Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2012/9057 E. 2013/1123 K. 12.02.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/9057
KARAR NO : 2013/1123
KARAR TARİHİ : 12.02.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
4342 sayılı Mera Kanunu gereğince 2005 yılında yapılan mera tesbiti sırasında Yumaklı Köyü 101 ada 1 parsel sayılı 22264,22 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, orta malı olarak tesbit edilerek 30.04.2007 tarihinde özel sicile tescil edilmiştir. Davacı … Yönetimi, çekişmeli 101 ada 1, 102 ada 1 ve 105 ada 1 sayılı parsellerin yörede 2007 yılında yapılan orman kadastro çalışmasında orman sınırları içinde kaldığı iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece, her bir taşınmaza ilişkin dava tefrik edilmiş, çekişmeli 101 ada 1 sayılı parsele ilişkin olarak davanın reddine ve taşınmazın mera nitelikli arazi olarak Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hükmün davacı … Yönetimi tarafından temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2009/16195 – 17927 sayılı 03.12.2009 günlü kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle: “Çekişmeli taşınmazın yörede 2005 yılında 4342 sayılı Mera Kanunu gereğince yapılan çalışmada mera olarak sınırlandırıldığı ve mera özel siciline kaydedildiği, yörede yapılan genel kadastro çalışmasının ise 19.12.2008 – 19.01.2009 tarihleri arasında ilân edildiği, eldeki davanın 19.01.2009 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Kadastro müdürlüğünün 18.02.2009 tarih 452 sayılı yazısında çekişmeli taşınmazın mera olarak özel siciline tescil edilmesi nedeniyle mera parselleri dışında kalan taşınmazların 3402 sayılı Kanun gereğince askı ilânının yapıldığı ve mera parselleri ile ilgili olarak kadastro tesbit tutanağı düzenlenmediği açıklanmaktadır. 3402 sayılı Kanunun 26/3. maddesi gereğince kadastro mahkemesinin yetkisi, her taşınmaz mal hakkında kadastro tutanağının düzenlendiği tarihte başlamaktadır. Olayda, 4342 sayılı Mera Kanunu gereğince yapılan çalışma sonucunda kesinleşen mera parselleri ile ilgili olarak kadastro tesbit tutanağı düzenlenmeden aktarılmış olup, tescilli mera parseline yönelik olarak açılan eldeki davanın tapu iptali ve tescili davası niteliğinde bulunduğu dolayısı ile yetkili mahkemenin kadastro mahkemesi değil genel mahkeme olduğu, (her ne kadar kesinleşen orman kadastro çalışmasında orman sınırları içinde kalan taşınmazların tapu kaydı hukukî değerini yitirmekte ise de bu hususun genel mahkeme tarafından değerlendirilmesi gerekeceği) görev kamu düzenine ilişkin olup her aşamada incelenebileceği anlaşılmakla, mahkemece dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra dosya görevsizlik kararıyla asliye hukuk mahkemesine gönderilmiş, mahkemece; davanın reddine ve dava konusu taşınmazın tesbit gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; davacı … Yönetimi tarafından hüküm ikinci kez temyiz edilmekle, bu kez Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 17.11.2011 gün ve 2011/9390 – 12871 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Dava konusu 101 ada 1 nolu taşınmaz, 2005 yılında 4342 sayılı Kanun uygulamaları sonucu mera niteliğiyle sınırlandırılmış, 89 yevmiye numarasıyla 30.04.2007 tarihinde özel siciline tescil edilmiştir.
Dava, taşınmazın kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığı iddiasıyla açılmıştır. Her ne kadar taşınmaz, 4342 sayılı Kanuna göre mera olarak kaydedilmişse de, bu sicil kaydına dayanarak davalılar tarafından açılan bir dava bulunmamaktadır. O halde, davanın kesinleşen tahdide göre çözülmesi gerekir. Uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemince yapılan uygulama ve araştırmada, çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman tahdidi içinde kalan yerlerden olduğu anlaşıldığına göre mahkemece Orman Yönetiminin davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu gibi hüküm kurulmasının usul ve kanuna aykırı olduğu”na değinilmiştir.
Bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüne, taşınmazın orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalan taşınmazın tapu kaydının iptal ve tescili istemine ilişkindir.
Yörede, 03.10.2007’de kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 12/02/2013 gününde oy birliği ile karar verildi.