Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2012/8786 E. 2012/10448 K. 24.09.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/8786
KARAR NO : 2012/10448
KARAR TARİHİ : 24.09.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda, davanın kabulü yolunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro sırasında … Köyü 102 ada 222 parsel sayılı 4838.07 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, 1937 tarih 114 tahrir nolu vergi kaydı ile ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle … oğlu … adına tarla niteliği ile kadastro tesbiti ve tescili yapılmıştır. Davacı … vekili, taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşlık ve çalılık yerlerden olduğundan tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, davanın kabulüne ve dava konusu parselin tapu kaydının iptali ile davacı … adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1744 sayılı Yasaya göre 15.10.1975 tarihinde ilânı yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ve 2. madde uygulaması bulunmaktadır. Daha sonra 3302 sayılı Yasaya göre 08.06.1990 tarihinde ilânı yapılıp dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın 1990 tarihli memeleket haritasında çalılık simgeli yeşil alanda kaldığı ve 2004 tarihli uydu fotoğrafına görede çalılık ve taşlık olduğu, imar ve ihyasının henüz tamamlanmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın % 6 eğimde orman sayılmayan yerlerden olduğu, ancak; 2004 tarihli uydu fotoğrafında henüz imar ve ihyasının tamamlanmadığı belirtilmiştir. Dayanılan uydu fotoğrafı resmi yolla dosyaya getitilmediği gibi, davalı vekili cevap dilekçesinde tespite dayanak alınan vergi kaydı dışında bir örneği dosyada bulunan ve dosyaya sunulan 26 Mayıs 1951 tarih 22 numaralı tapu kaydına dayanmaktadır. Mahkemece, davalı tarafın dayandığı tapu kaydı ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ve varsa revizyonları sorulup getirtilerek, keşifte uygulanmadığı gibi kadastro sırasında tespite esas alınan dayanak vergi kaydı, bu kaydın bütününü çevreleyen parsellere komşu olan parsel tutanaklarının vergi kayıtları uygulanmamış, davacı taşınmazı satın aldığına göre satın almadan önceki malikin ya da zilyedin kim olduğu ve kimden kime kaldığı zilyetliğin süresi ve sürdürülüş biçimi ayrıntılı şekilde mahalli bilirkişi ve tanıklardan sorulmamıştır. Eksik inceleme ve araştırmya dayanılarak karar verilemez.
Bu nedenle; mahkemece, davalının dayandığı tapu kaydının ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ve varsa krokileri, dayanılan tapu kaydının revizyon gördüğü tüm parsel tutanakları, komşu parsel tutanak ve dayanakları, en eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ile 1980 ve 1990 lı yıllara ait memleket haritası, hava fotoğrafları ve amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir tapu fen elemanından oluşacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaza ve çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı; öncesi orman olan bir yer üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; orman kadastrosu kesinleşdiğine göre, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli; bundan ayrı yukarıda değinilen diğer resmi belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı; dayanılan tapu kaydı uygulanabilir sınırları içeriyorsa 3402 sayılı Yasanın 20/B maddeesi dikkate alınmalı, şayet değişebilir sınırları içeriyorsa, yöntemince zemine uygulanıp, 3402 sayılı Yasanın 20/C maddesi gereğince yüzölçümüne değer verilerek kapsamı belirlenmeli, komşu parsellere uygulanan tapu yada vergi kayıtlarının çekişmeli taşınmaz yönünü ne okuduğu belirlenerek yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile kayıtların mevki ve hudut itbariyle buraya uyup uymadığı etraflıca denetlenmeli, keşfi izlemeye olanak verecek biçimde fen bilirkişiye ayrıntılı rapor alınmalı ve kroki düzenlettirilmeli, aynı nedene dayalı olarak Hazine tarafından açılmış başka davalar varsa keşiflerine birlikte gidilerek uygulama yapılmalı, sonuçlanıp kesinleşmişse bu davaya etkisi tartışılmalı, şayet dayanılan tapu kaydı bu yere uymuyorsa veya kadastro sırasında başka parsellere revizyon görmüşse, bu takdirde davacının kendi zilyetliği ile önceki maliklerin ekleme zilyetliklerinin, imar, ihyanın ve zilyetlik koşullarının davalı yararına gerçekleşip gerçekleşmediği yönündeki ispat yükü hazinenin iddiası karşısında davalı tarafa düştüğünden taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar-ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanılıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü, zilyetliğin süresi ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli,
Somut olayın özelliği göz önünde bulundurularak, ayrıca;
a) Taşınmazın eski ve yeni niteliği konusunda jeoloji mühendisinden de ayrıntılı rapor alınmalı,
b) Keşif sırasında taşınmazı çeşitli yönlerinden hali hazır durumunu gösterir renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak dava dosyası içine konulmalı,
c) Davanın açıldığı tarihten önce Hazine yetkilileri tarafından hazırlanan idari tahkikat ve haksız işgal (ecrimisil) tutanakları varsa bu tutanaklar da yerine uygulanıp tutanaklarda ismi yazılı kişiler tanık sıfatıyla dinlenilmeli,
d) Ayrıca, hâkim gözlemi tutanağa geçirilmeli,
3402 sayılı Yasanın 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin 03/07/2005 gün ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Yasası ile değiştirilen 2. fıkrası hükümlerine göre yapılacağı düşünülerek, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları yönünden aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tesbit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, tapu sicil ve kadastro müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak gerektiğinde tesbit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, dava konusu taşınmazın sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda (5403 sayılı Yasanın 3/j maddesi ile Taşınmaz Malların Sınırlandırma Tespit ve Kontrol İşleri Hakkındaki Yönetmeliğin değişik 10. maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine göre, sulu tarım arazisi: tarım yapılan bitkilerin büyüme devresinde ihtiyaç duyduğu suyun, su kaynağından alınarak yeterli miktarda ve kontrollü bir şekilde karşılandığı araziler olarak açıklandığından) ziraat mühendisinden yasanın amacına uygun rapor alınmalıdır.
Bundan ayrı; dosyaya getirtilen çekişmeli taşınmazın tapu kaydının incelenmesinde Türkiye Cumhuriyeti … Bankası A.Ş.nin ipotek rehni alacaklısı konumunda olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece husumet yaygınlaştırılarak T.C. … Bankası A.Ş. davaya dahil edilmeli ve açılan dava hakkında diyecekleri sorulmalı varsa delilleri toplanmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve bilirkişinin yetersiz raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 24.09.2012 günü oy birliği ile karar verildi.