Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2013/10081 E. 2014/1818 K. 13.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10081
KARAR NO : 2014/1818
KARAR TARİHİ : 13.02.2014

MAHKEMESİ : Sincan Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 17/10/1957
NUMARASI : 1955/210-1957/1129

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro sırasında ..Köyü 4561 parsel sayılı taşınmaz, 600 m2 yüzölçümü ve ağıl yeri niteliği ile davalılar adına tesbit edilmiştir.
Davacı Orman Yönetimi, dava konusu taşınmazın orman tahdit sınırı içinde kaldığı gerekçesi ile davacı O.. Y.. tarafından ise taşınmazı davalılardan satın aldığı gerekçesi ile tesbite itiraz edilmesi üzerine kadastro tutanağı gezici kadastro mahkemesine gönderilmiş, gezici kadastro mahkemesinde yapılan yargılama sırasında A.. Z.. taşınmazda kendisinin de hissedar olduğunu ileri sürerek davaya müdahil olmuştur.
Mahkemece; dava konusu taşınmazın orman tahdit hattı dışında kalması sebebi ile davacı Orman İdaresinin davasının reddine, müdahil davacı A.. Z..’un yargılama sırasında davasından vazgeçmiş sayılması nedeni ile davasının reddine, davacı O.. Y..’ın dava konusu taşınmazı davalılardan satın aldığının sabit olması nedeni ile taşınmazın O.. Y.. adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1939 yılında yapılarak kesinleşen orman tahdidi bulunmaktadır.
Mahkemece; dava konusu taşınmazın orman tahdit sınırları dışında kaldığı gerekçesi ile davacı Orman Yönetiminin davasının reddine karar verilmişse de yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan hüküm kurulmuştur. Şöyle ki; dava konusu taşınmaza ait kadastro tutanağının beyanlar hanesinde taşınmazın kesinleşen tahdit içinde kaldığı belirtilmiş olmasına karşın, mahkemece dava konusu taşınmaz başında fen bilirkişisi eşliğinde yapılan keşif esnasında, bilirkişi dava konusu taşınmazın kesinleşen tahdit sınırları dışında olduğunu beyan etmiş ve mahkemece bu beyan esas alınarak hüküm kurulmuştur. Yapılan keşifte orman bilirkişisi bulundurulmamış ve taşınmazın eski tarihli resmî belgelerdeki konumu araştırılmamış ve taşınmazın orman kadastro haritasındaki konumu da denetime elverişli şekilde gösterilmemiştir.
Orman sınırlandırması yapılmayan veya sınırlandırmanın ilk olarak yapıldığı yerlerde, bir yerin orman niteliğinin ve hukukî durumunun 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanun hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. 3116 sayılı Kanun ile sadece Devlet Ormanları belirlenmiştir. 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince aynı Kanunun 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar devletleştirilmiş, Devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Kanun ile iadeye tâbi tutulmuş; iadenin koşulları aynı Kanunda gösterilmiştir.
Mahkemece öncelikle; daha önce yapılan orman kadastrosuna ilişkin tüm tutanaklar ve haritası ile eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ile çekişmeli taşınmazı tüm komşu parselleri ile birlikte gösterir orijinal kadastro paftasının bir sureti ile çekişmeli taşınmaza ve komşu parsellere ait kadastro tutanak örnekleri ile kesinleşmiş iseler, oluşum nedenini de gösterir tapu kayıtları, itirazlı iseler, dava dosyaları ilgili yerlerden getirtildikten sonra, halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir fen elemanı bilirkişi marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3/3/2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı; öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; orman kadastrosu yapılmış ise, orman kadastrosu ile irtibatlı kroki düzenlettirilmeli; yine, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişileri eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı ve oluşacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 13/02/2014 günü oy birliği ile karar verildi.