YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10277
KARAR NO : 2014/2100
KARAR TARİHİ : 18.02.2014
MAHKEMESİ : Bandırma Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 06/12/2012
NUMARASI : 2008/1343-2012/1507
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar H.. H.., C.. A.. vekili ve A.. G.. vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Orman Yönetimi, .. Beldesi, 4116 parsel sayılı taşınmazın yörede 1979 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kaldığını ileri sürerek, davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile orman niteliği ile H.. H.. adına tescili, müdahalenin men’i ve taşınmaz üzerindeki şerhlerin kaldırılması istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece davanın kabulüne; dava konusu 4116 sayılı parselin tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle H.. H.. adına tapuya tesciline, müdahalenin önlenmesine ve taşınmaz üzerindeki şerh ve tedbirin kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davalılar H.. H.., C.. A.. vekili ve A.. G.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalan tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu, yerde 1744 sayılı Kanun ile değişik, 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 04/05/1979 tarihinde ilân edilen orman kadastrosu ve 2. madde uygulaması, 766 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 26/03/1982 – 26/04/1982 tarihleri arasında ilân edilen arazi kadastrosu ve 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 26/04/1991 tarihinde ilân edilen aplikasyon ve 2/B madde uygulama çalışmaları vardır.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmadan karar verilmiştir. Eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.
Bu nedenlerle; mahkemece, yörede yapılan orman tahdidi, aplikasyon ve 2/B uygulama çalışmalarına ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilân tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneklerinin eksiksiz olarak, çekişmeli taşınmaz ve çevresini gösterir orjinal kadastro paftasının getirtilmesi, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri veya orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir tapu fen memurundan oluşturulacak, bilirkişi kurulu yardımıyla yapılacak keşifte, 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa göre Orman Kadastrosu ve Aynı Kanunun 2/B Maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme
olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek, taşınmazın konumunun duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenerek, bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı yönetmelikler ile teknik izahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmeli, mahkemece aynı yerde komşu ve yakın komşu olan 4409, 4410, 4411, 4412, 4414, 4424, 4436, 4404, 4407, 4403, 4426, 4435, 4423, 4406, 4437, 4422 ve 4425 parsel sayılı taşınmazlar hakkında verilen kararlar ve aplikasyon işlemi ile orman tahdit sınırının değiştirilmeyeceği de gözönüne alınarak sonucuna göre karar verilmelidir.
Kabule göre de, davalı gerçek kişiler; Türk Medenî Kanununun 683. maddesi uyarınca, mülkiyet hakkı bulunan malik, hukuk düzeninin sınırları içinde o şey üzerinde yararlanma, kullanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Yine, aynı hüküm uyarınca, haksız bir elatma varsa, anılan hüküm, malike, her türlü haksız elatmanın önlenmesini isteme yetkisi de tanımıştır. Somut olayda; davanın açıldığı tarihte dava konusu taşınmaz, davalı gerçek kişiler adına tapuda kayıtlıdır. Davalı gerçek kişiler, dava tarihinden önce taşınmaz üzerinde tapu kaydına dayanarak tasarruf ettiğinden, davalıların dava konusu taşınmaza haksız bir elatmasından söz edilemez. Bu itibarla, Orman Yönetiminin elatmanın önlenmesine ilişkin talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü yolunda hüküm kurulması da usûl ve kanuna aykırı olup doğru görülmemiştir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar H.. H.. ile C.. A.. vekili ve A.. G.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 18/02/2014 günü oy birliği ile karar verildi.