YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/643
KARAR NO : 2012/6295
KARAR TARİHİ : 24.04.2012
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 12.05.2009 tarih 2009/5968 – 8055 sayılı kararında; “Mahkemece (a) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün orman sayılmayan yerlerden olduğu ve tarım alanı olarak kullanıldığı belirlenerek davacı adına tesciline, (b) bölümünün ise taşlık, makilik yerlerden olduğu ve zilyedlik koşullarının oluşmadığı belirlenerek tesbit gibi hali arazi niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; uzman bilirkişi raporuna ekli memleket haritası ile kadastro paftasının ölçekleri eşitlenerek birbiri üzerine aplikesi yapılmadığı için bilirkişi raporu denetime elverişli olmadığı gibi, 1989 tarihli memleket haritası incelenerek sonuca gidilmiş, taşınmazın daha eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarındaki niteliği belirlenmemiştir. Taşınmaz, üç yönden tahdidi kesinleşmemiş 101 ada 1 parsel numaralı Kayabükü Devlet Ormanına sınır olduğuna ve hali arazi niteliğiyle tespit tutanağı düzenlendiğine göre, öncesi itibarıyla orman olup olmadığının ve orman değilse zilyedlik yolu ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiğinin Hazineye karşı ispatlanması gerekir.
O halde, bölgeye ait en eski tarihli, tesbit tutanağının düzenlendiği tarihten 15 – 20 yıl öncesine ait memleket haritası ve hava fotoğrafları getirtilerek önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek üç mühendis ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiğinin belirlenmesi; 3116, 4785 ve 5658 sayılı yasalar karşısındaki durumunun saptanması; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 Sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğunun düşünülmesi; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresinin incelenmesi; kesinleşmemiş orman kadastrosuna ilişkin belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin
onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli raporun alınmsı, taşınmaz üzerinde yer yer maki bitki örtüsü bulunduğu, teraslama sonucu eğimin %’15 lerden % 5’lere düşürülmesinin taşınmazın gerçek niteliğini değiştirmeyeceği ve 15.07.2004 günlü Resmî Gazetede yayınlanan Yönetmeliğin 23/p ve 24/j maddeleri gereğince eğimi % 12’den fazla olan yerlerin ormanda toprak muhafaza karakteri taşıyan yer olacağının düşünülmesi, taşınmazın tamamı eski tarihli resmî belgelere göre orman değilse bile, makilik ve yüksek eğimli kesim fen elemanı tarafından belirlenerek ifraz edilmesi, dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogremetri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orjinal fokokopi örneği ile taşınmaza bitişik ya da yakın komşu parsellerin kadastro tesbit tutanak örnekleri ve varsa bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtlarının getirtilip uygulanması, fotogemetri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftalarında zilyet ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı ile komşu parsellere uygulanan kayıtların taşınmazı sınır olarak nasıl nitelediklerinin belirlenmesi, keşifte dinlenecek yerel bilirkişi, tutanak biilirkişi ve tanıklardan taşınmazın öncesinin ne olduğu, zilyetliğin ne zaman başladığı kaç yıl ve ne şekilde kullanıldığı hususlarında detaylı bilgi alınması, ziraat mühendisinden taşınmazın niteliği, toprak yapısı, üzerindeki bitki örtüsünün ne olduğu, ağaç varsa yaşı ve zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı konularında ilmi verilere dayalı rapor alınması, 3402 sayılı Yasada 14. madde de yazılı diğer koşulların da araştırılması, taşınmazın orman içi açıklığı niteliğinde bulunup bulunmadığı belirlenerek orman içi açıklıkların zilyetlikle kazanılamayacağının düşünülmesi ve böylece oluşacak sonuç çevresinde bir karar verilmesi” gereğine değinilerek bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra davanın kısmen kabulüyle 138 ada 20 parselin (A) ile gösterilen 2064,53 m2’lik kısmının tarla vasfıyla davacı adına, (B) ile gösterilen 703,97 m2’lik kısmının tespit gibi Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, arazi kadastro tespitine itiraz istemidir.
Yörede 3402 sayılı Yasanın 5304 sayılı Yasa ile değişik 4. maddesine göre yapılan orman kadastro çalışmalarında taşınmaz, orman sınırı dışında bırakılmıştır. Sınırda 101 ada 1 parsel numaralı ….Devlet Ormanı bulunmaktadır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, mahkemece davanın kısmen kabulü yolunda kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak; 138 ada 15 parsel sayılı taşınmaz dava konusu olmadığı halde bu dosyayla davalı olduğu bildirilerek ve itirazlı olarak gönderilmiş olduğundan mahkemece 138 ada 15 parselle ait kadastro tutanak ve eklerinin olağan yollardan kesinleştirilmek üzere kadastro müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmesi gerekirken bu konuda karar verilmemiş olması doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple, hüküm fıkrasına “138 ada 15 parsel sayılı taşınmaza ait kadastro tutanağı ile eklerinin olağan yollardan kesinleştirilmek üzere kadastro müdürlüğüne gönderilmesine” cümlelerinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi göndermesiyle
H.Y.U.Y.’nın 438/7. maddesine göre bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16. maddesi ile 3402 sayılı Yasaya eklenen 36/A maddesi gereğince, Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 24/04/2012 günü oybirliği ile karar verildi.