Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2012/1766 E. 2012/8178 K. 29.05.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/1766
KARAR NO : 2012/8178
KARAR TARİHİ : 29.05.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 01.03.2010 gün ve 2296 – 2384 sayılı bozma kararı özetle “Davacılar, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdikleri …. köyü …. ve …. mevkiilerinde bulunan taşınmazların tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararlarına oluştuğunu iddia ederek Medeni Yasanın 713. maddesine göre adlarına tescilini istemişlerdir. Mahkemece davanın kabulü ile (A) işaretli 7707,27 m2 yüzölçümündeki taşınmazın davacılar adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Davaya konu taşınmaz, her ne kadar yörede 1940 yılında 3116 sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan orman kadastrosu sırasında orman tahdit sınırları dışında kalmakta ise de, 1966 yılında yapılan genel kadastro sırasında ORMAN niteliğiyle tespit dışı bırakılmış ve bu işlem kesinleşmiştir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1940 yılında 3116 sayılı Yasa hükümleri gereğince yapılan orman tahdidi sırasında 4785 sayılı Yasa yürürlükte değildir. 3116 sayılı Yasa ile sadece devlet ormanları belirlenmiştir. 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Yasanın 1. maddesi gereğince 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar devletleştirilmiştir. Bu nedenle, dava konusu taşınmazın tespit tarihinde yürürlükte bulunan yasa hükümlerine göre orman sayılan yerlerden olması nedeniyle tespit dışı bırakılarak orman olduğunun belirlenmesi olgusu karşısında taşınmazın orman olmadığı, ancak; yörede 4785 sayılı Yasa hükümleri dikkate alınarak yapılıp kesinleşecek orman tahdidi dışında kalması halinde kabul edilecek ve tahdidin kesinleşmesi tarihi zilyetliğin başlangıcına esas olacaktır. Başka bir anlatımla, yörede 4785 sayılı Yasa hükümleri dikkate alınarak yapılacak orman kadastrosunun kesinleştiği güne kadar taşınmaz orman sayılan yerlerden olma özelliğini sürdüreceğinden o tarihe kadar süren zilyetliğe değer verilemeyecektir (Yüksek H.G.K.’nun 24.10.2001 gün ve 2001/8 – 464/751 sayılı kararı da bu yöndedir). Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede orman kadastrosu 1940 yılında 4785 sayılı Yasa hükümleri dikkate alınmaksızın yapılmış olup, 4785 sayılı Yasa hükümleri dikkate alınarak yapılıp kesinleşen orman tahdidi bulunmadığından, taşınmazın orman olma özelliği devam etmektedir. Tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeksizin orman sayılan yerlerden olma özelliğini sürdüren taşınmazın zilyetlikle kazanma koşullarının davacılar yararına gerçekleştiği kabul edilerek davacılar adına tapuya tesciline karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” şeklindedir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra , davanın reddi ile (A) işaretli 7707.27 m2 taşınmazın orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Yasanın 639. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tepit tarihinden önce 1940 yılında 3116 sayılı Yasaya göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 1989 – 1991 yıllarında yapılarak dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması vardır. Genel arazi kadastrosu işlemi 1965 yılında yapılmış ve sonuçları 17.02.1966 – 18.03.1966 tarihleri arasında ilan edilmiş ve kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine 29/05/2012. gününde oybirliği ile karar verildi.