YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/3048
KARAR NO : 2012/13471
KARAR TARİHİ : 28.11.2012
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar … ve ark. ile davalı … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında Taşlıca Köyü, Çakırca Ören Mevkii, 101 ada 13 parsel sayılı 10196,88 m2 yüzölçümündeki taşınmaz tarla niteliğiyle, … oğlu … Ünlü’nün zilyetliğindeyken, 27.11.1959 tarihinde sattığından söz edilerek … adına tesbit edilmiştir. … ve arkadaşları; taşınmazın ortak muris … Ünlü’den intikal ettiği, …’ye satılmasının söz konusu olmadığı, bu nedenle davalılar adına olan tesbitin iptali ve ortak muris … Ünlü’nün tüm mirasçıları adına tescili istemiyle dava açmışlar, davacı … Yönetimi; taşınmazın yüksek eğimli taşlık ve çalılık nitelikli, orman sayılan yerlerden olduğu, orman olarak tescili, Hazine ise taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu, davalı yararına zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarını oluşmadığı, tesbitin iptali ve Hazine adına tescili iddiasıyla davaya katılmışlardır. Mahkemece diğer davaların reddine, Hazine ve Orman Yönetiminin davasının kabulüne, çekişmeli Taşlıca Köyü 101 ada 13 sayılı parselin tesbitinin iptaline ve orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı … ile davacılar … ve dava arkadaşları tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tesbitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 1966 yılında yapılıp 11.10.1968 tarihinde ilân edilerek, 11.01.1969 tarihinde kesinleşmiştir. Yörede 1981 yılında, daha önce sınırlandırması yapılan ormanların aplikasyonu ve 6831 sayılı Yasanın, 1744 sayılı Yasa ile değişik 2. madde uygulaması yapılıp, ekip çalışmaları 13.05.1982 tarihinde ilân edilerek itirazsız yerlerde 13.05.1983, itirazlı yerlerde ise Komisyonun itirazların incelenmesine ilişkin çalışmalarının 30.07.1982 tarihinde ilân edilmesinden sonra 30.07.1983 tarihinde kesinleşmiş, aynı yerde 1991 yılında 3302 sayılı Yasa hükümlerine göre aplikasyon ve 6831 sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması yapılmış ve dava tarihinden önce kesinleşmiştir.
Kural olarak; orman kadastrosunun kesinleştiği yerlerde, bir yerin orman olup olmadığı kesinleşmiş orman kadastrosu, harita ve tutanaklarının uygulanmasıyla çözümlenir ise de, o yerde 4785 sayılı Yasa hükümleri de uygulanarak, köy ya da belde sınırlarının tümünü kapsayan (seri bazda olmayan) orman kadastrosunun yapılması halinde sağlıklı çözüme ulaştırır. Çünkü, 3116 sayılı Yasa sadece devlet ormanlarının kadastrosunun yapılmasını öngörmüştür. Bu nedenle; 4785 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 13.07.1945 tarihinden önce yapılan sınırlandırmalar sonucu kesinleşen orman kadastrosu, harita ve tutanaklarının uygulanması, orman sınırı dışında kalan taşınmazların orman niteliğini ve hukuki durumu saptanamayacağından, çekişmeli taşınmazların orman olup olmadığı, 6831 sayılı Yasanının 4999 ve 6292 sayılı yasalar ile değişik 7. maddesi hükmü gözetilerek, 4785 ve 5658 sayılı yasalar ile 6831 sayılı Yasanın 1. maddesine göre çözümlenmelidir.
6831 sayılı Yasanın 8. maddesi gereğince orman tahditi, idari sınırlar dikkate alınmadan orman serisine göre yapılırken, 1744 sayılı Yasa ile değişik 8. maddesinin 3. fıkrasıyla, orman kadastrosunun belde ve köy sınırları esas alınmak suretiyle bu sınırlar dahilinde kalan bütün ormanları kapsayacak biçimde yapılması esası kabul edilmiş, aynı maddede 2896, 3302 ve 3373 sayılı yasalarla değişiklik yapılmışsa da bu fıkra değiştirilmemiş, Orman Kadastro Yönetmeliklerinde de benzer düzenlemelere yer verilmiştir.
