Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2012/7031 E. 2012/9332 K. 19.06.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/7031
KARAR NO : 2012/9332
KARAR TARİHİ : 19.06.2012

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayılı hükmün; Dairemizin 14.03.2012 gün ve 2012/3211-3822 sayılı ilamı ile onanmasına karar vermiştir. Süresi içinde davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya içindeki bütün belgeler incelenerek gereği düşünüldü.

K A R A R
Kadastro sırasında … mahallesi 7097 ada 49 parsel sayılı 4319.10 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle bağ niteliği ile davalı adına tespit edilmiştir. Davacı …, taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin iptaliyle Hazine adına tesciline karar verilmiş, hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dairece onanmasına karar verilmiş, davalı vekili tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmuştur.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Mahkemece, taşınmaz üzerindeki meyve ağaçlarının yaşları göz önünde bulundurularak davacının zilyetlik süresinin 20 yıldan az olduğu gerekçesiyle Hazinenin davasının kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Keşif sırasında dinlenen tanıklar ve yerel bilirkişiler, taşınmazın davalıya dedesi Ali Öksüzden kaldığını, eskiden bağ olarak kullanıldığını, bağ teveklerinin kurumasından sonra meyve ağaçlarının dikildiğini bildirmiş, keşifte bilgisine başvurulan ziraat bilirkişi raporunda ise taşınmazın (A) ve (B) işaretli bölümlerinde 10-20 yaşlarında çeşitli meyve ağaçlarının bulunduğu, kalan kısımda ise çok sayıda ceviz fidanının bulunduğu, taşınmazın tarıma elverişli tarım arazisi niteliğinde olduğu belirtilmiştir. Yörede 1996 yılında yapılan orman kadastrosu çalışma tutanaklarında, davalı taşınmazı ilgilendiren 890 ve 891 sayılı orman sınır noktalarının anlatımlarında davalı taşınmaz yönü o tarihte tarla ve bahçe olarak tarif edilmiştir. Orman bilirkişi raporunda ise, taşınmazın kesinleşmiş tahdit dışında kaldığı ve eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarında orman sayılmayan yerlerden olduğu belirtilmiştir. Belirtilen bu olgular karşısında mahkemenin gerekçesi, dosya kapsamına ve delillere uygun düşmediği gibi taşınmazın tamamına ilişkin zilyetlik araştırması da yeterli değildir. O halde; mahkemece, bir fen elemanı ile ziraat bilirkişi aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı araştırılmalı, özellikle taşınmazın yüz ölçümünün büyüklüğü göz önünde bulundurularak üzerinde sürdürülen zilyetliğin tamamında mı yoksa bir kısmında mı sürdürüldüğü belirlenmeli, üstündeki meyve ağaçlarının sayısı ve yaşları tespit edilmeli, meyve ağaçları ve fidanları dikilmeden önceki kullanım şekli ve süresi konusunda ayrıntılı rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli;
2012/7031 – 2012/9332
zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri tutanak içeriği ile çeliştiği taktirde 3402 sayılı Yasanın 30/1 maddesi gereğince tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenerek çelişkinin giderilmesine çalışılmalı; 3402 sayılı Yasanın 14. maddesi uyarınca, davalılar yanında, (murisler) yönünden de tapu sicil ve kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı yasanın 03.07.2005 gün 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Yasası ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, yasanın getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüne, 14.03.2012 gün ve 2012/3211-3822 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA, hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 19.06.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.