusu taşınmazların mera tahsis haritasının kapsamında kalıp kalmadığı duraksamaya meydan vermeyecek şekilde belirlenmeli, taşınmazların bulunduğu bölgede yetkili idarî merciler tarafından mera tahsisi yapılmamış ise yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmazların öncesinin bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel biçimde mera olarak kullanılıp kullanılmadığı yolunda olaylara dayalı bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri çeliştiği takdirde çelişki duraksamasız giderilmeli, öte yandan uzman ziraatçi bilirkişiler aracılığıyla taşınmaz bizzat mahkemece görülüp gözlenmeli, taşınmazın fiziksel yapısı, meyil durumu, taş ve toprak unsurundan hangisinin galip olduğu ayrıntılı şekilde keşif tutanağına geçirilmeli, çevre ve komşu taşınmazların toprak yapısı ile dava konusu taşınmazın toprak yapısı mukayese edilmeli, bu fiziksel olgular da keşif tutanağına geçirilmeli, dava konusu taşınmazlara komşu taşınmazların tesbit tutanakları içeriğine göre tesbitlerine bir kayıt ve belge esas alınmadığı dikkate alınarak tutanakları içeriğinde vurgulanan maddi ve hukukî olgularla yerel bilirkişi ve tanık sözleri denetlenmeli, belge esas alınmış ise sözü edilen belgelerin nizalı parsel yönünü ne biçimde ve kimin yeri olarak sınır gösterdiği incelenmeli, davalı olup olmadıkları tesbitlerinin kesinleşip kesinleşmediği incelenip irdelenmeli, özellikle uzman bilirkişi fen memurundan keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye, uzman ziraatçi bilirkişilerden ise mahkemenin keşif tutanağına geçen gözlemini yansıtmaya, taşınmazın niteliğini belirtmeye elverişli ayrıntılı, gerekçeli rapor alınmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek taşınmazın komşu parsel kayıtlarından da yararlanılarak toplanacak deliller çerçevesinde bir karar verileceği düşünülmelidir.
Çekişmeli taşınmazın yukarıda açıklanan yöntemlerle yapılacak araştırma sonucu, mera olmadığı belirlendiği takdirde; bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; imar ve ihya üzerinde durulup, bu konuda ve zilyetliğin tesbiti yönünden tanıklar, taşınmaz başında dinlenmeli; taşınmazın öncesi itibariyle niteliğinin ne olduğu, kime ait olduğu, zilyetliğin nasıl meydana geldiği, ne kadar süre ile ne şekilde devam ettiği, bunun ekonomik amacına uygun olup olmadığı, tanıkların bilgi ve görgülerinin hangi eylemli olaylara dayandırıldığı belirlenmeli, yerel bilirkişinin imar-ihya ve zilyetlik olgusunu hangi olaylarla nasıl hatırladıkları saptanmalı ve toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine’nin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 11/02/2014 günü oy birliği ile karar verildi.