Getirtilen tutanak ve haritalardan yörede 24 numaralı Orman Kadastro Komisyonunca, 1744 sayılı Yasanın yürürlüğünden önce, 1967 yılında her hangi bir köy sınırı takip edilmeden, orman serilerinin kadastrosunun yapıldığı, yörede daha sonra 1981 ve 1991 yıllarında aplikasyon ve 2/B işlemleri yapıldığı, sınırlama dışı kalmış ormanların kadastosunun yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Kesinleşmiş orman kadastrosuna ilişkin tutanak ve haritalar ile eski ve yeni tarihli memleket haritası ve amenajman planının uygulanmasına dayalı araştırma, inceleme ve keşif sonucu düzenlenen uzman bilirkişi raporuyla çekişmeli parselin, yörede 1967 yılında yapılan orman tahdidinde 1934 ilâ 1941 numaralı orman sınır noktalarından oluşan orman sınır hattı ile orman sınırları dışında bırakıldığı, çekişmeli parselin bu sınır hattına bitişik olduğu, sonraki çalışmalarda durumunun değişmediği, 1959 ve 1996 memleket haritasında açık alan olarak, amenjmanda … alanı olarak nitelendirildiği, 1992 hava fotoğraflarında kuzeyinin makilik, güneyinin ise açık alan olarak nitelendirildiği, (B) harfi ile gösterilen bölümünün % 40 eğimli taşlık ve kayalık niteliğinde zilyetlikle edinilecek yerlerden olmadığı, parselin (A) bölümünün ise eğimi % 30 iken, 9 adet teras ile eğiminin giderildiği, tarla olarak kullanıldığı, belirlenmiştir.
Yapılan araştırma, inceleme ve bilirkişi raporlarıyla kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları dışında bırakıldığı anlaşılan çekişmeli parselin, orman sayılan yerlerden olduğu söylenemez. 6831 sayılı Yasanın 6831 sayılı Yasanın, 4999 ve 6292 sayılı yasalar ile değişik 7 ilâ 11. maddeleri gereğince, orman sayılan yerlerden olduğu halde, orman kadastrosu sınırları dışında bırakılmış ormanların sınırlandırılması olanaklıysa da, çekişmeli parselin 1959 ve 1996 yılı memleket haritalarında açık alan olarak nitelendirildiği, 1992 hava fotoğrafında orman olarak görülmediği belirlendiğine göre, orman kadastrosu sırasında orman sayılan yerlerden olduğu kabul edilemeyeceği için, yeniden orman olarak sınırlandırılmasına yasal imkan yoktur. Bu nedenle parselin orman niteliğiyle tescili doğru değildir.
… uzmanı bilirkişi ve jeolog bilirkişi raporlarında da, çekişmeli parselin krokisinde (B) harfi ile gösterilen bölümünü taşlık ve kayalık niteliğinde zilyetlikle edinilecek yerlerden olmadığı, parselin fen bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen bölümünün tarla nitelikli kadim tarım alanı olduğunu bildirmişler, keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar tarafından da, çekişmeli parselin davacı ve davalı gerçek kişilerin babası … Ünlü’den intikal ettiği ve önceceden … Ünlü, onun ölümüyle de mirasçıları tarafından malik sıfatıyla kesintisiz ve çekişmesiz zilyet edildiği haber verildiğine göre, çekişmeli parselin fen bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen bölümü için gerçek kişiler yararına zilyetlikle edinme koşullarının oluştuğu kabul edilmelidir.
