Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2012/2324 E. 2012/8130 K. 29.05.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/2324
KARAR NO : 2012/8130
KARAR TARİHİ : 29.05.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve … vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı … Yönetimi, …. ilçesi …. beldesinde orman kadastro çalışmalarının 1951 yılında yapılarak kesinleştiğini, ancak daha sonra 3402 sayılı Yasa gereğince yapılan aplikasyon ve 2/B madde uygulamalarının önceki orman tahdit hatlarına uygun olarak geçirilmediğini ve aslında orman niteliğini yitirmeyen taşınmazlar ile ilgili olarak 2/B madde uygulamalarının yapıldığını, bu durumun müfettiş raporları ile saptanması üzerine orman kadastro komisyon üyelerinin görevlerini kötüye kullanarak işlem yapmaları nedeni ile ilgiler hakkında dava açıldığını belirterek, bu konuda daha önce yapılan aplikasyon ve 2/B madde uygulamalarının yok hükmünde sayılması talebi ile dava açtıklarını ve Pozantı Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.06.2004 gün ve 2003/268-308 sayılı ilamı ile davanın reddi yolunda kurulan hükmün temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 11.01.2005 gün ve 2004/9267-340 sayılı ilamı ile “bu nitelikteki davaların, hasımsız olarak açılamayacağı, ancak tapu maliki veya lehine şerh verilen ya da bu dava sonucunda hakkı etkilenecek kişi ya da kişilere yöneltilerek açılması gerektiği” gerekçesi ile onandığını belirterek, davalı Hazine adına tapuda kayıtlı olan ve beyanlar hanesinde 2/B madde sahasında kaldığı konusunda şerh bulunan çekişmeli Akçatekir Beldesi Bürücek Mahallesi 506 ada 216 parsel sayılı taşınmaz hakkında 2/B madde uygulamasının yok hükmünde oluştuğu kabul edilerek orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, “çekişmeli taşınmazın yörede 1951 yılında kesinleşen orman kadastro sınırları içinde olduğunu, daha sonra yapılan ve kesinleşen 2/B madde uygulaması ile orman sınırı dışına çıkartılmış ise de, öncesi orman olan taşınmazlar üzerindeki orman ağaçlarının kesilmesi, delicelerin aşılanması, orman bitkilerinin köklenerek tarım arazisi haline getirilmeye çalışılması veya üzerine yazlık evler yapmak sureti ile doğal olmayan yöntemler ile ormanların yok edilmesinin Yasanın öngördüğü nitelik kaybı sayılmayacağı, orman kadastro komisyonunun görevini kötüye kullandığı konularında davalar açıldığı, taşınmazın orman niteliğini yitirmediği, 6831 Sayılı Yasanın 2/B maddesinin amacının artan konut ihtiyacını gidermek ve bu nedenle orman vasfını yitirmiş yerlerden faydalanmak olmadığı, ayrıca 2/B madde uygulamasının usul ve yasaya uygun olarak yapılmadığı, uzman bilirkişilerce verilen raporda taşınmazdan el çekilmesi halinde yeniden ormana dönüşebileceğinin de belirtildiği” gerekçeleri ile davanın KABULÜNE, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ve orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, orman niteliğini yitirmeyen taşınmazlar hakkındaki tapu kaydının iptali ve orman niteliği ile tesciline ilişkindir.Akçatekir Beldesinde 1951 yılında yapılarak kesinleşen orman kadastrosunun bulunduğu, 1990 yılında 80 nolu Orman Kadastro Komisyonunun 3402 sayılı Yasa gereğince yapılacak çalışmalara esas olmak üzere aplikasyon ve 2/B madde uygulamalarına başladığı ve ilan edildikten sonra kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Toplanan deliller, tüm dosya kapsamı ve uzman bilirkişi raporlarından çekişmeli taşınmazın yörede 1951 yılında yapılan orman kadastro çalışmasında orman sınırları içinde iken 1996 yılında yapılan ve kesinleşen aplikasyon, 2/B madde uygulaması sonucu orman niteliğini yitirmesi nedeniyle 6831 sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması sonucu orman rejimi dışına çıkartılmışsa da, çıkarma işlemini yapan komisyon üyelerinin yasa ve yönetmelik hükümlerine uygun işlem yapmadıklarının Orman Yönetimi müfettişlerinin yaptığı soruşturma sonucu düzenledikleri raporlarda belirlenmesi üzerine bu kişilerin bir kısmı hakkında kamu görevini kötüye kullanmak suçundan kamu davası açıldığı, ancak olayda ceza zamanaşımı, bazı komisyon üyelerinin de öldüğü, bazılarının ise komisyondaki görevinden ayrılmış olmaları nedeniyle mahkumiyet hükmü kurulamadığı, Dairemizin 25.01.1993 gün ve 1992/1529-248 sayılı kararı ile diğer kararlarında benimsendiği gibi orman kadastro komisyonu üyelerinin görevlerinin kötüye kullanarak ya da kendilerine verilen görevlerin dışına çıkarak yaptıkları işlemlerin hukuk ve ceza davalarına konu olmuş ise bu kişiler tarafından yapılan işlemlerin yok sayılacağı, olayda Akçatekir beldesinde 80 nolu Orman Kadastro Komisyonunun çekişmeli parsel hakkında yaptıkları aplikasyon ve 2/B madde uygulamalarının yasa ve yönetmeliklere uygun olarak yapılmadığı, 05.11.2003 gün 4999 sayılı Yasa ile değişik 6831 sayılı Yasanın 11/5 maddesi ile “1744 sayılı Yasanın 2. maddesi ve 2896 ve 3302 sayılı yasaların 2/B madde bendi uygulamaları ile orman sınırları dışına çıkarılan ancak fiilen orman vasfını taşıdığı Orman Genel Müdürlüğünce tespit edilen yerlerin talep üzerine Maliye Bakanlığınca Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edilerek Hazine adına orman niteliği ile tescil edileceği” hükmünün getirdiği, Orman Yönetimi tarafından bu madde hükmüne göre işlem yaptırılabileceği gibi, dava yoluyla da bunu isteyebileceği, bu şekilde dava açılmasını engelleyen bir yasa hükmü bulunmadığı gözönünde bulundurularak halen eylemli durumda orman olduğu saptanan taşınmazın bu niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16. maddesi ile 3402 sayılı Yasaya eklenen 36/A maddesi uyarınca; “Kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dâhil, yargılama giderine hükmolunmaz” ve 17. maddesi ile eklenen geçici 11. maddesine göre “Bu kanunun 36/A maddesi hükmü henüz infaz edilmemiş yargı kararlarındaki vekalet ücreti dahil yargılama giderleri için de uygulanır” hükümleri uyarınca davalılar aleyhine vekalet ücreti dahil yargılama giderlerine hükmolunamayacağından, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu nedenle; hükmün 4, 5 ve 6 numaralı bentlerinin hükümden çıkartılmasına ve bunun yerine 4 numaralı bent olarak ” 4- 3402 sayılı Yasaya 6099 sayılı Yasa ile eklenen 36/A maddesi ile geçici 11. maddesine göre; davacı … Yönetiminin yaptığı tüm yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına ve aynı Yasa hükmü gereğince davacı … Yönetimi yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına” cümlelerinin yazılmasına, sonra gelen bentlerin takip eden numara ile devamı suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi göndermesiyle 1086 sayılı HYUY’ nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16. maddesi ile 3402 sayılı Yasaya eklenen 36/A maddesi gereğince davalılardan onama harcı alınmasına yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 29/05/2012 günü oybirliği ile karar verildi.