Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2012/408 E. 2012/6393 K. 25.04.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/408
KARAR NO : 2012/6393
KARAR TARİHİ : 25.04.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVALILAR : Hazine – Karacabey İnkaya köyü tüzel kişiliği

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı … Yönetimi, İnkaya köyü sınırları içinde bulunan 1032, 1231, 1399, 1829, 1839, 1873, 1874, 1875, 1877, 1883, 1885 parsel sayılı taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğu, mera komisyonunca mera olarak tahsis edildikleri, taşınmazların mera sicil kayıtlarının iptal edilerek orman niteliği ile Hazine adına tapuya tescillerine karar verilmesi istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, dava konusu 1855, 1873, 1874, 1875, 1877, 1883 parsel sayılı taşınmazların tamamının, 1231 parselin fen bilirkişileri tarafından düzenlenen krokili raporda (A), (B) ve (C) ile işaretlenen, 1399 parselin (A) ile işaretlenen bölümlerinin tapu kayıtlarının iptal edilerek orman niteliği ile Hazine adına tapuya tescillerine, 1032, 1829 ve 1839 parsel sayılı taşınmazlar hakkında İnkaya köyünde orman sınırlandırmasının bulunmadığı, orman olduklarının kanıtlanamadığı, İnkaya köyü tüzel kişiliğinin sınırları içinde kalmadıklarından husumetinde bulunmadığı gerekçesi ile 1032, 1829 ve 1839 parsellere yönelik açılan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı … Yönetimi ve davalılardan Hazine tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesi tarafından bozulmuştur.
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 28/02/2008 gün ve 2007/18450-3104 sayılı bozma kararında özetle;
1) Hazinenin 1873, 1874, 1875, 1877, 1231 ve 1399 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazları bakımından; incelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve uzman orman bilirkişileri tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada 1873, 1874, 1875 ve 1877 parsel sayılı taşınmazların tamamının, 1231 ve 1399 parsellerin kısmen orman tahdidi içinde kalan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,
2) Hazinenin 1883 parsele yönelik temyiz itirazları bakımından; 1883 parsel sayılı 9.450m2 yüzölçümündeki taşınmazın davanın devamı sırasında Hazinenin satışı üzerine 26.5.2006 tarihinde ham toprak niteliği ile İnkaya Köy Tüzelkişiliği adına tapuya tescil edildiği, il mera komisyonunca da mera olarak tahsis edilmediği, bu durumda hazinenin pasif dava ehliyetinin bulunmadığı ve kararı esasa yönelik olarak temyiz edemeyeceği anlaşıldığından Hazinenin 1883 parsel sayılı taşınmaza yönelik TEMYİZ DİLEKÇESİNİN REDDİNE,
3) Hazinenin 1885 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarına gelince; incelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve uzman orman bilirkişileri tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada 1885 parsel sayılı taşınmazın tamamının kesinleşen orman tahdidi içinde kalan yerlerden olduğu anlaşıldığından
yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, maddi yanılgı sonucu 1885 yerine 1855 parsel hakkında hüküm kurulması doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple, hükmün 4.fıkrasında yer alan “1855” rakamının çıkarılarak bunun yerine “1885” rakamının yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi göndermesiyle, H.Y.U.Y.’nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA,
4) Davacı … Yönetiminin temyiz itirazları 1032, 1829 ve 1839 parsel sayılı taşınmazlara yönelik olup, mahkemece bu parseller hakkında yapılan araştırma uygulama hükme yeterli değildir. Hükme dayanak yapılan orman bilirkişi raporunda; 1032, 1829 ve 1839 parsel sayılı taşınmazların İnkaya köyünde yapılan orman kadastrosu sırasında sınırlama görmedikleri, Bursa H21-a-22-a numaralı paftada …köyü hudutlarında kaldığı ve …köyü orman kadastrosunda işlem gördüğü açıklanmış ise de, Dairemizin geri çevirme kararı üzerine Karacabey Orman İşletme Şefliğinden alınan 06.12.2007 gün ve 913 sayılı ile 02.08.2007 gün ve 642 sayılı yazı cevaplarında İnkaya köyü 1032, 1829 ve 1839 parsel sayılı taşınmazların orman kadastrosunun …köyünde yapılmadığı, Karakoca köyünde yapıldığı, bu parsellerin Karakoca köyü orman kadastrosu çalışma alanında kaldığı bildirilmiştir. Bu durumda, temyize konu taşınmazların hangi köyün orman kadastrosu çalışma alanında kaldığı dosyadaki belgelerden tam olarak anlaşılamamaktadır.…
Gerek yürürlükten kaldırılan 5602 ve 766 sayılı yasalarda, gerekse 3402 sayılı Yasanın 4/7. maddesi hükmüne göre “Kadastro ekibi; kadastro çalışma alanı sınırlarının tespitinde il ve ilçelerin belediye sınırları ile köy sınırlarını dikkate alır. Bu sınırlar mahalle, belediye, köy idari sınırları sayılmaz.” Orman kadastro çalışmalarının yapıldığı ve dava tarihinde yürürlükte bulunan ve bu davada uygulanması gereken Orman Kadastro ve 2/B madde Uygulama Yönetmeliğinin, Köy Sınırlarının Tespiti ve kenarlaşma başlıklı 42. maddesinde: “Komisyon başkanlıklarınca çalışma programında belirtilen köy ve beldelere ait mülki sınırlar, sadece orman kadastro çalışmaları için geçirilmiş olacağından, bu şekilde ortaya çıkan sınırların sadece orman kadastrosu ile ilgili çalışmalarına esas ve bu konu ile sınırlı olacağından, mülki sınırların düzeltilmesini ve değiştirilmesini gerektirmeyeceği” hükümleri bulunmaktadır.
