Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2012/15373 E. 2013/1182 K. 12.02.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/15373
KARAR NO : 2013/1182
KARAR TARİHİ : 12.02.2013

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 2006 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında … İlçesi, … Köyünde yer alan 112 ada 1 parsel sayılı 70360,07 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, orman niteliğinde Hazine adına tespit ve tapuya tescil edilmiştir.
Davacı …, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği Doğusu: …, Batısı: yol, Kuzeyi: …, Güneyi: … ile çevrili tahminen 2000 m² taşınmazın orman niteliği ile tespit edilen 112 ada 1 sayılı parsel içinde bulunduğunu, taşınmaza kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği sebebiyle malik olduğunu ileri sürerek, tapusunun iptali ile adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; 6831 sayılı Kanunun 11. maddesinde açıklanan dava açma süresi içinde dava açılmadığı, dava açma süresinin hak düşürücü nitelikte olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı … tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre orman kadastrosu yapılmış, çekişmeli taşınmaz orman sınırları içinde bırakılmıştır.
Yörede orman tahdidinin, 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi gereğince yapıldığı ve 01/09/2006 – 02/10/2006 tarihleri arasında kısmî ilâna çıkartılarak 03/10/2006 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. O halde, dava açma süresinin, 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesine göre 30 gün olduğunun kabul edilmesi gerekir.
10.10.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3402 sayılı Kanunun 4. maddesinin üçüncü fıkrası;
“Kadastro çalışma alanı sınırında orman bulunduğu takdirde; durum çalışmaya başlamadan iki ay önce Orman Genel Müdürlüğüne bildirilir. Bu yerlerin orman sınırlaması ve orman sınırları dışına çıkarma işlemleri 6831 sayılı Orman Kanunu hükümlerine göre orman kadastro komisyonlarınca tesbit ve haritasına işaretlenerek tutanakları ile birlikte kadastro ekiplerine teslim edilir. Bu yerlerin ölçü ve harita işlemleri yukarıdaki sınırlar esas alınarak kadastro ekiplerince ikmal edilir. İki ay içinde kadastro komisyonlarınca orman sınırlarının belirlenememesi halinde kadastro çalışma alanı sınırları kadastro ekiplerince belirlenir ve çalışmalar bu Kanun hükümlerine göre yürütülür. Kadastro ekiplerince bu şekilde tesbit ve ilân edilen yerlerde orman kadastro işlemleri de ikmal edilmiş sayılır. Orman kadastrosu kesinleşmiş yerlerde bu sınırlara aynen uyulur.” şeklinde iken 22.02.2005 gün ve 5304 sayılı Kanun ile sözü
edilen üçüncü fıkra değiştirilmiş ve aynı maddeye dördüncü, beşinci ve altıncı fıkralar eklenmiştir. Bu düzenlemede üçüncü fıkra “Çalışma alanında orman bulunması ve 6831 sayılı
Orman Kanununa göre orman kadastrosuna başlanılmamış olması halinde orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırlarının tayini ve tesbiti kadastro ekibi tarafından yapılır. Ancak; bu çalışmalarda kadastro ekibine Orman Genel Müdürlüğü taşra teşkilatınca görevlendirilecek en az bir orman yüksek mühendisi veya orman mühendisi ile tarım mühendislerince görevlendirilecek bir ziraat yüksek mühendisi veya ziraat mühendisinin bildirimden itibaren yedi gün içerisinde iştirak ettirilmesi zorunludur. Bu çalışmalara muhtar ve bilirkişilerin katılmaması halinde çalışmalar re’sen devam ettirilir.” şeklinde değiştirilmiş; eklenen beşinci ve altıncı fıkralarda ise, “Çalışma alanındaki ormanların bu ekipçe sınırlandırılma ve tesbitleri yapılarak otuz günlük kısmî ilâna alınır. Bu alanlarda orman kadastrosu yapılmış sayılır”, “Orman kadastrosu kesinleşmiş yerlerde bu sınırlara aynen uyulur.” hükümlerine yer verilmiştir. Yine, 27.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5831 sayılı Tapu Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 2. maddesi ile 6831 sayılı Orman Kanununun 7. maddesinin birinci fıkrasının sonuna; “Ancak, henüz orman kadastrosuna başlanılmamış yerlerde, 3402 sayılı Kadastro Kanunu hükümlerine göre belirlenen orman sınırı, orman kadastro komisyonlarınca belirlenen orman sınırı niteliğini kazanır” cümlesi eklenmek suretiyle 6831 sayılı Kanun hükümleri 3402 sayılı Kanun hükümleri ile uyumlu hale getirilmiştir.
Yukarıda belirtilen kanunların getirdiği bu yeni düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında; dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi uyarınca orman kadastro çalışmalarının yapıldığı, kadastro ekiplerince dava konusu taşınmazın orman niteliğiyle Hazine adına tesbit ve tescil edildiği ve kamu malı niteliğini kazandığı, 3402 sayılı Kanunun 16/D maddesi hükmünde “Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ormanlar, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, özel kanunları hükümlerine tabi olduğu”nun belirtildiği, bu nedenle ormanlar hakkında özel kanuna olan 6831 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerektiği ve 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesinde de orman kadastrosunun kesinleşmesinden sonra tapulu taşınmazlarda tapu sahiplerinin 10 yıllık hak düşürücü süre içinde dava açabilecekleri hükmünün bulunduğu, bu ilkelerin H.G.K.’nun 08.06.2005 günlü 2005/20-327 E. – 377 K. sayılı ve 28.06.2006 günlü 2006/20 – 467 E.- 494 K. sayılı kararlarında da aynen benimsendiği anlaşılmakla, davacının zilyetliğe dayanarak açtığı davanın açıklanan nedenle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 12/02/2013 günü oy çokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Dava konusu … İlçesi, … Köyü 112 ada 1 parsel sayılı taşınmaz, 5304 sayılı Kanunla değişik 3402 sayılı Kanunun 18. maddesi uyarınca orman niteliği ile Maliye Hazinesi adına 29.08.2006 tarihinde tespit edilmiştir.
Davacının kadastro mahkemesine 08.04.2011 tarihinde açtığı dava, altı aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle reddolunmuştur.
Sayın çoğunlukça, dava konusu yerin orman olduğu ve 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesi uyarınca ancak tapu kaydına dayanılarak 10 yıl süreyle kesinleşen orman kadastrosunun iptali için dava açılabileceğinden; davanın hak düşürücü süreden sonra açıldığı ve kişinin dava açma hakkı bulunmadığı gerekçesiyle karar onanmıştır.
3402 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan tespitlerde dava hak ve sürelerinin de aynı Kanunun, 12/3. maddesi uyarınca belirlenmesi gerektiği, bu halde 3373 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 11. maddesi hükümlerinin uygulama alanı bulunmadığı; her iki kanun maddelerinde öngörülen dava haklarının kişilerin dava hakkını kısıtlayıcı şekilde dar yorumlanmasının evrensel hukuk anlayışı ile bağdaşmadığını düşündüğümden, sayın çoğunluğun kişinin dava açma hakkı bulunmadığı yöndeki gerekçesine katılamıyorum. Mahkemece, memleket haritası ve hava fotoğrafları gözetilerek usûlüne uygun yapılan araştırma ve inceleme sonucu dava konusu yerin orman olup olmadığının araştırılması, orman olmadığının tesbiti halinde de kişinin zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığının araştırılarak varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğini düşündüğümden kararın BOZULMASI kanaatinde olduğumdan sayın çoğunluğun ONAMA kararına katılamıyorum.