Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2012/754 E. 2012/6818 K. 08.05.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/754
KARAR NO : 2012/6818
KARAR TARİHİ : 08.05.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı gerçek kişiler tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Yörede 2008 yılında yapılan kadastro sırasında ….. köyü, 108 ada 1 parsel sayılı 1070 hektar 5575,32 m² yüzölçümündeki taşınmaz, orman niteliğiyle davalı Hazine adına tesbit edilmiştir. Davacılar 18.06.2008 tarihli dilekçeleriyle, kendilerine ait taşınmazların orman parseli içinde bırakıldığı iddiasıyla irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmışlardır. Mahkemece, her ne kadar çekişmeli taşınmazın tutanağı kadastro mahkemesinde davalı olması nedeniyle kesinleşmemiş ise de, davacıların 10 yıllık süre içinde zilyetlik hukuki sebebine dayanarak dava açamayacakları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişiler tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescile ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Yasanın 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı içinde bırakılmıştır.
Davacıların dava ettiği ve fen bilirkişinin raporuna ekli krokide (A, B, C ve D) ile gösterilen taşınmazların 108 ada 1 sayılı orman parseli içinde kaldıkları anlaşılmaktadır.Davacılar, orman niteliği ile Hazine adına tespit edilen taşınmazın bir bölümü üzerinde zilyetliğe dayanarak tapu iptali ve adlarına tescili istemi ile dava açmışlardır. Ne var ki; mahkemenin gerekçesinde de belirtildiği gibi ve dosya arasında bulunan Kadastro Müdürlüğünün 08.08.2008 tarihli yazısından, çekişmeli 108 ada 1 sayılı parselin dava açıldığı tarihte kadastro mahkemesinde dava konusu olduğu anlaşılmıştır. Somut olayda eldeki davanın açıldığı tarihte aynı parsel hakkında kadastro mahkemesinde görülmekte olan bir dava (derdest) bulunduğuna göre, eldeki bu dava 3402 sayılı Yasanın 26/D maddesi anlamında derdest davaya katılmadır. 3402 sayılı Yasanın 26/D maddesi gereğince tespitten önceki haklara dayanılarak asli müdahil olarak davaya katılan kişilerle ilgili olarak uyuşmazlıkları çözümleme görevi kadastro mahkemelerine aittir. Görev konusu kamu düzeniyle ilgili olduğundan, yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen nazara alınması gerekir. Bu durumda; mahkemece, dava dilekçesinin görev yönünden reddine, dosyanın görevli kadastro mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere işin esası hakkında kesin hüküm oluşturacak biçimde karar verilmiş olması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı gerçek kişilerin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine 08/05/2012 günü oybirliği ile karar verildi.