YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/6225
KARAR NO : 2012/14190
KARAR TARİHİ : 10.12.2012
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar …, ……, …, … ve … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı … Yönetimi, Pozantı İlçesi, … Beldesinde orman kadastro çalışmalarının 1951 yılında yapılarak kesinleştiğini, ancak daha sonra 3402 sayılı Kanun gereğince yapılan aplikasyon ve 2/B madde uygulamalarının önceki orman tahdit hatlarına uygun olarak geçirilmediğini ve aslında orman niteliğini yitirmeyen taşınmazlar ile ilgili olarak 2/B madde uygulamalarının yapıldığını, bu durumun müfettiş raporları ile saptanması üzerine orman kadastro komisyon üyelerinin görevlerini kötüye kullanarak işlem yapmaları nedeni ile ilgiler hakkında dava açıldığını ileri sürerek, bu konuda daha önce yapılan aplikasyon ve 2/B madde uygulamalarının yok hükmünde sayılması talebi ile dava açtıklarını ve Pozantı Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.06.2004 gün ve 2003/268 – 308 sayılı ilâmı ile davanın reddi yolunda kurulan hükmün temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 11.01.2005 gün ve 2004/9267 – 340 sayılı ilâmı ile “bu nitelikteki davaların, hasımsız olarak açılamayacağı, ancak tapu maliki veya lehine şerh verilen ya da bu dava sonucunda hakkı etkilenecek kişi ya da kişilere yöneltilerek açılması gerektiği” gerekçesi ile onandığını belirterek, davalı Hazine adına tapuda kayıtlı olan ve beyanlar hanesinde 2/B madde sahasında kaldığı konusunda şerh bulunan çekişmeli … Beldesi, Bürücek Mahallesi, 506 ada 63 parsel sayılı taşınmaz hakkında 2/B madde uygulamasının yok hükmünde oluştuğu kabul edilerek orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, “Çekişmeli taşınmazın yörede 1951 yılında kesinleşen orman kadastro sınırları içinde olduğunu, daha sonra yapılan ve kesinleşen 2/B madde uygulaması ile orman sınırı dışına çıkartılmış ise de, öncesi orman olan taşınmazlar üzerindeki orman ağaçlarının kesilmesi, delicelerin aşılanması, orman bitkilerinin köklenerek tarım arazisi haline getirilmeye çalışılması veya üzerine … evler yapmak sureti ile doğal olmayan yöntemler ile ormanların yok edilmesinin Kanunun öngördüğü nitelik kaybı sayılmayacağı, orman kadastro komisyonunun görevini kötüye kullandığı konularında davalar açıldığı, taşınmazın orman niteliğini yitirmediği, 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesinin amacının artan konut ihtiyacını gidermek ve bu nedenle orman vasfını yitirmiş yerlerden faydalanmak olmadığı, ayrıca 2/B madde uygulamasının usûl ve yasaya uygun olarak yapılmadığı, uzman bilirkişilerce verilen raporda taşınmazdan el çekilmesi halinde yeniden ormana dönüşebileceğinin de belirtildiği” gerekçeleri ile davanın KABULÜNE, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ve orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar …, … …, …, … ve … tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, orman niteliğini yitirmeyen taşınmazlar hakkındaki tapu kaydının iptali ve orman niteliği ile tescili istemine ilişkindir.