Bu nedenle; mahkemece öncelikle, 1971 yılında yapılan genel arazi kadastro çalışmaları sırasında mera niteliği ile kadastro dışı bırakılan, Bursa İl Mera Komisyonunca mera olarak tahsis edilen ve mera kütüğünde İnkaya köyü merası olarak özel sicilinde yazılı bulunan 1032, 1829 ve 1839 sayılı mera parsellerinin hangi köy idari sınırları içinde kaldığı Karacabey Kaymakamlığından sorulmalı, idari sınır ve orman kadastro çalışma alanı sınırına ilişkin tüm yazı, belge, resmî kayıt ve kararlar ile haritalar getirtilerek, serbest orman mühendisleri arasından seçilecek üç uzman orman yüksek mühendisi, bulunamadığı takdirde üç orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte; yaşlı ve yöreyi bilen yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla zemine uygulanarak taşınmazların hangi köy idari sınırları ve orman kadastro çalışma alanı sınırları içinde bulunduğu kesin olarak saptanmalı, İdari Sınırlar ve Orman Kadastro ve 2/B madde Uygulama Yönetmeliğinin köy sınırlarının tespiti ve kenarlaşma başlıklı 42. maddesine göre belirlenen çalışma alanı sınırları bilirkişiler tarafından birlikte düzenlenecek askeri harita ve kadastro paftaları üzerinde gösterilmeli, taşınmazlar yönünden kesinleşen orman kadastrosunun bulunup bulunmadığı belirlenmeli, 1032, 1829 ve 1839 parsel sayılı taşınmazlar hangi köyün orman kadastrosu çalışma alanında kalıyor ise, o köydeki orman kadastrosu hükümlerine göre uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekir.) gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile;
Mahkemenin 2005/24 esas 2006/953 karar sayılı ve 30/11/2006 tarihli ilamı ile hükme bağlanan ve Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2007/18450 -3104 karar sayılı ve 28/02/2008 tarihli ilamı ile onanarak haklarında verilen mahkememiz hükmü kesinleşen dava konusu …. köyü 1873, 1874, 1875, 1877, 1231, 1399, 1883 ve 1885 parsel sayılı taşınmazlara
ilişkin hükmün kesinleştiği anlaşıldığından bu parsellere ilişkin yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığından bu parsellere ilişkin hükmün kesinleştirilerek gereği için tapu sicil müdürlüğüne müzekkere yazılmasına,
1032 parsel sayılı taşınmazın tapusunun iptali ile orman niteliği ile Hazine adına TESCİLİNE,
1839 parsel sayılı taşınmazın bilirkişiler rapor ve krokisinde (A) harfiyle ve yeşil renkle boyanarak gösterilen 4512,94 m²’lik alan ile (B) harfi ile yeşil renkle boyanarak gösterilen 16.860,70 m²’lik bölümün tapusunun iptali ile orman niteliği ile Hazine adına TESCİLİNE, (C) harfiyle gösterilen 5608,09 m2, (D) harfiyle gösterilen 10.815,26 m2 ve (E) harfiyle gösterilen 691,24 m2’lik sarı olarak boyanmış alana ilişkin davanın REDDİNE,
1829 parsel sayılı taşınmazın (F) harfiyle ve yeşil renkle boyanarak gösterilen 30.147,12 m2’lik bölümün tapusunun iptali ile orman niteliği ile hazine adına TESCİLİNE, (G) harfiyle gösterilen 1.9929,12 m2’lik sarı renkle boyanarak gösterilen bölüme yönelik davanın REDDİNE, karar verilmiş hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, mera komisyon kararına itiraz, mera sicil kaydının iptali ve tescil niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu İnkaya köyünde 1962 ve 1971 yıllarında genel arazi kadastrosu, 09.11.1978 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 1744 sayılı Yasanın 2. madde uygulaması ile daha sonra 21.05.1987 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 3302 sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması vardır. Karakoca köyünde ise, 12.02.1998 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 3302 sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması vardır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak; mera niteliğiyle özel sicilde kayıtlı çekişmeli taşınmazların mera özel sicilindeki kayıtlarının iptaline karar verilmesi gerekirken hüküm yerinde tapu kayıtlarının iptaline denmiş olması ve 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16. maddesiyle 3402 sayılı Yasaya eklenen “Kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dahil, yargılama giderine hükmolunmaz.” şeklindeki 36/A maddesi ve 17. maddesi ile eklenen “Bu Kanunun 36/A maddesi hükmü, henüz infaz edilmemiş yargı kararlarındaki vekâlet ücreti dâhil yargılama giderleri için de uygulanır.” şeklindeki geçici 11. maddesi hükümleri gereğince davalı aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değil ise de; bu hususlar hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple, hüküm fıkrasının 4, 5 ve 6 nolu bentlerindeki “Tapusunun iptali” kelimeleri kaldırılarak yerine “Özel sicilindeki mera kaydının iptali” kelimelerinin yine hükmün yargılama giderlerine ilişkin “Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm gününde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince 1.000,00.-TL. maktu vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine”, “Bozma öncesi davacı tarafından yapılan toplam 1.313,37.-TL. yargılama gideri ile bozma sonrası yapılan 1.024,65.-TL. keşif giderinin toplamı olan 2.338,02.-TL. yargılama giderinden davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesaplanan 1.870,00.-TL. yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, kalanın üzerinde bırakılmasına” bentleri tamamen hükümden çıkarılarak bunların yerine “6099 sayılı Yasa ile 3402 sayılı Yasaya eklenen 36/A maddesi gereğince davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına” cümlelerinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi göndermesiyle H.Y.U.Y.’nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, Harçlar Yasasının değişik 13/j maddesi uyarınca harç alınmasına yer olmadığına
25/04/2012 günü oybirliğiyle karar verildi.