YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/6024
KARAR NO : 2012/8352
KARAR TARİHİ : 04.06.2012
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında … mahallesi 120 ada 1 parsel sayılı 28019428.02 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, orman niteliğinde Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı, Ocak 1981 tarih 58 noda tapuya kayıtlı taşınmazın bitişiğindeki 37000 m2’lik taşınmazın Medeni Yasanın 639. maddesi gereğince adına tescil iddiasıyla asliye hukuk mahkemesinde dava açmış, taşınmaza tutanak düzenlenince görevsizlik kararı ile kadastro mahkemesine gönderilmiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ve dava konusu 120 ada 1 parselin 24/07/2010 tarihli krokide (B)= 2369.70 m2’lik kısmının davacı … adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespiti istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Yasanın 5304 sayılı Yasa ile değişik 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı içinde bırakılmıştır.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; yörede 3402 sayılı Yasanın 5304 sayılı Yasa ile değişik 4. maddesine göre yapılıp, kesinleşmeyen orman kadastrosu bulunduğundan ve dava konusu taşınmazın 120 ada 1 sayılı orman parselinde kaldığı ve ormanların mülkiyeti Hazineye, intifa hakkı ise Orman Genel Müdürlüğüne ait olduğundan, yasal hasım durumunda olan Orman Yönetimi de davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlanmalı, işin esasına ondan sonra girilmelidir.
Davalı taşınmazın orman niteliğinde olup olmadığı saptanması için usulüne uygun orman araştırması yapılması ve öncesinin belirlenmesi gerekir. Dayanılan tapu kaydı ve tescil ilamı uygulanarak, tapu kapsamı şüpheye yer vermeyecek biçimde belirlenmelidir. Ayrıca; mahkemece, 120 ada 1 parselin tamamını gösteren çaplı krokisi üzerinde davalı taşınmazın yeri belirlenip, eski tarihli belgelerdeki yeri buna göre incelenmediği ve komşu parsel kayıtları getirtilip uygulanmadığından yapılan araştırma ve inceleme yetersizdir.
Orman sınırlandırılması yapılmayan veya sınırlandırılmanın ilk olarak yapıldığı yerlerde, bir yerin orman niteliğinin ve hukuki durumunun 3116, 4785 ve 5658 Sayılı Yasa hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. 3116 sayılı Yasa ile sadece devlet ormanları belirlenmiştir. 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Yasanın 1. maddesi gereğince 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar devletleştirilmiş, devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Yasa ile iadeye tabi tutulmuştur. İadenin koşulları yasada gösterilmiştir.
2012/6024- 8352
Mahkemece, en eski tarihli ve 1980’li yıllara ait memleket haritaları ve hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; orman kadastrosu kesinleştiğine göre, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların öncesinin orman sayılan yerlerden olduğunun saptanması halinde; ormanlarda sürdürülen zilyetliğe değer verilemeyeceğinden ve ormanlardan tapu ve zilyetlikle yer kazanılamayacağından, davanın reddi gerekir. Dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, davacının dayandığı tapu kaydı, tescil ilamı ile oluştuğundan, varsa tescil dosyası getirtilerek, tescil ilamı ve krokisi uygulanarak miktarı ile geçerli kapsamı saptanmalı, komşu 121 ada 4, 5, 6 ve 7 parsel tutanakları ve dayanağı kayıtları getirtilip uygulanmalı, dayanılan tapu kaydı sınırları zeminde tek tek bulunarak, bitişik kadastro parseli malikleri ile mahalli bilirkişi yardımıyla bağlantılı kurularak saptanmalı ve bu durum fen bilirkişi krokisi üzerinde gösterilerek keşfi izleme olanağı saptanmalı ve toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz itirazlarını kabulü ile hükmün BOZULMASINA 04.06.2012 günü oybirliği ile karar verildi.