Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2012/1579 E. 2012/8029 K. 28.05.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/1579
KARAR NO : 2012/8029
KARAR TARİHİ : 28.05.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R

Çekişmeli …. köyü 182 parsel sayılı 5040 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, yörede 1966 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği iddiasıyla…. oğlu ….. adına tespit edilmiştir. Orman Yönetimi, Boyabat Tapulama Mahkemesinin 1977/1136-1981/239 sayılı dava dosyasıyla kadastro tespitine itiraz etmiş, mahkemece ölü kişi aleyhine dava açılamayacağından davanın reddine karar verilmiş ve hüküm temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olup, 182 parsel halen aynı şekilde tapuda kayıtlıdır. Davacı … Yönetimi, 182 parsel sayılı taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla tapu kaydının iptaliyle orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tescilini iddia ederek dava açmış; mahkemece davanın reddine dair verilen 27.10.1995 tarihli karar 20. Hukuk Dairesinin 25.04.1996 tarih ve 1996/1170-5751 sayılı kararıyla taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu anlaşıldığından, davacı … Yönetiminin davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği bildirilerek bozulmuş; mahkeme bozma kararına direnmiş ve hüküm Hukuk Genel Kurulunun 26.02.1997 tarih 1996/20-899 – 1997/129 sayılı kararıyla “Taraflar arasında görülüp davanın açılmamış sayılmasına ilişkin davanın yargılaması sırasında yapılan keşif sonucu alınan 23.05.1991 günlü orman bilirkişi raporu ile bu davanın yargılaması sırasında yapılan keşif sonucu orman bilirkişiler tarafından düzenlenen 10.04.1995 ve 27.06.1995 tarihli bilirkişi raporlarının çelişkili olduğu çelişkili raporlara dayanılarak hüküm kurulamayacağı bildirilerek” araştırmaya yönelik bozulmuştur. Bozma sonrasında dava dosyasının 1997/10 esasa kaydı yapılmış ve Saraydüzü Adliyesinin kapanması üzerine dava dosyaları Boyabat Adliyesine devir edilmiş ve asliye hukuk mahkemesinin 2004/137 esasına kaydı yapılmıştır. Mahkemece, taşınmaz orman sayılmayan yerlerden olduğundan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı … Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede dava tarihinden önce yapılan ve kesinleşen orman kadastrosu bulunmamaktadır.
Çekişmeli taşınmaza komşu 181 ve 195 parsel sayılı taşınmazların hükmen orman vasfıyla Hazine adına tapuya tescil edildiği, 178 parsel sayılı taşınmazın ise, tapulama mahkemesinin 1977/1133 – 1982/202 sayılı kararıyla orman sayılan yerlerden olduğundan tespit harici bırakıldığı anlaşılmaktadır. Aynı şekilde, çekişmeli taşınmaza yakın komşu olan 175, 176, 177, 180, 183, 184, 185, 186, 187 ve 196 parsel sayılı taşınmazların da orman sayılan yerlerden olması nedeniyle tespit tutanaklarının iptal edilerek tespit harici bırakıldığı anlaşılmaktadır. Bu belirlemelere göre, çekişmeli 182 parsel sayılı taşınmaz 4 tarafı orman alanları ile çevrili orman içi açıklık niteliğindedir.6831 sayılı Yasanın 17/2. maddesinde açıklanan orman içi açıklık niteliğinde olduğu, gerek 26.05.1958 tarihli Orman Tahdit ve Tescil Talimatnamesinde gerekse 25.06.1970 günlü Resmî Gazetede yayımlanan 31.05.1970 gün ve 531 sıra no’lu Orman Tahdit ve Tescil Yönetmeliğinin 33/3 ve 19.08.1974 günlü Resmî Gazetede yayımlanan 25.07.1974 tarihli Orman Kadastro Yönetmeliğinin 40/A ve 30.05.1984 günlü Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 30/1 ve 02.09.1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 23/1 ve 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 26/a maddesinde “… 6831 sayılı Yasanın 17. maddesinde yer alan orman içinde bulunan doğal olarak ağaç ve ağaççık içermeyen, genel olarak otsu bitki veya bazı durumlarda yer yer odunsu bitkiler içeren açıklıkların orman olarak sınırlandırılacağı” öngörülmüştür.
6831 sayılı Yasanın 17. maddesi, orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat yapılmasına, hayvancılık amacı ile ağıl yapılmasına, bu kesimlerin özel mülke dönüşmesine izin vermez.
