YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/4051
KARAR NO : 2012/13286
KARAR TARİHİ : 26.11.2012
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında … Köyü, 233 ada 5 parsel sayılı 280,25 m² yüzölçümündeki taşınmaz, içme suyu projesi kapsamında … tarafından 299 parsel sayısı ile kamulaştırıldığı ve mahkeme ilâmı ile … adına tesciline karar verildiği gerekçesiyle tarla niteliğiyle … genel müdürlüğü adına tespit edilmiştir.
Davacı, … Köyünde 299 parsel numarası ile … tarafından kamulaştırılan taşınmazın tapusuz olması ve Hazinenin itirazı nedeniyle kamulaştırma bedelinin ödenmediğini iddia ederek, taşınmazın mülkiyetinin kendisine ait olduğunun tespiti istemiyle sulh hukuk mahkemesinde dava açmıştır. Sulh hukuk mahkemesince, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde kadastro çalışmaları yapılıp taşınmaz hakkında 233 ada 5 parsel sayısı ile kadastro tutanağı düzenlendiği gerekçesiyle dosya görevsizlik kararı ile kadastro mahkemesine devredilmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne ve dava konusu 233 ada 5 parsel sayılı taşınmazın Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü adına (5018 sayılı Yasanın geçici 12. maddesi uyarınca Hazine adına) tapuya kayıt ve tesciline ve kamulaştırma tarihinden önce davalı parselin davacı … oğlu 1943 doğumlu …’e ait olduğunun tespitine karar verilmiş; mahkemece verilen bu hüküm davalılardan Hazine ve Orman Yönetiminin temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesi tarafından bozulmuştur.
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 20.04.2011 gün ve 2011/586 – 4731 sayılı bozma kararında özetle: “Mahkemece, çekişmeli taşınmazın kamulaştırmaya konu edildiği ve Kandıra Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/530-712 sayılı kararıyla 299 numaralı kamulaştırma parseli olarak … adına tesciline karar verildiği gözönünde bulundurularak, temyize konu dosyada da, çekişmeli taşınmazın … adına tescile karar verilmesinde ve tutanağın malik hanesinin bu şekilde doldurulmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, taşınmazın tamamında kamulaştırma öncesinde mülkiyetin davacıya ait olduğunun tesbitine karar verilmesi doğru değildir.
Şöyle ki; hükme esas alınan uzman bilirkişi raporuna ekli 1959 tarihli memleket haritasında taşınmazın 120 m2 bölümünün yeşil renkli orman alanında kaldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, 120 m2 yüzölçümlü bölümün öncesi itibarıyla orman olduğu, 1991’de kesinleşen orman kadastrosunda orman sınırı dışında bırakılmışsa da bu tarihe kadar orman olması nedeniyle, davacının zilyetliğine 1991 yılından itibaren değer verileceği, 1991 yılından davanın açıldığı 2007 yılına kadar da 20 yıllık zilyetlik süresinin dolduğundan söz edilemeyeceği açıktır.
O halde, öncesi orman olan 120 m2 dışında kalan yer için davacının mülkiyetinin tesbitine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kısmen kabulüne ve dava konusu … Köyü, 233 ada 5 parsel sayılı taşınmazın 22.04.2010 tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide (A) ile gösterilen 120,00 m² yüzölçümündeki bölümünün orman vasfıyla Hazine adına, aynı krokide (B) ile gösterilen 160,25 m² yüzölçümündeki bölümünün ise, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü adına (5018 sayılı Yasanın geçici 12. maddesi uyarınca Hazine adına) tapuya kayıt ve tesciline ve krokide (B) ile gösterilen bölümünün kamulaştırma tarihinden önce davacı … oğlu 1943 doğumlu …’e ait olduğunun tespitine karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından, taşınmazın krokide (B) ile gösterilen bölümünün de orman sayılan yerlerden olduğu ve davada kısmen ret kararı verildiği halde, Hazine lehine vekâlet ücreti verilmediği gerekçeleriyle temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraz (mülkiyetin tespiti) davasıdır.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 03.06.1991 tarihinde ilânı yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ve 3302 sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması vardır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna ve çekişmeli taşınmazın krokide (B) ile gösterilen 160,25 m² yüzölçümündeki bölümünün, orman sayılmayan yerlerden olduğu, kamulaştırma tarihinden önce de adına tescil kararı verilen kişi yararına 3402 sayılı Yasanın 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu anlaşıldığına göre, mahkemece krokide (B) ile gösterilen bölümünün kamulaştırma tarihinden önce davacıya ait olduğunun tespitine yönelik kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, davanın kısmen reddine karar verildiği halde, kendisini vekil ile temsil ettiren davalı Hazine lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu nedenle, hüküm fıkrasına son bent olarak, “Davalı Hazine, kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, vekilin sarf ettiği emek ve mesaisine karşılık 3402 sayılı Yasanın 31/3 maddesi uyarınca 200.- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı Hazineye verilmesine” cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı H.Y.U.Y.nın 438/7. maddesi gereğince düzeltilmiş bu haliyle ONANMASINA, Harçlar Yasasının değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 26/11/2012 günü oybirliği ile karar verildi.