Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2012/2147 E. 2012/12035 K. 02.11.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/2147
KARAR NO : 2012/12035
KARAR TARİHİ : 02.11.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı şirket tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Orman Yönetimi 09.06.2003 tarihli dilekçeyle, … Endüstri A.Ş. ve Ulaştırma Bakanlığına husumet yöneltip, … köyü, 461 parsel sayılı taşınmazın, 1979 yılında yapılarak kesinleşen orman kadastrosunda kısmen orman sınırları içinde kaldığı iddiasıyla, parselin orman sınırı içinde kalan bölümünün tapu kaydının iptali ve orman niteliği ile Hazine adına tescili, taşınmaza el atmanın önlenmesi ve tapu kaydına, 4650 sayılı Yasanın 7. maddesi uyarınca konulan kamulaştırma şerhinin iptali istemiyle dava açmış; davalı … İmalat ve Montaj A.Ş. ise, 16/09/2003 günlü dilekçesiyle, çekişmeli parselin 1947 yılında yapılan orman kadastrosunda orman sınırları dışında bırakıldığı halde, 1979 yılında yapılan orman kadastrosu sırasında orman sınırları içine alınması işleminin ikinci kadastro niteliğinde olduğu iddiasıyla bu işlemin çekişmeli parsel yönünden sonuçları ile birlikte yok sayılması istemiyle karşı dava açmıştır.
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/351 esasında verilen 26.12.2006 günlü ayırma kararıyla, … İmalat ve Montaj A.Ş. tarafından açılan orman kadastrosuna itiraz davası ayrılarak, Aliağa Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.12.2006 gün ve 2006/467 – 485 sayılı görevsizlik kararı ile kadastro mahkemesine gönderilmiş; Aliağa Kadastro Mahkemesinin 24.07.2009 gün ve 2007/1-1 sayılı, orman kadastrosuna itiraz davasının kısmen kabulüne, çekişmeli … köyü, 461 sayılı parselin 05.12.2008 günlü bilirkişi raporuna ekli krokide, 461/A ve 461/C olarak gösterilen toplam 42393 m2 yüzölçümündeki bölümünün orman kadastro işleminin iptali ile orman sayılmayan yer olarak tesbitine ve en son parsel numarası verilerek davacı adına tapuya tesciline, aynı krokide 461/B olarak gösterilen 140.709 m2 yüzölçümündeki bölümün ise orman sınırları içinde kaldığından orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline ilişkin kararı, davacı … İmalat ve Montaj A.Ş. ile Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiş;Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 14.09.2010 gün ve 2010/8889 – 10553 sayılı kararı ile hüküm fıkrasında yer alan 1, 2, 3, 4, 5 ve 6 sayılı bentlerin tamamen hükümden çıkartılarak yerine “Davacı şirketin davasının reddine, yargılama giderlerinin davacı şirket üzerinde bırakılmasına, yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen takdiren 620,00.- TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine” cümlesi yazılmak suretiyle düzeltilerek ONANMIŞ, davacı şirketin karar düzeltme istemi de aynı dairenin 18.04.2011 gün ve 2011/4827 – 4554 sayılı kararı ile ret edildikten sonra kesinleşmiştir.