6831 sayılı Yasa, madde: 17/1-2
Devlet ormanları içinde bu ormanların korunması, istihsal ve imarı ile alakalı olarak yapılacak her nevi bina ve tesisler müstesna olmak üzere; her çeşit bina ve ağıl inşaası ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması ve tarla açılması, işlemesi, ekilmesi ve orman içinde yerleşilmesi yasaktır.
Devlet Ormanlarının herhangi bir suretle yanmasından veya açıklıklarından faydalanılarak işgal, açma veya herhangi şekilde olursa olsun kesme, sökme, budama veya boğma yollarıyla elde edilecek yerlerle buralarda yapılacak her türlü yapı ve tesisler, şahıslar adına tapuya tescil olunamaz. Buralara doğrudan doğruya orman idaresince el konulur. Yanan orman alanlarındaki her türlü emval Orman Genel Müdürlüğünce değerlendirilir (17/06/2004 gün ve 5192 sayılı Yasa ile değişik hali).
Yasa metninden açıkça anlaşıldığı gibi, hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım, inşaat ve hayvancılık yapmak amacı ile ağıl yapılamaz. Bu tür yerler özel mülk olamaz. Yönetim derhal el koyma hakkına sahiptir. Orman içi açıklıklardan yararlanabilmek için zorunlu olarak orman kullanılacaktır. Bu kullanım nedeniyle yeni açma, genişletme, yangın oluşması önlenemeyecek ve orman bütünlüğü bozulacaktır.
Ayrıca, bu tür taşınmazların öncesinin orman olma zorunluluğu yoktur. Zira, öncesi orman olan ve ormandan açılan taşınmazlar, 6831 Sayılı Yasanın 1. maddesi ve Yargıtay uygulamaları gereği oluşan kesin içtihatlara göre zaten orman sayılmaktadır. 17. maddede tanımı yapılan olgu, öncesi orman iken açılan yerlerle beraber ayrıca [HANGİ NEDENLE OLURSA OLSUN ORMAN İÇİ AÇIKLIKLARIN KAZANILAMAYACAĞI İLKESİNİ İÇERMEKTEDİR VE AMACI ORMAN BÜTÜNLÜĞÜNÜ KORUMAKTIR]. Bu tür yerlerin 15.07.2004 günlü Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 26/a maddesi gereğince orman olarak sınırlandırılması gerekir.
Yasa koyucu ayrı bir kavram oluşturmuş ve hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat ile özel mülke dönüşme yolunu kapamıştır. Bu itibarla, dava konusu taşınmazın memleket haritasında açık alanda gözükmesi bu olguyu değiştirmez. Etrafı ormanla çevrili olan taşınmazlar, özel mülke dönüşüp tarım ve inşaata açıldığında orman bütünlüğünün bozulacağı tartışmasızdır. Dairemizin bu yoldaki kararları Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ve yerleşik kararlar halini almıştır [Y.H.G.K.’nun 10.12.1997 gün ve 1997/20-830/1034, 10.12.1997 gün ve 1997/20-808/1039, 08.02.1999 gün ve 1999/7-22-43, 13.10.1999 gün ve 1999/8-689-822, 03.04.2002 gün ve 2002/8-230-261 ve 22.10.2003 gün ve 2003/20-665/614 sayılı ve yine orman kadastrosunun kesinleştiği tarihten sonra 20 yıldan fazla süre geçse dahi orman içi açıklık konumunda olan taşımazların zilyetlik yoluyla kazanılamayacağı konusundaki 11.10.2004 gün ve 2004/7-531-582 sayılı kararları].
Tapu ve zilyetlik yoluyla kişi ve kurumların ormandan toprak kazanmasını sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları da Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.
Ayrıca; orman içi açıklık ve boşluklar ile orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan funda ve makilik alanlar, yasa gereği orman sayıldığı için, 15.07.2004 günlü Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 26. maddesinin (a) ve (j) bentleri gereğince Devlet Ormanı olarak sınırlandırılması öngörülmüştür. Bu tür yerler zilyetlik yolu ile kazanılamaz ve özel mülk olarak tescil edilemez.
Mahkemece değinilen yönler gözetilerek Orman Yönetiminin davasının kabulüyle çekişmeli taşınmazın orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi gerekirken, dava konusu taşınmazın özel mülke dönüşmesini sağlayacak biçimde davanın reddi yolunda hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı … Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 28/05/2012 günü oybirliği ile karar verildi.