YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/97
KARAR NO : 2012/5794
KARAR TARİHİ : 16.04.2012
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Hükmüne uyulan Yargıtay … Hukuk Dairesinin 27/05/2010 gün ve … sayılı bozma kararında özetle: “Aynı gün temyiz incelemesi yapılan … Kadastro Mahkemesinin 2008/125, 133, 143, 164, 165, 166, 167, 168, 169, 173, 174, 177, 180, 181, 184, 191, 192, 193, 195, 196, 197, 200, 205, 206, 215, 221, 225, 240, ve 243 esas sayılı dava dosyalarında dava konusu edilen bir çok parselin hükme dayanak yapılan bilirkişi raporlarına ekli hava fotoğraflarında parsellerin yeri kadastro paftasındaki yerine uymayacak ve denetime olanak tanımayacak biçimde nokta şeklinde işaretlendiği görülmektedir. Bu hali ile bilirkişi raporu yetersizdir. Yetersiz rapora dayanılarak hüküm kurulamaz.
O halde, dava konusu parsel ve komşu bulunan tüm parsellerin Orman Yönetimi tarafından aynı nedenle dava konusu edildiğinden dava konusu parseli geniş çevresi ile bir arada gösteren fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro paftasının fotokopi örneği kadastro müdürlüğünden istenilmesi, birbirlerine yakın yada komşu olan parsellerin keşiflerinin birlikte yapılması gerektiği düşünülmeli bundan sonra, mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiğinin belirlenmesi; 3116, 4785 ve 5658 sayılı yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğunun düşünülmesi; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresinin incelenmesi; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmesi, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunun çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde
gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli raporun alınması, komşu parsellerin birlikte değerlendirilmesi, taşınmazın 6831 sayılı Yasanın 17/2. maddesi gereğince orman içi açıklık olup olmadığının incelenmesi, önceki hükümle (A2) bölümünün orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verildiği ve kararı davacı gerçek kişinin temyiz etmemesi nedeniyle bu bölümde Orman Yönetimi yararına usûlü kazanılmış hak oluştuğunun düşünülmesi, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kısmen kabulüne ve dava konusu Çıban köyü 124 ada 5, 109 ada 8 ve 10, 134 ada 112 sayılı parsellerin tamamı ile, 134 ada 119 sayılı parselin (A1) ve (B) harfi ile gösterilen 717,92 m2 bölümünün tespit gibi tapuya tesciline, 134 ada 119 sayılı parselin (A2) harfi ile gösterilen 228,90 m2 bölümünün orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı … Yönetimi vekili tarafından 124 ada 5, 109 ada 8 ve 10, 134 ada 112 sayılı parsellerin tamamı ile 134 ada 119 sayılı parselin (A) ve (B) ile gösterilen bölümlerine ilişkin temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Yasanın 5304 sayılı Yasa ile değişik 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parseller orman alanı dışında bırakılmıştır.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; mahkemece uyulan bozma ilamı doğrultusunda işlem yapılarak bozma sonrası yapılan keşif ve uzman orman bilirkişinin resmî belgelere dayalı olarak yaptığı inceleme sonucu alınan raporda, dava konusu 124 ada 5 parsel sayılı taşınmaz orman sayılan, 109 ada 8 ve10 parseller ile 134 ada 112 ve 119 parsellerin orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşılmasına karşın, mahkemece bozma öncesi raporla bozma sonrası alınan rapor arasındaki çelişkinin varlığı gerekçe gösterilerek yeni bir keşif ve inceleme yapılmaksızın dava dosyası üzerinden bir inceleme yapılmak üzere re’sen yeniden orman bilirkişi seçilerek ek rapor alınmış, dosya üzerinden inceleme yapılarak alınan ek raporda; çekişmeli 134 ada 119 parselin (kesinleşen A2 bölümü hariç olmak üzere) (A1) ve (B) bölümlerinin ve 124 ada 5 parsel ile 134 ada 112 parselin ve 108 ada 8 ve 10 parsel sayılı taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğunun sapanması üzerine ek rapor esas alınarak yazılı olduğu şekilde karar verilmiştir. Oysa; ek rapor ancak keşif sonucu hükme dayanak alınan bilirkişi raporlarının açıklattırılmasına yönelik olarak mümkündür. Kaldı ki; hükmüne uyulan bozma nedeniyle bozma öncesi raporlar artık usul ve yasaya aykırı ve yetersiz bulunduğundan hukuki bir geçerliliği yoktur. Bu nedenle, bozma öncesi alınan ve bozma sonrası alınan raporların birbirlerine aykırılığı nedeniyle oluşan bir çelişkiden artık söz edilemez. Dava dosyası içinde bulunan ve hükme esas alınan keşif sonucu oluşan orman bilirkişi raporu ile mahkemenin re’sen orman bilirkişi seçerek dosya üzerinden aldırtılan ek rapor dahi birbiriyle çelişmiş olup, dosya üzerinden inceleme yapılarak alınan ve birbiriyle çelişen raporlara dayanılarak karar verilemez.
Bu nedenle; orman sınırlandırılması yapılmayan veya sınırlandırılmanın ilk olarak yapıldığı yerlerde, bir yerin orman niteliğinin ve hukuki durumunun 3116, 4785 ve 5658 sayılı yasalar hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. 3116 sayılı Yasa ile sadece devlet ormanları belirlenmiştir. 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Yasanın 1. maddesi gereğince 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar devletleştirilmiş, devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Yasa ile iadeye tabi tutulmuştur. İadenin koşulları yasada gösterilmiştir.
Mahkemece, en eski tarihli 1950’li ve yeni tarihli 1980-1990’lı yıllara ait memleket haritaları ile bu memleket haritalarının yapımına esas alınan hava fotoğrafları ve varsa amenajman planları ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek üç mühendis ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre
araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Yasalar karşısındaki durumu saptanması; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmesi; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmesi; orman kadastrosu kesinleşmediğine göre, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazların konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınması, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek bozma öncesinde onanarak kesinleşen yönler dikkate alınarak sonucuna göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı … Yönetim vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 16/04/2012 günü oybirliği ile karar verildi.