Elde tutulan ve Orman Yönetimi tarafından davalı sıfatıyla … İmalat ve Montaj A.Ş. aleyhine açılan eldeki tapu iptali ve tescili, el atmanın önlenmesi ve kamulaştırma şerhinin silinmesi davasının, 5841 sayılı Yasanın 3. maddesi ile 3402 sayılı Yasaya eklenen geçici 10. maddesi gereğince hak düşürücü süre nedeniyle reddine ilişkin, Aliağa Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.01.2010 gün ve 2006/351 – 32 sayılı kararı, Orman Yönetiminin temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 05.10.2010 gün ve 2010/10023-11839 sayılı kararıyla “Her ne kadar
yerel mahkemece 3402 sayılı Yasanın 12/3 maddesinin (Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukukî sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.) hükmüne, 25.02.2009 gün ve 5841 sayılı Çeşitli Yasalarda Değişiklik Yapılmasına Dair Yasanın 2. maddesi ile 21.06.1987 gün ve 3402 sayılı Kadastro Yasasının 12. maddesinin üçüncü fıkrasına eklenen “Bu hüküm, iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet veya diğer kamu tüzel kişileri dahil, tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır.” hükmü uyarınca, davaya konu taşınmaza ait kadastro tespitinin kesinleştiği 15/02/1963 tarihinden itibaren davanın açıldığı 09/06/2003 tarihine kadar 10 yıllık süre geçirildikten sonra dava açıldığından, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş ise de, delillerin takdirinde hataya düşüldüğü, çünkü, davanın, çekişmeli taşınmaz hakkında kadastro tespitinin kesinleşmesinden sonra, yörede 1979 yılında yapılarak 16/07/1980 tarihinde ilân edilen herhangi bir nedenle orman sınırı dışında bırakılan ormanların kadastrosu çalışması ile orman sınırı içine alınan taşınmazın özel mülke konu olamayacağı iddiasıyla açıldığı, kadastro tespit tutanağının kesinleştiği tarihten önceki nedenlere değil, sonraki nedene dayanıldığından, yasalarda, tutanakların kesinleştiği tarihten sonraki nedenlere dayanılarak dava açılamayacağına dair her hangi bir hak düşürücü süre ya da başka bir yasaklayıcı hüküm bulunmadığı, uyuşmazlığın, orman kadastrosuna itiraza ilişkin davanın kesinleşmesi sonucunda, çekişmeli taşınmaz hakkındaki kesinleşen orman sınırına göre çözüleceği, bu nedenle somut olayda 3402 sayılı Kadastro Yasasının 12. maddesinin üçüncü fıkrasının uygulanma olanağı bulunmadığı gözetilerek işin esası incelenerek ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi, 6831 sayılı Orman Yasasının 7. maddesinin “Devlet ormanları ile evvelce sınırlaması yapılmış olup da herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların, orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde bulunan her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırının tayini ve tespiti orman kadastro komisyonları tarafından yapılır.” hükmü gereğince, çekişmeli 461 sayılı parselin 1947 yılı orman kadastrosunda orman sınırları dışında bırakılan bir bölümünün Menengiç Devlet Ormanı olarak sınırlandırıldığı, ancak, yöntemince tebliğ edilmemesi ve sonrada davalı … İmalat ve Montaj A.Ş. tarafından karşı dava olarak açılan ve bu davadan ayrılarak kadastro mahkemesine gönderilen orman kadastrosuna itiraz davası nedeniyle, 1979 yılında yapılan bu sınırlandırmanın kesinleşmediği, bu nedenlerle orman kadastrosuna itiraza ilişkin kadastro mahkemesinin 2007/1 esas sayılı dava dosyasında verilen kararın kesinleşmesinin beklenmesi ve sonucuna göre, dava konusu taşınmazın orman sınırı içine alınma işlemi kesinleştiği takdirde, çekişmeli taşınmazın kamu malı niteliğini kazanacağı ve mülkiyet hakkının Hazineye geçeceği, bu nedenle tapusunun iptaline ilişkin mahkeme kararının yenilik doğuran (inşaî) mülkiyet hakkını sona erdiren bir hüküm olmayıp, mevcut durumu saptayıp hukuksallaştıran, açıklayıcı bir hüküm olacağı, bu tür kayıtlarda T.M.Y.’nın 1023. (Mülga 931- İsviçre – M.Y.974) maddesindeki “iyi niyetle edinme” kuralının da uygulanamayacağı, tapu maliki olan davalı şirketin, kesinleşen orman kadastro işlemiyle,devlet ormanı sınırı içine alınmak suretiyle, kamu malı niteliği kazandırılan taşınmazının, tapu kaydının iptalinden dolayı uğradığı zarar için, ancak tazminat isteyebileceği gözetilmeden, somut olaya uymayan gerekçeyle davanın reddine karar verilmesini doğru olmadığına değinilerek bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyularak bu kez, Orman Yönetimi tarafından açılan tapu iptal, tescil davasının KABULÜNE, çekişmeli Aliağa ilçesi, … köyü, 461 sayılı parselin fen bilirkişi krokisinde yeşil ile boyanarak 461/b ile gösterilen 140.709 m2 bölümünün davalı şirket adına olan tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline, davalı şirketin dava konusu taşınmaza el atmasının önlenmesine karar verilmiş, hüküm davacı … Yönetimi tarafından, orman alanı olduğu belirlenen çekişmeli parselin tapu kaydında yer alan kamulaştırma şerhinin kaldırılması gerektiği, davalı şirket tarafından da esas ve usul yönünden temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya ve dosya kapsamına göre dava, tapu iptali ve tescili, el atmanın önlenmesi ve tapudaki kamulaştırma şerhinin silinmesi istemine ilişkindir.
