Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2012/5809 E. 2012/9459 K. 25.06.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/5809
KARAR NO : 2012/9459
KARAR TARİHİ : 25.06.2012

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R
Kadastro sırasında, … köyü 451 ada 1 parsel sayılı 12192,41 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak … adına, 451 ada 2 parsel sayılı 10182,43 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak … adına, 451 ada 4 parsel sayılı 1972,01 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak … adına, 451 ada 3 parsel sayılı 7982.88 m2 ve 451 ada 7 parsel sayılı 3109,02 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar, belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak … adına edilmiştir. Davacı …, taşınmazların Hazineye ait olan 21.11.1947 tarih 54 nolu tapu kaydı kapsamında kaldığı ve tapu kaydını kadastro sırasında uygulanmadığı iddiası ile dava açmıştır. Mahkemece tapu kaydının uygulanabilirliği olmadığından ve davalılar adına zilyetlik şartlarının gerçekleştiğinden davanın reddine, dava konusu 451 ada 1, 2, 3, 4 ve 7 parsel sayılı taşınmazların tesbit gibi davalılar adına tesciline karar verilmiş, hüküm davacı … tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 22.12.2006 tarihinde ilân edilerek kesinleşen kadastrosu ile ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
Mahkemece; Hazinenin dayandığı 28/11/1947 tarihli tapu kaydının çok geniş alanı kapsaması sadece sınır olarak mevkilerinin gösterilmiş olması, bu nedenlerle tapunun uygulanabilirliğinin bulunmadığından ve TMK madde 7/3 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu madde 14’te düzenlenen zilyetlik koşulları oluşmuş ve taşınmazları kullanan kişilerin taşınmazları zilyetlik yolu ile kazanmaya hak kazanmış olduğu, taşınmazların orman içi açıklık veya ormanın devamı niteliğinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; davacı … 28/11/1947 tarih 54 nolu tapu kaydına dayanmakta olup, tapu kaydı Şarken: …, Şimalen: sahibi senet, Garben: … ve Cenuben: … sınır olarak okumaktadır ve 11 hektar 4912 m2 yüzölçümündedir. Dayanılan tapu kaydının gitti kaydının olmadığı bildirilmiş, ancak, mahkemece geldi kaydı olan Mart 333 tarih 16 nolu tapu kaydı getirtilmediği gibi, kadastro sırasında herhangi bir parsele revizyon görüp görmediği de araştırılmamıştır.
Dava konusu 451 ada 451 ada 1, 2, 3, 4 ve 7 parsel sayılı taşınmazlar, belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğini dayanılarak davalılar adına tesbit edilmiş olup, kural olarak, tapulu taşınmazların zilyetlikle kazanılması mümkün değildir. Mahkemece mahallinde yapılan keşif sırasında tapu kaydı usulüne uygun olarak mahallinde uygulanmamış, sınırları zemin üzerinde belirlenmemiş, fenni bilirkişi tarafından tapu kaydında okunan sınırların pafta üzerinde
2012/5809 – 9459
gösterildiği denetlemeye elverişli kroki çizilmemiş; keşif sırasında dinlenen mahalli bilirkişiler taşınmazların tapu kaydı içinde kaldığını bildirdikleri halde 13.12.2011 havale tarihli bilirkişi raporundaki “Davaya dayanak teşkil eden hazineye ait 21.11.1947 tarihli tapu kaydının sınırları çok büyük bir alanı, Gökçekaya köyünün yarısını kapsadığı için dava konusu taşınmazlar bu tapu kaydının içinde kalmaktadır. Fakat bu tapu kaydının sınırları sabit ve ölçüye dayalı olmadığından uygulanabilirliği yoktur.” şeklindeki soyut beyana dayanılarak hüküm kurulmuştur.
Mahkemece, öncelikle dayanak tapu kaydının geldi kaydı olan Mart 333 tarih 16 nolu tapu kaydı getirtilmeli, tapu kaydının kadastro sırasında herhangi bir parsele revizyon görüp görmediği araştırılmalı, revizyon görmüş ise revizyon gördüğü parsellere ait kadastro tutanak örnekleri ile kadastro sonucu oluşan tapu kayıtları getirtilmeli; önceki bilirkişiler dışında bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek iki harita mühendisi veya olmadığı takdirde iki tapu fen elemanından oluşacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, mahalli bilirkişiler eliyle tapu kaydı mahallinde uygulanmalı, tapu kaydında okunan sınırlar zeminde belirlenmeli, dayanak tapu kaydı sabit sınırlı olmadığından 20/c maddesi gereğince yüzölçümüne değer verilerek kapsamının belirlenmesi gerekir.
3402 sayılı Yasanın 20. maddesi, “Tapu kayıtları ile diğer belgelerin kapsadığı yeri tayinde;
A) Kayıt ve belgeler, harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita plan ve krokideki sınırlara itibar olunur.
B) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar mahalline uygulanabiliyor ve bu sınırlar içinde kalan yer hak sahibi tarafından kullanılıyor ise, kayıt ve belgelerde gösterilen sınırlar esas alınarak tespit yapılır.
C) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar, değişebilir ve genişletilmeye elverişli nitelikte ise, bunlarda gösterilen miktara itibar olunur…” hükümlerini taşımaktadır.
Bu nedenle; dayanak tapu kaydı değişebilir sınırları içerdiğinden ve tapu kaydının doğu sınırı … ve güney sınırı … okuduğundan bu derelerin yerleri ile batıda okunan … sınırları zeminde tam olarak belirlenmeli, derelerin yatak değiştirip değiştirmediği araştırılmalı, derelerin ve güney beleninin yeri memleket haritasında saptanmalı, tapu kayıtları yöntemince zemine uygulanıp, 3402 sayılı Yasanın 20/C ve 32/3 maddeleri gereğince yüzölçümüne değer verilerek kapsamı belirlenmeli ve çekişmeli taşınmazların tapu kaydı kapsamında kalıp kalmadığı araştırılarak tüm deliller birlikte değerlendirilip, oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: yukarıda açıklanan nedenlerle davacı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA 25/06/2012 günü oybirliği ile karar verildi.