Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2012/6471 E. 2012/8238 K. 29.05.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/6471
KARAR NO : 2012/8238
KARAR TARİHİ : 29.05.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı Hazine, 10.06.2009 günlü dilekçesinde ….. ilçesi, Cumhuriyet köyü özel ifraz sonucu oluşturulan 53 ada 6 sayılı parselin 2/B madde uygulaması ile orman niteliğini kaybetmiş olması nedeniyle Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu iddiası ile tapu kaydının iptalini Hazine adına tescilini istemiştir. Mahkemece, dava konusu taşınmazın tescil tarihi olan 02/05/1940 tarihi itibariyle davacının davasının hak düşürücü süre geçtikten sonra açtığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 6831 sayılı Yasanın 1744 sayılı Yasa ile değişik hükümlerine göre, orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazın tapu kaydının iptali ile tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 3116 sayılı Yasaya göre 10.12.1940 tarihinde yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 1744 Sayılı Yasaya göre yapılan aplikasyon ve 2. madde uygulaması 07.07.1977 tarihinde ilan edilmiş, yapılan itirazlar incelenerek taşınmazın önceki zilyedinin yaptığı itiraz reddedilmiş, sonuçları 30.11.1981 tarihinde ilan edilerek kesinleşmiş, buna karşı bir dava açılmamıştır. Bu işlemlerden sonra, yörede 2896 sayılı Yasaya göre 08.11.1985 tarihinde 3302 sayılı Yasa hükümlerine göre orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması 27.02.1989 tarihinde ilanı yapılıp kesinleşmiş, bundan sonra çekişmeli taşınmazın tapu kaydına 13.06.1995 tarihinde 2/B madde şerhi konulmuş, taşınmazın önceki zilyedi olan davacı Aslan Sancak tarafından 2/B şerhinin iptali istemiyle Beykoz 1. Asliye hukuk mahkemesine dava açılmış ve ilgili mahkemenin 26/09/2006 gün 2006/7-256 sayılı kararıyla davacı Aslan Sancak’ın davasının reddine karar verilmiş ve verilen karar Yargıtay 20. Hukuk dairesinin 01/02/2007 gün ve 2006/17428-2007/1312 sayılı kararı ile onanarak kesinleşmiştir.
Mahkemece, davacı Hazine yönünden esasına girilmeden 3402 sayılı Yasanın 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 sayılı Yasanın 2. maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Yasasının 12. maddesinin 3. fıkrasına eklenen “Bu hüküm iddianın ve taşınmazın niteliği ile devlet ya da diğer kamu tüzel kişilikleri olsa dahi tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır” hükmü ve 5841 sayılı Yasanın 3. maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Yasasına eklenen geçici 10. maddesindeki (Bu Kanunun 12 nci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü, devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır.) hükmü, Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 gün ve 2009/31-77 sayılı kararı ile İPTAL edilmiş ve iptal kararı 23.07.2011 tarihli 28003 sayılı Resmî Gazetede yayımlanmıştır.
Değinilen yönler gözetilerek, katılan davacı Hazine tarafından çekişmeli taşınmazın, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiasında bulunulduğu ve bu tür iddiaları içeren davalarda, yargısal uygulamada istikrar kazandığı üzere, 10 yıllık hak düşürücü süre ile bağlı kalınmaksızın her zaman dava açılabileceği gibi, hak düşürücü sürenin geçtiği de ileri sürülemeyeceğinden (H.G.K.’nun 21.02.1990 gün ve 1989/1-700-101, 05.05.1999 gün ve 1999/1-302 -258, 05.05.1999 gün ve 1999/1-304 -260, 30.06.1999 gün ve 1999/1-544-561, 22.03.2000 gün ve 2000/1-209-180, 27.02.2002 gün ve 2002/1-19-97, 09.06.2004 gün ve 2004/1-335-354, Yargıtay 7. H.D.’nin 09.12.2006 gün ve 2006/4206-4268, 14. H.D.’nin 11.03.2008 gün ve 2008/1911-3034 ve 20. H.D.’nin 03.04.2008 gün ve 2008/1564-5261 sayılı kararları) mahkemece işin esası incelenerek toplanacak delillere göre bir karar verilmesi gerekir (H.G.K.’nun 08.06.2011 gün ve 2011/1- 361 E. ve 2011/390 sayılı kararı).
Diğer taraftan; 6831 sayılı Orman Yasasının 1744 sayılı Yasa ile değişik 2, 2896 ve 3302 sayılı yasalar ile değişik 2/B maddesi gereğince, nitelik kaybı nedeniyle Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin değerlendirilmesi, yeni orman alanlarının oluşturulması, nakline karar verilen Devlet ormanları içinde veya bitişiğinde bulunan köyler halkının yerleştirilmesi ve orman köylülerinin kalkındırılmasının desteklenmesi ile Hazineye ait tarım arazilerinin satışına ilişkin usul ve esasların belirlenmesi amacıyla düzenlenen, 19/4/2012 tarihli ve 6292 sayılı “Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Yasa ”, 26/04/2012 tarihli ve 28275 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak, aynı tarihte yürürlüğe girmiş ve aynı Yasayla 17/10/1983 tarihli ve 2924 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Yasa ile 16/02/1995 tarihli ve 4070 sayılı Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Yasa yürürlükten kaldırılmış, 6831 sayılı Yasanın bazı maddelerinde de değişiklikler yapılmış, bu cümleden olarak, diğer bir çok hükmün yanı sıra, 6831 sayılı Yasanın 2/B maddesi gereğince Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan alanlara ilişkin tapu kaydına konulan şerhlerin silinmesi, bu alanlar için Hazine tarafından dava açılmaması, açılan davlardan vazgeçilmesi ya da davaların durdurulması, tapusunun iptaline karar verilen taşınmazların tekrar tapu sahibine iadesi gibi konular düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerin, dava konusu taşınmazın niteliğine ve durumuna göre, görülmekte olan davaya etkisinin değerlendirilmesi için yerel mahkeme hükmünün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 29/05/2012 günü oybirliği ile karar verildi.