Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2012/9058 E. 2013/1134 K. 12.02.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/9058
KARAR NO : 2013/1134
KARAR TARİHİ : 12.02.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
4342 sayılı Mera Kanunu gereğince 2005 yılında yapılan mera tespiti sırasında … Köyü 105 ada 1 parsel sayılı 13 H. 5332,44 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, orta malı olarak tesbit edilerek 30.04.2007 tarihinde özel sicile tescil edilmiştir. Davacı … Yönetimi, çekişmeli 101 ada 1, 102 ada 1 ve 105 ada 1 sayılı parsellerin yörede 2007 yılında yapılan orman kadastro çalışmasında orman sınırları içinde kaldığı iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece, her bir taşınmaza ilişkin dava tefrik edilmiş, çekişmeli 105 ada 1 sayılı parsele ilişkin olarak davanın reddine ve taşınmazın mera nitelikli arazi olarak Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hükmün davacı … Yönetimi tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2009/16194 – 17926 sayılı 03.12.2009 günlü kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma ilâmında özetle; “çekişmeli taşınmazın yörede 2005 yılında 4342 sayılı Mera Kanunu gereğince yapılan çalışmada mera olarak sınırlandırıldığı ve mera özel siciline kaydedildiği, yörede yapılan genel kadastro çalışmasının ise 19.12.2008 – 19.01.2009 tarihinde ilân edildiği, eldeki davanın 19.01.2009 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Kadastro müdürlüğünün 18.02.2009 tarih 452 sayılı yazısında çekişmeli taşınmazın mera olarak özel siciline tescil edilmesi nedeniyle mera parselleri dışında kalan taşınmazların 3402 sayılı Kanun gereğince askı ilânının yapıldığı ve mera parselleri ile ilgili olarak kadastro tesbit tutanağı düzenlenmediği açıklanmaktadır. 3402 sayılı Kanunun 26/3. maddesi gereğince kadastro mahkemesinin yetkisi her taşınmaz mal hakkında kadastro tutanağının düzenlendiği tarihte başlamaktadır. Olayda, 4342 sayılı Mera Kanunu gereğince yapılan çalışma sonucunda kesinleşen mera parselleri ile ilgili olarak kadastro tesbit tutanağı düzenlenmeden aktarılmış olup, tescilli mera parseline yönelik olarak açılan eldeki davanın tapu iptali ve tescili davası niteliğinde bulunduğu dolayısı ile yetkili mahkemenin kadastro mahkemesi değil genel mahkeme olduğu, (her ne kadar kesinleşen orman kadastro çalışmasında orman sınırları içinde kalan taşınmazların tapu kaydı hukuki değerini yitirmekte ise de bu hususun genel mahkeme tarafından değerlendirilmesi gerekeceği) görev kamu düzenine ilişkin olup her aşamada incelenebileceği anlaşılmakla, mahkemece dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi” gereğine değinilerek bozulmuştur. Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra dosya görevsizlik kararıyla asliye hukuk mahkemesine gönderilmiş, mahkemece; davanın kısmen kabulüne ve dava konusu taşınmazın A1 (9227 m2) ve A2 (3385 m2) bölümlerinin orman niteliğiyle Hazine adına tesciline, (B) bölümünün tesbit gibi tesciline karar verilmiş, davacı … Yönetimi tarafından temyiz edilmekle bu kez Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 15.12.2011 gün ve 10520-14886 sayılı kararı ile hüküm bozulmuştur.
Bozma kararı özetle; “dava konusu 105 ada 1 nolu taşınmaz 2005 yılında 4342 sayılı Kanun uygulamaları sonucu mera niteliğiyle sınırlandırılmış, 89 yevmiye numarasıyla 30.04.2007 tarihinde özel siciline tescil edilmiştir.
Dava, taşınmazın kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığı iddiasıyla açılmıştır. Her nekadar taşınmaz 4342 sayılı Kanuna göre mera olarak kaydedilmişse de, bu sicil kaydına dayanarak davalılar tarafından açılan bir dava bulunmamaktadır. O halde, davanın kesinleşen tahdide göre çözülmesi gerekir. Uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemince yapılan uygulama ve araştırmada çekişmeli taşınmazın kısmen kesinleşen orman tahdidi içinde kalan yerlerden olduğu anlaşıldığına göre, mahkemece bu bölümler yönünden Orman Yönetiminin davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu gibi hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır” şeklindedir.
Bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüne, taşınmazın orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalan taşınmazın tapu kaydının iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Yörede, 03.10.2007’de kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
Mahkemece bozma kararına uyularak karar verilmişse de; bozmaya yanlış anlam verildiği gibi hükme esas alınan rapor da yetersizdir.
Şöyle ki;taşınmazın bir bölümü kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kaldığı halde, gerekçe gösterilmeden tamamının orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmiştir. Hükme esas alınan uzman bilirkişi raporunda, EK-4 ile gösterilen krokide yeşil renkle taralı bölümün orman olduğu açıklanmıştır. Ancak, ekli 4 numaralı krokide yeşil ile taralı herhangi bir bölümün olmadığı, (A1) ve (A2) işaretli bölümlerin de bozma öncesi hükme esas alınan raporda gösterilen, memleket haritasında koyu renkle işaretli bölümler olduğu anlaşılmaktadır. Dosyaya getirtilen orman kadastro haritasında, taşınmazın doğu bölümünün Belkese Köyünde 2007 yılında kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kaldığı, batısında iki parça yerin ise çekişmeli taşınmazın bulunduğu … Köyü orman kadastro sınırları içinde kaldığı görülmektedir. Davanın, kesinleşen tahdide göre çözülmesi gerektiğinden, mahkemece, öncelikle Belkese Köyünde yapılan orman kadastro çalışmasının sonuçlarının … Köyünde ilân edilip edilmediği araştırılmalı, ilân edilmişse, kesinleşmiş sayılarak batıdaki kesinleşen bölümle birlikte fen bilirkişiye ölçtürülerek bu bölümün orman olarak tesciline karar verilmeli, ilân edilmemişse; yalnızca … Köyü orman kadastro sahasında kalan ve kesinleşen bölüm hakkında karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile usûl ve kanuna uygun olmayan hükmün BOZULMASINA 12.02.213 günü oy birliğiyle karar verildi.