YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10125
KARAR NO : 2014/6831
KARAR TARİHİ : 24.06.2014
MAHKEMESİ : Marmaris Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 12/09/2011
NUMARASI : 1999/12-2011/389
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 12.09.2011 günlü hükmün Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi katılan V.. B.. tarafından istenilmiş, ancak Dairece gider eksikliği nedeniyle duruşma istemi reddedildikten sonra 12.03.2013 gün 2012/7879 – 2621 sayılı karar ile temyiz incelemesi yapılmış ise de, süresinde yapılan karar düzeltme incelemesi esnasında, temyiz dilekçesi ile birlikte temyiz duruşması için gerekli gider avansının dosyaya yatırılmış olduğu anlaşıldığından, Dairenin 12.03.2013 gün 2012/7879 – 2621 sayılı kararının kaldırılarak, temyiz incelemesi için duruşma günü verilmesine karar verildikten sonra, tayin olunan 24.06.2014 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden katılanlar Hazine vekili Av. F. T. ve Orman Yönetimi vekili Av. Ö. S. B. ile V.. B.. geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R
1985 yılında yapılan kadastroda B. Köyü 1137 parsel sayılı 4500,00 m² yüzölçümündeki taşınmaz, S. V. zilyetliğindeyken 1962 yılında ölümüyle M. V. ve F.. G..’e kaldığı ve halen onların zilyetliğinde olduğu, ancak asliye hukuk mahkemesinin 1977/25 Esasında dava konusu edildiğinden söz edilerek malik hanesi açık bırakılmak suretiyle zeytinli tarla niteliğiyle belgesizden tesbit edilmiş ve Tapulama Mahkemesine devredilmiş; mahkemece, bu parsel yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi nedeniyle maliklerinin tayini kadastro müdürlüğünden istenilmiş olduğundan, 23.01.1985 günü 1/2’şer pay ile K.. B.. ve F.. G.. adına tesbiti yapılmış, kadastro memurunca konum durumu ve hiçbir belgeye isnat edilmediği gerekçesiyle tekrar inceleme istenmesi üzerine, taşınmazın zemin durumu itibariyle sahilde olup tarıma elverişli yer olmadığı, içindeki zeytin ağaçlarının çok küçük olduğu ve 10 sene kadar önce dikildiğinden söz edilerek Hazine adına tesbit edilmiş ve 06.06.1987 – 06.07.1987 tarihleri arasında ilân edilmiştir.
Yapılan kadastro tesbitine D. Turizm Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi vekili, F.. G.. ile K.. B.. mirasçıları V.. B.., M.. B.. ve Zehra Demirler tarafından kadastro komisyonuna itiraz edilmiş, komisyonca K.. B.. mirasçılarının itirazının reddine, D. Tur Turizm Sanayi vekilinin itirazının, çekişmeli 1137 sayılı parselin dava dışı 1136 sayılı parsel ile birlikte D. Tur şirketine ait Nisan 1974 tarih ve 6 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında kaldığının belirlendiği gerekçesiyle kabul edilerek, Hazine adına yapılan tesbitin iptali ile zeytinlik vasfında D. Turizm Sanayi ve Ticaret A. Ş. adına tesbit edilmiş ve 3402 sayılı Kanunun 28. maddesi uyarınca komisyon kararı, Hazineye 29.09.1989, K.. B.. mirasçılarına 16.08.1989 ve F.. G..’e 29.09.1989 tarihinde tebliğ edilmiştir.
Davacı F.. G.. vekili, 12.10.1989 hâkim havale tarihli dilekçesiyle; dava konusu taşınmazın S. V. zilyetliğindeyken ölümüyle eşi F. V. ve çocukları M. A. V. ile birlikte vekil edenine kaldığı, F. V.’ın 1960 yılında vefat ettiği, mirasın paylaşılmadığından iştirak halinde malik bulundukları iddiasıyla 1/2 payının vekil edeni adına tescili istemiyle 1989/100 Esas sayı ile komisyon kararına itiraz davası açmış; mahkemece, 18.04.1990 tarihinde 1989/37 Esas sayılı dava ile birleştirilmiş, 03.07.1991 tarihinde tefrik edilerek 1991/50 Esas sayısına kaydedilmiştir.
Hazine vekili 10.01.1996 tarihli dilekçesiyle, 1137 sayılı parselin, İzmir II Nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 19.12.1990 gün ve 1682 sayılı kararı ve haritasına göre 1. derece arkeolojik sit alanında kaldığı, tesbitinin iptali ile Hazine adına tescili istemiyle davaya katılmıştır.