Diğer taraftan, çekişmeli parsellerin bir bütün olarak ortak muris … Ünlü tarafından kullanılırken ondan mirasçılarına kaldığı yönünde taraflar arasında uyuşmazlık yoktur. Davacı ve davalı gerçek kişiler arasındaki uyuşmazlık, … Ünlü mirasının yöntemince paylaşılıp paylaşılmadığına ilişkindir. Yöntemine uygun bir paylaşımdan söz edebilmek için, tüm mirasçıların bir araya gelerek, terekeyi iradeleri ile pay etmeleri ve daha sonra bu paylaşıma uymaları gereklidir. Yerel mahkeme tarafından … Ünlü terekesini oluşturan mirası belirlenmemiş, … Ünlü’nün tüm mirasının yine mirasçılarının hepsinin eksiksiz katılımı ile paylaşılıp paylaşılmadığı, bu paylaşıma tüm mirasçıların uyup uymadığı, paylaşımın daha sonra bozulup bozulmadığı yönünde yeterli araştırma ve inceleme yapılmamıştır.
O halde, mahkemece davacı gerçek kişilerin iddialarına göre, … Ünlü’nün terekesini oluşturduğunu söyledikleri bu kişiden kaldığı, ya da bu kişiye aitken mirasçılarından birisi ya da bir kaçı tarafından üçüncü kişilere satılan taşınır ve taşınmazların tümü tesbit edilmeli, tesbit edilen parsellerin tesbit tutanakları ile dayanağı olan tapu ve vergi kayıtları ile bu parsellerin
komşularının tesbit tutanakları ve var ise dayanağı olan tapu ve vergi kayıtları getirtilmeli, terekeye dahil olduğu belirlenen parsellerden halen dava konusu olanlar var ise, gerçek kişilerin iddiasına göre bu davaların birlikte görülmesinde yarar bulunduğundan, aralarında irtibat bulunan davalar birleştirilmeli, hakkında kesinleşmiş yargı kararı bulunan parsellere ilişkin dava dosyaları delil olarak getirtilip bu dosya içine konulmalı, ortak murisin tüm malları ve malların değerleri yöntemince saptanmalı, yöreyi ve ortak murisi tanıyan yeterince yaşlı yerel bilirkişi ve taraf tanıklarının katılımı ile bu parsellerin başında yapılacak keşifte, ortak murisin ölümünden sonra mirasçılar arasında, tüm mirasçıların katılımı ve hür iradesi ile mirasın paylaşılıp paylaşılmadığı, yapılmış ise hangi mirasçının payına hangi taşınmaz ya da taşınmazlar ile taşınır malların düştüğü, sorularak, somut olaylara dayalı bilgi ve görgüleri sorulmalı, paylaşımda terekeden kime ne verildiği tereddüte yer bırakmayacak biçimde saptanmalıdır. Yerel bilirkişi ve tanık beyanları ile tesbit tutanaklarında tutanak tanığı olarak gösterilenlerin beyanları çeliştiğinde bu çelişkiler yöntemince giderilmeli ve oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
SONUÇ: 1) Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle; davacılar … ve arkadaşları ile davalı …’nün çekişmeli Taşlıca Köyü, 101 ada 13 sayılı parselin fen bilirkişi krokisinde (B) harfi ile gösterilen bölümüne ilişkin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının REDDİNE,
2) İkinci bentde açıklanan nedenlerle; Hazinenin çekişmeli parselin, fen bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen 5175 m2 bölümüne ilişkin temyiz itirazlarının REDDİNE,
3) İkinci bentde açıklanan nedenlerle; katılan Hazinenin çekişmeli parselin fen bilirkişi krokisinde (B) harfi ile gösterilen, davacı ve davalı gerçek kişilerin ise çekişmeli Taşlıca Köyü 101 ada 13 sayılı parselin fen bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen bölümüne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatıran gerçek kişilere iadesine 28.11.2012 günü oy birliği ile karar verildi.