YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/8173
KARAR NO : 2013/1323
KARAR TARİHİ : 14.02.2013
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki orman kadastrosuna ve genel arazi kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 29/11/2005 havale tarihli dava dilekçesiyle Sulh Hukuk Mahkemesinde … Köyü … Mahallesi mevkiinde yaklaşık 2000 m² yüzölçümünde tapusuz taşınmazının bulunduğunu, söz konusu taşınmazın öncesinde zilyetlikle iktisaba elverişli hali arazi iken tarafından imar ve ihya edilerek tarım arazisi olarak kullanılmakta olduğunu, ancak davalı kurum tarafından orman vasıflı arazi olduğu ileri sürülerek tasarruf hakkının engellenmeye çalışıldığını ve üzerindeki binanın yıkılmak istendiğini, davalı kurumun müdahalesinin haksız olduğunu, hiçbir kanunî dayanağının bulunmadığını, taşınmazının orman arazisi vasfında olmadığı gibi, davalı kurumun hiçbir üstün hakkı olmadığını iddia ederek, taşınmazına vaki haksız müdahalenin menine karar verilmesi talebiyle dava açmıştır. Yargılama sırasında yörede arazi kadastrosu yapılmış ve çekişmeli taşınmazın içinde bulunduğu alan 101 ada 1 parsel numarası verilerek 10999622,24 m2 yüzölçümüyle orman vasfıyla Hazine adına tesbit edilmiştir. Sulh hukuk mahkemesinin görevsizlik kararıyla dava dosyası kadastro mahkemesine gönderilmiş ve mahkemece davalı … idaresi tarafından dava konusu taşınmaza yönelik herhangi bir müdahalesinin bulunmadığı, davacının davasının sadece el atmanın önlenmesine yönelik talep olduğu, davalı idarece taşınmaza müdahalede bulunulmadığı, kaldı ki, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerin 101 ada 1 parsel numarası ile maliye Hazinesi adına orman vasfı ile tescil edildiği, bu hali ile davacının müdahalenin meni davasını açmakta hukukî yararının bulunmadığı anlaşıldığından davacı tarafından açılan dava konusu taşınmaza yönelik müdahalenin meni davasının REDDİNE, dava konusu 101 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro tesbiti gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir..
Dava, orman kadastrosuna ve genel arazi kadastro tesbitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu, 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılmış ve çekişmeli taşınmaz orman olarak sınırlandırılmıştır.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Davacı sulh hukuk mahkemesinde elatmanın önlenmesi talebi ile dava açmış ise de yargılama sırasında yörede 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi gereğince orman kadastrosu yapılmış ve çekişmeli taşınmazın da içinde bulunduğu alan 101 ada 1 parsel numarası ile orman vasfıyla Hazine adına tesbit edilmiş olup taşınmaza ait kadastro tutanağı her ne kadar kadastro müdürlüğünce kesinleştirilmiş ise de aslında bu parsele ilişkin sulh hukuk mahkemesinde davacı tarafından açılmış bulunan dava mevcut olduğundan bu işlem usûl ve kanuna aykırıdır . Dava, 5304 sınırlandırması ile kadastro tesbitine itiraza dönüşmüş olduğundan, çekişmeli 101 ada 1 parsel sayılı taşınmaza ilişkin kadastro tutanağı itirazlı olup 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesi gereğince de malik hanesi doldurulmayarak kadastro mahkemesine gönderilmesi gerektiğinden, mahkemece dava konusu kısmın gerçek hak sahiplerinin belirlenmesi gerekir. Ayrıca, çekişmeli taşınmaz orman vasfı ile Hazine adına tesbit edilmiş olduğundan, Hazinenin de davada taraf olması sağlanmalıdır.
Orman sınırlandırılması yapılmayan veya sınırlandırılmanın ilk olarak yapıldığı yerlerde, bir yerin orman niteliğinin ve hukukî durumunun 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanun hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. 3116 sayılı Kanun ile sadece devlet ormanları belirlenmiştir. 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar devletleştirilmiş, devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Kanun ile iadeye tabi tutulmuştur. İadenin koşulları kanunda gösterilmiştir.
Mahkemece öncelikle, çekişmeli taşınmaza komşu 129 ada 2 ve 4, 130 ada 1, 128 ada 2, 3 ve 4 parsellere ait kadastro tesbit tutanak örnekleri ile varsa dayanak tapu ve vergi kayıtları, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunnın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Bu şekilde yapılacak araştırma ve inceleme sonucunda çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma (Medenî Kanunun 713. maddesi ile 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddeleri) koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte, 1980’lı yıllara ait hava fotoğrafları ve memleket haritasında taşınmazın o yıllarda ziraat alanı olarak kullanılıp kullanılmadığı, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip çekişmeli taşınmazın fiilî durumunu da belirtir şekilde rapor alınmalı, imar ve ihya üzerinde durulup, bu konuda ve zilyetliğin tesbiti yönünden tanık beyanlarına başvurulmalı, tarafların bildirecekleri zilyetlik tanıkları H.U.M.K.’nun 259. ve 265. maddeleri gereğince taşınmaz başında dinlenip; taşınmazın öncesi itibariyle niteliğinin ne olduğu, kime ait olduğu, zilyetliğin nasıl meydana geldiği, ne kadar süre ile ne şekilde devam ettiği, bunun ekonomik amacına uygun olup olmadığı, tanıkların bilgi ve görgülerinin hangi eylemli olaylara dayandırıldığı belirlenmeli, yerel bilirkişinin imar ve ihya ile zilyetlik olgusunu hangi olaylarla nasıl hatırladıkları saptanmalı, ziraat mühendisinden kanunun amacına uygun rapor alınmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlere; davacının temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 14/02/2013 günü oy birliği ile karar verildi.