Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2012/788 E. 2012/1403 K. 08.02.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/788
KARAR NO : 2012/1403
KARAR TARİHİ : 08.02.2012

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Dairenin 25.04.2011 gün 1665-4932 sayılı kararında özetle “Çekişmeli … köyü 101 ada 5434 parsel hakkında imar-ihya ve zilyedlik koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği yönündeki önceki (2010/4459-5859 sayılı) bozma kararına uyularak taşınmazın orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmesinin doğru olduğu” açıklanmıştır.
Davacı gerçek kişi vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 5304 sayılı Yasanın 4.maddesi ile değişik 3402 sayılı Yasanın 4. maddesi gereğince orman sınırlandırması yapılmıştır.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; hükme esas alınan ziraat bilirkişi raporunda taşınmazın tarım arazisi olduğu açıklanmış, orman bilirkişi raporunda ise 1960 ve 1990 tarihli memleket haritalarında ibreli ağaç rumuzunun bulunduğu açık alanda yer aldığı, eğiminin % 5-8 civarında olduğu ve eylemli meşelik olduğunun ifade edilmesi üzerine yazılı şekilde karar verilmişse de; sözü edilen memleket haritalarının yapımına esas alınan, 1958 tarihli memleket haritasının elde edildiği hava fotoğrafları ile özellikle de yeni tarihli olan hava fotoğrafları steoroskopik yöntemle incelenip dava konusu parselin konumunun ve niteliğinin belirlenmediği, 1969 tarihli hava fotoğrafları üzerinde inceleme yapıldığı, zilyetlik konusunda bilirkişi ve tanık beyanlarının bu resmi belgelerle denetlenmediği gibi, taşınmazda bulunduğu bildirilen meşe ağaçlarının sayısı, yaşı, dağılımı, kapalılık oranı da gösterilmemiştir. Yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulamaz.
Bu nedenlerle; mahkemece, 1958 yılı memleket haritasının elde edildiği hava fotoğrafları, 1969 yılı hava fotoğrafları ile tespit tarihinden 20 yıl önceki tasarruf durumunu anlamak üzere 1990 tarihli memleket haritasının yapımına esas alınan hava fotoğrafları ve bu fotoğraflardan elde edilen memleket haritasının orijinal renkli örneklerinin ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında, Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak ve steoroskopik yöntemle incelenmek suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; taşınmaz ve çevre taşınmazlarla birlikte konumu hava fotoğrafları ve memleket haritaları üzerinde gösterilmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005
gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü, çevresi incelenmeli; üzerindeki meşe ağaçları ile varsa diğer ağaçların yaşı, sayısı, dağılımı, kapalılık oranı belirlenmeli; bitişikteki tespit harici bölümler ile aynı özellikte ve devamı niteliğinde olup olmadıkları saptanmalı; ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı yönünde rapor alınmalı ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Mahkemece anılan yönler gözetilmeksizin yazılı biçimde hüküm kurulması ve dairece mahkeme kararının bozulması gerekirken, onanmasına karar verilmesi isabetsizdir. Bu nedenle daire kararının düzeltilmesine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüne; Dairenin 25.04.2011 gün ve 2011/1665-4932 sayılı kararının kaldırılarak, 26.11.2010 gün 2010/100-121 sayılı mahkeme kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 08.02.2012 günü oybirliğiyle karar verildi.