Mahkemenin, 25.03.1997 gün ve 1991/50-53 sayılı davaların reddine, müdahilin davasının kabulü ile çekişmeli 1137 sayılı parselin komisyon kararını iptaline ve miktarının 4628,10 m² olarak düzeltilmesine, krokide (A) ile gösterilen 1369,99 m² ve (B) ile gösterilen 721,83 m² yüzölçümündeki bölümlerin kıyı kenar çizgisi içinde kalmakla tapulama dışı bırakılmasına, (C) ile gösterilen 1584,51 m² yüzölçümündeki bölümün taşlık ve kayalık niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline, arkeolojik sit alanı içinde kaldığının beyanlar hanesine yazılmasına, içindeki 17 adet aşılı zeytin ağcının D. Tur Tic A.Ş. ait olduğunun beyanlar hanesine yazılmasına, (D) ile gösterilen 951,77 m2 bölümün taşlık ve kayalık olarak Hazine adına tesciline, yine 1. derece arkeolojik sit alanı içinde olduğunun ve üzerindeki 18 adet zeytin ağacının D. Tur Şirketine ait olduğunun beyanlara yazılmasına ilişkin verilen hüküm, F.. G.. mirasçıları ve D. Tur A. Ş. tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 24.09.1998 gün ve 1998/2475-3857 sayılı kararı ile D. Tur A.Ş.’nin temyizi yönünden onanmaş, gerçek kişilerin temyizi yönünden bozulmuştur.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin kararında özetle; […çekişmeli parselin davalı D. Tur Turizm ve Tic. A.Ş.’nin dayandığı tapu kaydı dayanak tescil krokisi kapsamı dışında kaldığı belirlendiğinden D. Tur Turizm Ticaret Anonim Şirketinin davasının reddine ilişkin hükmün ONANMASINA, çekişmeli parselin (A) ve (B) bölümlerinin kıyı kenar çizgisi içinde, (C) ve (D) bölümlerinin ise, kıyı kenar çizgisi dışında kalmakla birlikte 1. derece arkeolojik sit ve 1. derece doğal sit alanı içinde kaldığı belirlendiğinden, davacı F.. G..’ün zilyetliğe dayalı tescil istemlerinin ve taşınmazın mülkiyetine yönelik temyiz itirazlarının yerinde olmadığı, ancak, muhdesat yönünden yapılan araştırmanın yetersiz olduğu, tesbit tarihinde taşınmaz üzerinde zeytin ağaçlarının da bulunduğunun belirlendiği, tesbit sırasında da taşınmazın F.. G.. ve K.. B.. adına tesbit edildiği, komisyon kararına karşı F.. G..’ün dava açtığı, mahkemece taşınmaz üzerindeki zeytin ağaçlarının kim tarafından dikilip yetiştirildiği, cins ve yaşlarının 3402 sayılı Kanunun 19. maddesi hükmü uyarınca araştırılarak tutanağın beyanlar hanesine gösterilmesi gerekirken, bu konuda yanılgıya düşülerek yazılı biçimde karar verilmesinin kanuna aykırı olduğuna…] değinilerek (C) ve (D) bölümleri üzerindeki muhdesatın aidiyetine ilişkin olarak bozulmuştur.
Mahkemece, bozma kararı üzerine dava konusu taşınmazın üzerindeki muhdesatın aidiyetinin belirlenmesine ilişkin olarak yeniden yapılan yargılama sırasında;
K.. B.. mirasçıları Vildan, Meliha ve Zehra B. 24.09,2008 hâkim havale tarihli dilekçeyle, taşınmazın M. A. V. zilyetliğindeyken 04.08.1976 günlü satış senedi ile murisleri K.. B.. tarafından satın alındığı, vergilerinin kendileri tarafından verildiği, asliye hukuk mahkemesinin 1977/25 Esasına kayıtlı dava dosyasında tescil davası açmış iseler de, bölgede kadastro çalışmalarının başladığı ve kadastro mahkemesine devredildiği, kadastro mahkemesince davalarının usul yönünden reddedildiği, daha sonra asliye hukuk mahkemesine 1991/513 Esas sayı ile açtıkları davanın da reddedildiği, yararlarına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu iddiasıyla, dava konusu taşınmazın adlarına tapuya tescili istemiyle;
Orman Yönetimi vekili 28.07.2010 hâkim havale tarihli dilekçeyle, parselin yüksek eğimli ve üzerinde maki örtüsü bulunan orman niteliğindeki yer olduğu iddiasıyla orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tescili istemiyle davaya katılmışlardır.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan araştırma ve inceleme sonunda bu kez, katılan Orman Yönetiminin davasının kabulüne, diğer davacıların davasının reddine, çekişmeli B. Köyü 1137 sayılı parselin orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm katılan K.. B.. mirasçısı V.. B.. tarafından duruşma istemli olarak ve katılan Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1968 yılında seri yöntemiyle yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile daha sonra yörede 1991 yılında aplikasyon ve 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B uygulaması yapılıp, 15.05.1992’den başlayarak 15.11.1991 tarihine kadar ilân edilmiştir.
