Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2012/9026 E. 2013/1129 K. 12.02.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/9026
KARAR NO : 2013/1129
KARAR TARİHİ : 12.02.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı … Yönetimi, … 149 ada ve 4 parsel sayılı taşınmazın yörede 1987 yılında yapılan ve 20.02.1988 tarihinde kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kaldığını, davalı adına olan tapu kaydının iptali ve orman niteliği ile Hazine adına tescilini istemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, (B) = 314,98 m2 kısmının davalılar adına, (A) = 255,75 m2 kısmının ise tapusunun iptali ile orman niteliğinde Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm davacı … Yönetimi ve davalılar … ve arkadaşları tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 25.09.2006 gün ve 11177 – 12016 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Bozma kararı özetle; “mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; bir örneği dosyada yer alan tahdit haritasında 7 ilâ 12 nolu orman sınır noktalarını birleştiren hat ile karara dayanak alınan bilirkişi tarafından düzenlenen krokide, aynı noktaları birleştiren hat arasında açı, eğim, yön ve uzaklık bakımından benzerlik yoktur. Tahdit haritası ile kroki çelişkili olup, mahkemece bu yön üzerinde durularak çelişki giderilmemiştir.
Orman tahdidinin kesinleştiği yerlerde bir yerin orman olup olmadığı ve hukukî niteliği, orman tahdit tutanak ve haritalarının uygulanması ile belirlenir. Tutanaklar ile harita arasında çelişki olması halinde aslolan tutanaklardır.
Bu nedenlerle, önceki bilirkişiler dışında serbest orman mühendisleri arasından seçilecek üç uzman orman yüksek mühendisi ve bir harita mühendisinden oluşacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte, tutanaklarda bahsi geçen sabit mevki ve yer adları konusunda yerel bilirkişisi ifadelerinden yararlanılarak ve kadastro sırasında 23 ada 7 parselin … adına, 23 ada 8 ve 52 parsellerin Hazine adına yazıldığı, daha sonra da tapulama mahkemesi kararı ile 23 ada 8 parselin … ve arkadaşları adlarına tescil edildiği, 52 parselin de tapulama mahkemesi kararı ile 23 ada 111, 112 ve 113 parsellere ayrıldığı, 111 parselin …, 112 ve 113 parsellerin Hazine adına tescil edildiği anlaşıldığından ve tahdit tutanaklarında 1 nolu orman sınır noktasının deniz kenarında yerli kayaya konulduğu, 6 nolu orman sınır noktasının …’ın arazisinin kuzey kenarı üzerine 7 nolu orman sınır noktasının … zeytinliğinin güneybatı kenarı üzerine, 8 nolu orman sınır noktasının Hazineye ait zeytinliğin güneydoğu köşesine, 9 nolu orman sınır noktasının Hazineye ait zeytinliğin doğu hududu, 10 nolu orman sınır noktasının eski askeri deponun 40 metre doğusuna, 11 nolu orman sınır noktasının askeri deponun 20 metre kuzeydoğusuna, 12 nolu orman sınır noktasının 275 grat semt açısı ile 96 metre düz hatla gidilerek … zeytinliğinin kuzeydoğu köşesine ve zeytinlik içindeki evin 80 metre kuzeyine ve taşduvar üzerine konulduğu belirtildiğine göre, orman kadastro tutanaklarında
belirtilen bu noktaların deniz kenarındaki 1 nolu orman sınır noktasından başlanarak 12 nolu orman sınır noktasına kadar ifrazdan önceki kadastro parselleri sınırları da gösterilmek suretiyle 1988 tahdidi ve 2/B uygulamasına ilişkin tutanaklar ve haritalar ile arazi kadastro paftası, 6831 sayılı Kanuna göre orman kadastrosu ve aynı kanunun 2/B madde uygulaması hakkındaki yönetmelik ve bu yönetmeliğin 54. maddesi gereğince çıkarılan teknik izahatnamede tarif edilen yöntemle, çekişmeli taşınmaza geniş çevresi ile birlikte sağlıklı biçimde uygulanmalıdır” şeklindedir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 149 ada 4 parselin (A) işaretli 10,51 m2 bölümünün orman niteliği ile Hazine adına tesciline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalan tapu kaydının iptal ve tesciline ilişkindir.
Yörede 20.02.1988 tarihinde yapılan orman kadastro çalışması ile 09.04.2009 tarihinde ilân edilen 6831 sayılı Kanunun 4999 sayılı Kanun ile değişik 9/7. maddesi kapsamında fennî hataların düzeltilmesi çalışması vardır.
İncelenen dosya kapsamına, hükmüne uyulan bozma ilâmına ve uzman bilirkişi raporuna göre çekişmeli taşınmazın (A) bölümünün 2009 yılında kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kaldığı belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak; 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesiyle 3402 sayılı Kanuna eklenen “Kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dahil, yargılama giderine hükmolunmaz.” şeklindeki 36/A maddesi ve 17. maddesi ile eklenen “Bu Kanunun 36/A maddesi hükmü, henüz infaz edilmemiş yargı kararlarındaki vekâlet ücreti dâhil yargılama giderleri için de uygulanır.” şeklindeki geçici 11. maddesi hükümleri gereğince davalı aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmesi doğru değil ise de; bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple, hükmün 5 ve 9. paragraflarının kaldırılarak, yerine “6099 sayılı Kanuna eklenen 36/A maddesi gereğince yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına” cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün H.Y.U.Y.’nın 438/7. maddesine göre bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine
12.02.2013 günü oy birliğiyle karar verildi.