… Beldesinde 1951 yılında yapılarak kesinleşen orman kadastrosunun bulunduğu, 1990 yılında 80 nolu Orman Kadastro Komisyonunun 3402 sayılı Kanun gereğince yapılacak çalışmalara esas olmak üzere aplikasyon ve 2/B madde uygulamalarına başladığı ve ilân edildikten sonra kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Toplanan deliller, tüm dosya kapsamı ve uzman bilirkişi raporlarından çekişmeli taşınmazın yörede 1951 yılında yapılan orman kadastro çalışmasında orman sınırları içinde iken 1996 yılında yapılan ve kesinleşen aplikasyon, 2/B madde uygulaması sonucu orman niteliğini yitirmesi nedeniyle 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması sonucu orman rejimi dışına çıkartılmışsa da, çıkarma işlemini yapan komisyon üyelerinin kanun ve yönetmelik hükümlerine uygun işlem yapmadıklarının Orman Yönetimi müfettişlerinin yaptığı soruşturma sonucu düzenledikleri raporlarda belirlenmesi üzerine bu kişilerin bir kısmı hakkında kamu görevini kötüye kullanmak suçundan kamu davası açıldığı, ancak olayda ceza zamanaşımı, bazı komisyon üyelerinin de öldüğü, bazılarının ise komisyondaki görevinden ayrılmış olmaları nedeniyle mahkumiyet hükmü kurulamadığı, Dairemizin 25.01.1993 gün ve 1992/1529 – 248 sayılı kararı ile diğer kararlarında benimsendiği gibi orman kadastro komisyonu üyelerinin görevlerinin kötüye kullanarak ya da kendilerine verilen görevlerin dışına çıkarak yaptıkları işlemlerin hukuk ve ceza davalarına konu olmuş ise, bu kişiler tarafından yapılan işlemlerin yok sayılacağı, olayda … Beldesinde 80 nolu Orman Kadastro Komisyonunun çekişmeli parsel hakkında yaptıkları aplikasyon ve 2/B madde uygulamalarının Kanun ve yönetmeliklere uygun olarak yapılmadığı, 05.11.2003 gün ve 4999 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 11/5 maddesi ile “1744 sayılı Kanunun 2. maddesi ve 2896 ve 3302 sayılı kanunların 2/B madde bendi uygulamaları ile orman sınırları dışına çıkarılan ancak fiilen orman vasfını taşıdığı, Orman Genel Müdürlüğünce tesbit edilen yerlerin talep üzerine Maliye Bakanlığınca Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edilerek Hazine adına orman niteliği ile tescil edileceği” hükmünün getirdiği, Orman Yönetimi tarafından bu madde hükmüne göre işlem yaptırılabileceği gibi, dava yoluyla da bunu isteyebileceği, bu şekilde dava açılmasını engelleyen bir kanun hükmü bulunmadığı gözönünde bulundurularak halen eylemli durumda orman olduğu saptanan taşınmazın bu niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16. maddesiyle 3402 sayılı Yasaya eklenen “Kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dahil, yargılama giderine hükmolunmaz.” şeklindeki 36/A maddesi ve 17. maddesi ile eklenen “Bu Kanunun 36/A maddesi hükmü, henüz infaz edilmemiş yargı kararlarındaki vekâlet ücreti dâhil yargılama giderleri için de uygulanır.” şeklindeki geçici 11. maddesi hükümleri gereğince davalılar aleyhine vekalet ücreti dahil yargılama giderlerine hükmolunamayacağı ve devlet ormanı niteliği ile tesciline karar verilen taşınmazlar üzerine sınırlı veya aynî hak oluşturacak şekilde hiçbir şerh verilemeyeceğinden, bu hususlar hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu nedenle; hükmün 2, 3 ve 4 numaralı bentlerinin hükümden çıkartılmasına ve bunun yerine 2 numaralı bent olarak ” 2- Dava konusu taşınmazın tapu kaydı üzerindeki tüm şerhlerin kaldırılmasına” ile üçüncü bent olarak “3- 3402 sayılı Kanuna 6099 sayılı Kanun ile eklenen 36/A maddesi ile geçici 11. maddesine göre; davacı … Yönetiminin yaptığı tüm yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına ve aynı Kanun hükmü gereğince davacı … Yönetimi yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına” cümlelerinin yazılmasına, sonra gelen bentlerin takip eden numara ile devamı suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla 1086 sayılı H.U.M.K.’nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A maddesi gereğince davalılardan onama harcı alınmasına yer olmadığına ve yatırdıkları peşin temyiz harcının istek halinde iadesine 10/12/2012 günü oy birliği ile karar verildi.