YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/4750
KARAR NO : 2012/8495
KARAR TARİHİ : 05.06.2012
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Hazine vekili, … mahallesi 321 ada 64 sayılı parselin ifrazından oluşan 3118 ada 4 sayılı parselin öncesinin Devlet ormanı iken, daha sonra orman niteliğini kaybetmesi nedeniyle 2/B madde uygulaması sonucunda orman sınırı dışına çıkarıldığını bildirerek, davalılar adlarına kayıtlı tapunun iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir. Mahkemece, çekişmeli taşınmaz hakkında 775 sayılı Gecekondu Yasasına dayanılarak Belediye tarafından Hazine aleyhine açılan Gebze 1.Asliye Hukuk Mahkemesince Hakem sıfatıyla görülen davada verilen 1986/267-495 sayılı kararın Hazine yönünden kesin hüküm oluşturacağı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar Hazine tarafından temyiz edilmekle, Dairenin 14.04.2010 gün ve 2010/1879-4975 sayılı kararı ile “…Çekişmeli taşınmazın ifraz edildiği 321 ada 64 parselin tespitine esas alınan Şubat 1313 tarih 114 numaralı sicilden gelen Ocak 1940 tarih 14 numaralı tapu kaydının 506 hektar yüzölçümünde Hazine adına kayıtlı iken 166 hektarlık kısmının ifraz edilerek Gebze Belediyesine satıldığı, daha sonra göçmenlere tevzi edilmesi için belediyenin tapulu taşınmazının 1952 yılında tekrar Hazineye devredildiği ve Belediyeden alınan yer ile devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler bu arada kesinleşmiş ve tapuya tescil edilmiş orman alanları birleştirilerek tevzi edilmesi sonucu Ağustos 1952 tarih 87 ila 266 numaralı tapu kayıtlarının oluştuğu, orman alanlarının tevzi edileceğine ilişkin yasalarımızda bir hüküm bulunmadığı halde tevzi edilen yerler içinde 1944 yılında yapılan orman kadastro çalışmasında Beylik Dağı Devlet Ormanı olarak sınırlandırılan taşınmazın bir bölümü kaldığı gibi, orman sınırı dışında kalan taşınmazların da bulunduğu, yörede 1951 yılında makiye ayırma işlemi yapılmışsa da Dairenin süreklilik kazanan içtihatlarında ve yine H.G.K.’nun 28.05.2003 gün ve 20-371/358 ve 10.05.2006 gün ve 20-148/184 sayılı kararlarında belirtildiği gibi maki komisyonunun yasa ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak kurulup çalışmaması nedeniyle bu çalışmanın yok hükmünde ve geçerli bir makiye ayırma işleminin olup olmadığının süresinde açılabilecek orman kadastrosuna itiraz davasında tartışılacak konular olduğu, taşınmazın 1944 yılında yapılıp kesinleşen ve Hazine adına tapuya tescil edilen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığı, daha sonra 1994 yılında yapılan orman kadastrosunda da yine orman sınırı içine alındığı ve 1994 yılında da 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini yitirmesi nedeniyle Hazine adına orman sınırları dışına çıkartıldığı ve işlemin kesinleştiği, bu işlemlerden sonra da H.G.K.’nun 25.11.2009 gün ve 20-446/559 sayılı kararında açıklandığı gibi davalı kişiler yönünden 10 yıllık hak düşürücü sürelerin geçtiği, taşınmaz daha önce yapılan orman kadastro sınırları içinde olduğu halde, arazi kadastro ekiplerince bu durum gözönünde bulundurulmadan, hata ile ikinci kere kadastrosunun yapılıp yolsuz olarak sicil oluşturulmuşsa da, 766 sayılı Yasanın 46/2 ve 3402 sayılı Yasanın 22/1. maddeleri gereğince ikinci kadastronun yolsuz (T.M.Y.nın 1025. md.) ve bütün sonuçlarıyla hükümsüz olması nedeniyle malikine mülkiyet hakkı kazandırmayacağı ve T.M.Y.nın 1026. (E.M.Y.934.- İsviçre 976) maddesi gereğince sicilin hiç bir süreye bağlı kalmadan her zaman iptal edileceği açıktır.
