Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2012/1676 E. 2012/6600 K. 07.05.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/1676
KARAR NO : 2012/6600
KARAR TARİHİ : 07.05.2012

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Orman Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R

Kadastro sırasında …. köyü 257 ada 12 parsel sayılı 3073,18 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı adına tespit edilmiştir. Davacı, taşınmazın dedesi ….. ve babası …..’dan mirasen intikal ettiği iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece 20.09.2011 tarihinde davanın kabulüne ve dava konusu parselin davacı … adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm Orman Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiş, mahkemece 30.11.2011 tarihli ek karar ile 3402 sayılı Yasanın 26/D maddesi uyarınca davada taraf sıfatı olmayan Orman Yönetiminin kararı temyiz yetkisi ve sıfatı bulunmadığından temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiş, hüküm Orman Yönetimince 30.11.2011 tarihli ek karar temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Yasanın 5304 sayılı Yasa ile değişik 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı dışında bırakılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (6217 sayılı Yasa ile eklenen geçici 3. maddesine göre; ”5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2’nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilân edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” denildiğinden, 1086 sayılı HYUY.’nın 432. maddesinde öngörülen 15 günlük yasal temyiz süresi geçtikten sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 3/4 sayılı İnançları Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtayca da bu yolda karar verilebileceği öngörülmüştür. Ne var ki; somut olayda böyle bir durum sözkonusu değildir. Mahkeme, 3402 sayılı Yasanın 26/D maddesine göre aslî davacı sıfatı ile harçlı bir katılımı olmayan Orman Yönetiminin davasının işin esasına ilişkin hükümle birlikte taraf sıfatı yokluğundan reddine karar vermesi gerekirken, bundan zuhul ederek yazılı olduğu şekilde 30.11.2011 tarihli ek karar ile aynı gerekçeyle temyiz dilekçesinin reddine karar vermesi usul ve yasaya aykırıdır. Zira, ek karararlar yalnız tavzihe ve temyiz süresinin geçirilmesine yönelik olabileceğinden işin esasına ilişkin olarak mahkemenin ek kararla yeniden bir hüküm kurmasına yasal olanak yoktur. Bu nedenle, mahkemenin 30.11.2011 tarih 2000/39 E.2011/12 K sayılı ek kararının kaldırılarak Orman Yönetiminin temyiz dilekçesinin incelemesine geçildi;
Mahkemece saptanan hukuki niteliğe göre uyuşmazlık, gerçek kişiler arasındaki genel arazi kadastro tesbitine itirazdan kaynaklanmaktadır. Mahkemece dava, Orman Yönetimine ihbar edilmiş ve Orman Yönetimi davaya ihbar yolu ile davalı sıfatı ile katılmıştır. Orman Yönetiminin 3402 sayılı Yasanın 26/D maddesi uyarınca davaya aslî davacı sıfatı ile harçlı bir katılımı olamadığı gibi ayrı bir dava da açmamıştır. Mahkemenin ihbbar yolu ile Orman Yönetimini davaya katmış olması yönetime aktif veya pasif davacı sıfatı kazandırmaz. Bu nedenle, Orman Yönetiminin temyiz dilekçesinin sıfat yokluğundan reddi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; ihbar olunan davalı … Yönetiminin 3402 sayılı Yasanın 26/D maddesi uyarınca davaya aslî davacı sıfatı ile harçlı bir katılımı olamadığından sıfat yokluğundan temyiz dilekçesinin REDDİNE, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 07.05.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.