Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2012/6160 E. 2012/8939 K. 13.06.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/6160
KARAR NO : 2012/8939
KARAR TARİHİ : 13.06.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tesci davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R
2008 yılında yapılan kadastro sırasında … köyü 101 ada 251 ve 102 ada 17 parsel sayılı taşınmazlar, maliklerinin kesin olarak belirlenememesi nedeniyle tarla niteliğiyle Hazine adına tesbit ve tescil edilmiştir. Davacı, taşınmazların kendi zilyetliğinde olduğu iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulü ile 102 ada 17 parselin tamamının (857 m²) ve 101 ada 251 parselin (A) işaretli (2012 m²) bölümünün davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre, dava; tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde orman kadastrosu 2008 yılında 3402 Sayılı Yasanın 5304 sayılı Yasa ile değişik 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parseller orman alanı dışında bırakılmıştır. Genel arazi kadastrosu işlemi ise 24.09.2008 tarihinde kesinleşmiştir.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; hükme esas alınan orman bilirkişi … tarafından hazırlanan raporda çekişmeli taşınmazın 1972 tarihli memleket haritasında orman sayılmayan yerlerden olduğu bildirilmişse de, rapora ekli haritanın kadastro paftası ile çakıştırılmadan uygulama yapılması ve yapılan işaretlemenin hükme yeterli görülmemesi üzerine, Dairenin 23.11.2011 tarihli geri çevirme kararı ile ek rapor hazırlanması istenmiştir. Bunun üzerine, mahkemece hazırlattırılıp gönderilen ek raporun incelenmesinde, çekişmeli taşınmazın 1950 tarihli memleket haritasında açık alanda; yine 1973 ve 1984 tarihli hava fotoğraflarında da açık alanda yer aldığı bildirilmişse de 1984 tarihli hava fotoğrafında, özellikle 251 parsel içinde dava edilen (A )işaretli bölümün koyu renkli olduğu ve uzman bilirkişi tarafından bu konuda bir açıklama yapılmadığı anlaşılmıştır. Bundan ayrı olarak, taşınmazların tesbitleri Hazine adınadır ve davacı zilyedlikle kazanma koşullarının oluştuğunu iddia etmektedir, ziraat uzmanı raporunda taşınmazların uzun zamandır tarımda kullanılmadığı ve içlerinde tepecikler oluştuğu açıklanmıştır.Bu durumda, taşınmazlarda 3402 sayılı Yasanın 14 ve 17. maddelerinde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı yolu ile taşınmaz edinme koşullarının oluşup oluşmadığı konusunda da tereddüt meydana gelmiştir. Eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporlarına göre karar verilemez.
O halde, sağlıklı sonuca varılabilmesi için; mahkemece önceki bilirkişiler dışında bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman yüksek mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, dosyada uygulandığı bildirilen memleket haritaları ile hava fotoğraflarının tümü çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989
2012/6160 – 8939
gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; orijinal-renkli memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita ve kesinleşmemiş orman kadastro haritası komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan, krokili, bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı; taşınmazın hali hazır eylemli durumu hakim tarafından keşif gözlemi olarak tutanağa geçilmeli, taşınmazı dört yönden gösteren fotoğraflar alınarak dosyaya eklenmeli yapılan uygulama fen ve orman bilirkişiler tarafından düzenlenecek birleşik haritaya yansıtılarak keşfi izleme olanağı sağlanmalı, taşınmazlar orman sayılan yerlerden değil ise, bu kez; 3402 sayılı Yasanın 14. ve 17. maddeleri koşullarının oluşup oluşmadığının tespiti bakımından taşınmazda sürdürülen zilyedliğin ne zaman başladığı, kimden kime kaldığı, ekonomik amaca uygun olup olmadığı, uzun süreli kullanmama sözkonusu ise zilyedliğin terki anlamına gelip gelmeyeceği tartışılmalı, bu konularda ziraat uzmanından bilimsel verilere dayanan rapor alınmalı ve toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve yasaya uygun olmayan hükmün BOZULMASINA 13.06.2012 günü oybirliğiyle karar verildi.