Hazine tarafından açıklanan nedenlerle; davalı gerçek kişiler adına olan tapu kaydının iptali iddiasıyla temyize konu dava açılmıştır. Dava dilekçesindeki açıklamalar ve eklenen belgeler dikkate alındığında, davada dayanılan maddi olayın; hukuki dayanaktan yoksun ve yolsuz tescil durumunda olan tapu kaydının iptali konusunda açıldığının kabulü zorunludur. Bu durumda, Hazine yönünden kesin hükümden sözedilemez.
2012/4750-8495
Somut olayda; 3402 sayılı Yasanın 12/3. maddesi hükümlerinin uygulanma olanağı bulunmadığından baştan beri yolsuz tescil niteliğinde oluşturulan sicil kaydının, davalılara hiç bir zaman mülkiyet hakkı kazandırmayacağı ve başlangıcından itibaren yolsuz ve geçersiz olan tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararının yenilik doğuran (inşai) mülkiyet hakkını sona erdiren bir hüküm olmayıp, mevcut durumu saptayıp hukuksallaştıran, açıklayıcı (izhari), başka bir anlatımla; sicilin oluştuğu tarihten itibaren mülkiyet hakkının doğmadığını, sicilin yolsuz ve geçersiz olduğunu belirleyen bir hüküm olacaktır. Bu tür kayıtlarda T.M.Y.’nın 1023. (E.M.Y.931-İsviçre M.Y.974) maddesindeki “İyi niyetle edinme” kuralı da uygulanamaz. Koşulları varsa davalılar bu yeri kendilerine satanlardan sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre satış bedelini geri alabilir. Bu ilkeler gözönünde bulundurularak kaydın iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.” gereğine değinilerek bozulmuştur. Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabülüne, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptaliyle 2/B uygulamasına bağlı olarak arsa niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, öncesi orman olan ve halen kesinleşen 2/B madde alanında kalması nedeniyle özel mülkiyete konu olamayacak taşınmaz hakkında yolsuz olarak oluşturulan tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Yörede 1944 yılında 3116 sayılı Yasa hükümlerine göre yapılıp kesinleşen Hazine adına tapuya tescil edilen orman kadastrosu, 1994 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması ile 1971 yılında kesinleşen arazi kadastrosu vardır.
6831 sayılı Orman Yasasının 1744 sayılı Yasa ile değişik 2., 2896 ve 3302 sayılı yasalar ile değişik 2/B maddesi gereğince, nitelik kaybı nedeniyle Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin değerlendirilmesi, yeni orman alanlarının oluşturulması, nakline karar verilen Devlet ormanları içinde veya bitişiğinde bulunan köyler halkının yerleştirilmesi ve orman köylülerinin kalkındırılmasının desteklenmesi ile Hazineye ait tarım arazilerinin satışına ilişkin usul ve esasların belirlenmesi amacıyla düzenlenen, 19/04/2012 tarihli ve 6292 sayılı “Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Yasa”, 26/04/2012 tarihli ve 28275 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak, aynı tarihte yürürlüğe girmiş ve aynı Yasayla 17/10/1983 tarihli ve 2924 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Yasa ile 16/2/1995 tarihli ve 4070 sayılı Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Yasa yürürlükten kaldırılmış, 6831 sayılı Yasanın bazı maddelerinde de değişiklikler yapılmış, bu cümleden olarak, diğer bir çok hükmün yanı sıra, 6831 sayılı Yasanın 2/B maddesi gereğince Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan alanlara ilişkin tapu kaydına konulan şerhlerin silinmesi, bu alanlar için Hazine tarafından dava açılmaması, açılan davalardan vazgeçilmesi ya da davaların durdurulması, tapusunun iptaline karar verilen taşınmazların tekrar tapu sahibine iadesi gibi konular düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerin, dava konusu taşınmazın niteliğine ve durumuna göre, görülmekte olan davaya etkisinin değerlendirilmesi için yerel mahkeme hükmünün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine 05/06/2012 günü oybirliği ile karar verildi.