Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2012/8396 E. 2013/654 K. 04.02.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/8396
KARAR NO : 2013/654
KARAR TARİHİ : 04.02.2013

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında … Köyü 101 ada 54 parsel sayılı 196927,76 m² yüzölçümündeki taşınmaz, belgesizden çalılık niteliği ile Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı gerçek kişi, 20.03.1945 tarih 156 cilt, 22 sayfa, 93 sıra nolu tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı iddiasıyla çekişmeli taşınmazın 34000 m² yüzölçümlü bölümüne yönelik dava açmıştır. Mahkemece, davanın KISMEN KABULÜNE ve dava konusu parselin harita mühendisi bilirkişinin krokisinde (B) işaretli 34000 m² yüzölçümlü bölümünün tespitinin iptali ile tarla niteliği ile davacı gerçek kişi adına tespit ve tesciline, kalan bölümün ise tespit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 3116 sayılı Kanuna göre 1947 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 3402 sayılı Kanuna göre yapılıp kesinleşen aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu ve davacının dayandığı tapu kaydının kapsamında kaldığı kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Şöyle ki; davacının dayandığı tapu kaydı, 11 mart 1940 tarih 37 sıra, 297750 m² yüzölçümü ve mera niteliğiyle tapu siciline kayıtlı iken sulh hukuk mahkemesinin 21.02.1944 tarih 1944/134 karar sayılı ilâmı gereğince 164 parçaya ifrazı edilmesi sonucu oluşan müfrez parçalardan bir tanesi olup, diğer müfrez bölümlere ilişkin tapu kayıtların gittileri ile kadastro sırasında revizyon görüp görmedikleri belirlenmek suretiyle dayanak tapu kaydının çekişmeli taşınmazı kapsayıp kapsamadığı belirlenmemiş, yörede ilk orman tahdidinin 1947 yılında yapılmasına rağmen tutanaklar getirtilmek suretiyle 4785 sayılı Kanun nazara alınarak yapılıp yapılmadığı belirlenmemiş ve dayanak tapu kaydının aynı Kanun uyarıca devletleşip devletleşmediği irdelenmemiştir. Eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulamaz.
Mahkemece, dayanak tapu kaydının ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ve krokileri, sulh hukuk mahkemesinin 1944/134 karar sayılı dosyası, bulunamaz ise onaylı karar önreği, dayanak tapu kaydının ve ortaklığın giderilmesi kararı ile oluşan müfrez tapu kayıtlarının revizyon gördüğü tüm parsel tutanakları, komşu parsel ve dayanakları, orman tahdidine ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilân tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneğinin, eski
tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 Sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı; öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; yörede 4785 sayılı Kanun hükümleri gözetilerek yapılan bir orman kadastrosunun olduğu tespit edildiği takdirde, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı; dayanak tapu kaydı değişebilir sınırları içerdiğinden, yöntemince zemine uygulanıp, 3402 sayılı Kanunun 20/C ve 32/3. maddeleri gereğince kapsamı belirlenmeli, tüm deliller birlikte değerlendirip, oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı gibi davacının dayandığı tapu kapsamında da kalmadığı veya çekişmeli taşınmazın tapu kapsamından fazla bir yeri kapsayacağı belirlendiği takdirde, bu bölümler açısından bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar gerçek kişi yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı yanında, murisler yönünden de tapu sicil ve kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı kanunun 03.07.2005 gün 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalılar Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarını kabulü ile hükmün BOZULMASINA, alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 04/02/2013 günü oy birliği ile karar verildi.