Bu dosyadan ayrılan orman kadastrosuna itiraz davası Aliağa Kadastro Mahkemesinin 2007/1 esasına kayıt edilmiş, yapılan uygulamayla çekişmeli parselin (A) ve (C) ile işaretlenen toplam 42393 m2 bölümünün orman sayılmayan yerlerden olduğu, (B) ile işaretlenen 140.709 m2
bölümünün ise orman sayılan yerlerden olduğu, orman kadastrosunda (A) ve ( C ) işaretli bölümlerin orman sınırları dışında bırakıldığı, (B) bölümünün de orman olarak sınırlandırıldığı belirlenerek, (A) ve (C) işaretli bölümlerine yönelik davanın kabulüne, aynı krokide (B) işaretli bölüme ilişkin davanın ise reddine yönündeki kadastro mahkemesinin 24.07.2009 gün ve 2007/1-1 sayılı kararının Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 14.09.2010 gün ve 2010/8889 – 10553 sayılı kararıyla, kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kalan yer için davada hukukî yarar bulunmayıp, taşınmazın orman olarak sınırlandırılan bölümünün ise orman sayılan yerlerden olduğu belirlendiğinden davanın tamamen reddine ve buna göre yargılama giderleri ile avukatlık ücretine hükmetmek gerekirken, davanın kısmen kabulüne karar verilmesi ve taşınmaz tamamen davacı adına tapuda kayıtlı olduğu halde, orman sayılmayan yerlerden olduğu belirlenen bölümünün mükerrer sicili oluşturacak biçimde davacı adına tapuya tesciline karar verilmesinin doğru olmadığına değinilerek, hüküm fıkrası davanın reddine şeklinde düzeltilmek suretiyle onanmış, davacı şirketin karar düzeltme istemi de aynı Dairenin 18.04.2011 gün ve 2011/4827 – 4554 sayılı kararı ile ret edildikten sonra kesinleşmiştir.
1) Tapu iptal ve tescil davasına konu olan çekişmeli parselin kadastro mahkemesinin 24.07.2009 gün ve 2007/1-1 sayılı kararı ile birlikte kesinleşen orman kadastrosuna göre (A) ve ( C ) ile gösterilen toplam 42393 m2 bölümünün orman sınırları dışında, (B) ile işaretlenen 42393 m2 yüzölçümündeki bölümünün ise kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içinde bırakıldığı belirlenerek, Orman Yönetiminin (A) ve ( C ) ile gösterilen bölümüne ilişkin davasının reddine, (B) ile gösterilen bölümüne ilişkin davasının ise kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından, Orman Yönetiminin tüm, davalı şirketin ise aşağıdaki ikinci bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2) Çekişmeli parselin tapuda davalı şirket adına kayıtlı olduğu, başka deyişle davalı şirketin çekişmeli parseli tapuya dayanarak yedinde bulundurduğu, haksız olarak ya da hukuka aykırı biçimde elinde bulundurduğu ve taşınmaza haksız olarak el attığı söylenemeyeceğine göre, açılan el atmanın önlenmesi davasının reddine karar verilmesi gerekirken davalı şirketin el atmasının önlenmesine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu gibi, kabule göre de, çekişmeli parselin (A) ve (C) işaretli bölümlerinin kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları dışında bırakıldığı, bu bölüme ilişkin tapu iptali ve tescili davasının reddine karar verildiği gözetilmeden,redde konu bu bölüm ayırt edilmeden parselin tümü yönünden el atmanın önlenmesine karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: 1) Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle; davacı … Yönetiminin tüm, davalı şirketin ise aşağıdaki ikinci bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2) Yukarıda ikinci bentde açıklanan nedenlerle; davalı şirketin temyiz itirazlarının kabulü ile el atmanın önlenmesine ilişkin hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatıran şirkete iadesine 02/11/2012 günü oybirliği ile karar verildi.