1) Hazine vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi sonucunda;
Katılan Orman Yönetimi, 28.07.2010 tarihli dilekçe ile dava konusu taşınmazın, yüksek eğimli ve maki örtüsü bulunan orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla davaya katılmış ise de; dosya kapsamına göre, çekişmeli taşınmazın mülkiyetine yönelik olarak (A)=1369,99 m² ve (B)=721,83 m² bölümlerinin kıyı kenar çizgisi içinde kaldığından tapulama dışı bırakılmasına, (C)=1584,51 m² ve (D)=951,77 m² bölümlerinin taşlık ve kayalık olduğundan Hazine adına tesciline ilişkin verilen 25.03.1997 gün ve 1991/50-53 sayılı karar, Yargıtay 7, Hukuk dairesi tarafından (A) ve (B) bölümlerine ilişkin hükmün onanması, (C) ve (D) bölümlerine ilişkin de mülkiyet iddiasının reddine karar verilmesi nedeniyle kesinleşmiş, ancak hüküm (C) ve (D) bölümlerin üzerindeki muhdesatın aidiyeti yönünden bozulduğundan, bozma kararından sonra davanın konusu davalı taşınmazın (C) ve (D) bölümleri üzerindeki muhdesatın aidiyetine ilişkindir. HMK’nın 65. maddesine göre bir yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerinde kısmen ya da tamamen hak iddia eden üçüncü kişi, hüküm verilinceye kadar bu durumu ileri sürerek, yargılamanın taraflarına karşı aynı mahkemede dava açabileceği; katılan, eldeki davaya bozma kararından sonra katıldığına göre, dava konusu taşınmazın mülkiyetine ilişkin olarak ancak ayrı bir dava ile hak talebinde bulunabileceği, Orman Yönetiminin ise, asli katılma suretiyle davaya katıldığından, davanın konusu olan muhdesata ilişkin davaya katıldığı, ancak muhdesata yönelik de bir hak iddiasının bulunmadığı anlaşıldığından, katılma yolu ile olan davasının reddi ile çekişmeli taşınmazın mülkiyetine ilişkin verilen kararın kesinleşmesi nedeniyle önceki hüküm gibi karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde orman niteliğiyle tesciline karar verilmesi usûl ve kanuna aykırıdır.
2) Katılan V.. B..’nın temyiz itirazlarına gelince;
Katılan davacı, 04.08.1976 tarihli adi satış senedi ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine ilişkin olarak çekişmeli taşınmazın adına tescili talebi ile mülkiyet iddiasında bulunmuş ise de, hükmüne uyulan bozma kararında (C) ve (D) bölümlerin üzerindeki muhdesatın aidiyetinin belirlenmesi gereğine değinildiğinden, bozma kararından sonra davanın konusunun davalı taşınmazın (C) ve (D) bölümleri üzerindeki muhdesatın aidiyetine ilişkin olduğu, HMK’nın 65. maddesine göre katılan tarafından 24.09.2008 tarihli dilekçe ile katıldığına göre, çekişmeli taşınmazın mülkiyetine ilişkin temyiz itirazları yerinde olmadığından reddi gerekmiştir. Ancak, katılan tarafından çekişmeli taşınmazın (C) ve (D) bölümleri üzerindeki zeytin ağaçlarının da kendilerine ait olduğu iddia edildiğine göre ve bozma kararına uyulmasına rağmen bozma kararının gereklerinin yerine getirilmediği, muhdesat yönünden yapılan araştırmanın yeterli olmadığı, bu nedenle taşınmaz üzerindeki zeytin ağaçlarının kim tarafından dikilip yetiştirildiği, cins ve yaşlarının 3402 sayılı Kanunun 19. maddesi hükmü uyarınca araştırılarak tutanağın beyanlar hanesine gösterilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: 1) Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle, Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile çekişmeli taşınmazın niteliğinin orman olduğuna ilişkin verilen hükmün BOZULMASINA, temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması nedeniyle duruşma tarihi itibariyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 1.100.-TL vekâlet ücretinin Orman Yönetiminden alınarak Hazineye verilmesine,
2) İkinci bentde açıklanan nedenlerle, katılan V.. B..’nın temyiz itirazlarının kabulü ile, çekişmeli taşınmazın (C) ve (D) bölümleri üzerindeki muhdesatlar yönünden hükmün BOZULMASINA, katılanın temyiz duruşmasında kendisini vekil ile temsil ettirmemesi nedeniyle yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 24/06/2014 günü oy birliği ile karar verildi.