YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/14851
KARAR NO : 2013/4555
KARAR TARİHİ : 18.04.2013
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, kadastro mahkemesine verdiği 28.4.2008 tarihli dava dilekçesiyle, tapu kaydına dayanarak Dağtabaklı (Dağrul) Köyünde bulunan taşınmazın, yörede 2006 yılında ilk kez yapılan orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması sırasında orman sınırı içine alınması işleminin yanlış olduğunu iddia ederek, bu yere ait sınırlamanın iptali ve taşınmazın müvekkili adına tescili talebiyle dava açmıştır. Mahkemenin davanın kabulüne ve Sinop İli, Boyabat İlçesi, Dağrul Köyü, Keseköy Yaylasında bulunan ve fen bilirkişisinin raporunda kroki ile gösterilen 11, 1, 213, 14 noktalar ile sınırlı 317,14 m² taşınmazın kargir ev ve arsası vasfı ile … adına tapuya kayıt ve tesciline dair verdiği karar, davalı … ve Orman Yönetiminin temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 20.09.2011 tarih ve 2011/10075 -10235 sayılı kararıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Mahkemece, dava on yıllık süre içinde açılan orman kadastrosuna itiraz davası olarak nitelendirilmesine rağmen davacı tarafın tapu kaydına dayanması nedeniyle uyuşmazlığın çözümünde kadastro mahkemesinin görevli olduğu görüşü belirtilerek işin esası hakkında hüküm kurulmuş ise de, mahkemece, yanlış görüş ve değerlendirme de bulunulmuştur. Şöyle ki; davacının talep ettiği ve mahkemenin kabulüne konu 593,49 m²’lik taşınmaz, yörede dava tarihinden önce yapılan ve 07/11/2006 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu içinde kalmaktadır.
6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesine göre orman kadastrosu askı ilânına çıkarıldıktan sonra 6 aylık itiraz süresinde açılan davalara kadastro mahkemesi bakmakla görevlidir. 6 aylık hak düşürücü sürenin sonunda orman kadastro komisyonu kararı kesinleşir, ancak, tapulu gayrimenkullerde tapu sahiplerinin 10 yıllık süre içinde genel mahkemelerde dava açma hakları saklıdır. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede orman kadastrosu 07/11/2006 tarihinde ilâna çıkarılmış, eldeki dava 28/04/2008 tarihinde 6 aylık askı ilan süresinden sonra açılmıştır. Artık bu davaya 10 yıllık süre içinde orman kadastrosuna itiraz davası olarak bakma genel mahkemelerin görevindedir. Mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin olup bu hususun mahkemece re’sen dikkate alınması gerekir. O halde, mahkemece, dosyanın görevsizlik kararı ile genel mahkemeye gönderilmesi gerekirken, bu husus dikkate alınmaksızın davanın esası hakkında hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
Kabule göre de; kadastro mahkemelerinde görülen Orman kadastrosuna itiraz davalarında, davanın kabulü halinde, taşınmazın orman kadastro sınırları dışına çıkarılmasına karar verilmesi ile yetinilmesi gerekmesine rağmen, davaya ve kabule konu 593,49 m²’lik taşınmazın orman kadastro sınırları dışına çıkarılmasına karar verilmediği gibi kabule konu taşınmaz hakkında tapu tescil kararı verilmesinin de doğru olmadığı”na değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra dava dosyası görevsizlik kararıyla asliye hukuk mahkemesine gönderilmiş ve mahkemece davanın kabulüyle 317,14 m2 yüzölçümündeki taşınmazın davacı … tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı … ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, on yıllık süre içinde açılan orman kadastrosuna itiraz ile tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede dava tarihinden önce yapılan ve 01/12/2006 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B uygulaması vardır.
1) Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki: dosyada mevcut fennî bilirkişi raporundan çekişmeli taşınmazın 101 ada 2 nolu parsel içinde kaldığı anlaşıldığı halde, 101 ada 2 nolu parsele ilişkin kadastro tespit tutanağı ve tapu kaydı getirtilmediği gibi, fennî bilirkişiler tarafından davacının dayandığı 23.10.1947 tarih 54 nolu tapu kaydının çekişmeli taşınmaz ile birlikte kadastro mahkemesinin 2008/9 (mahkemenin 2012/514) sayılı dosyasında dava konusu olan yeri de kapsadığı bildirilmiş olduğu halde, mahallinde 14.10.2010 tarihinde yapılan keşif sırasında mahallî bilirkişiler eliyle yapılan tapu uygulaması da yeterli olmayıp tapu kaydının sınırları tam olarak belirlenmemiş ve fennî bilirkişi raporuna ekli krokide de tapu kaydı sınırları gösterilmemiştir. Ayrıca, çekişmeli taşınmaza uyduğu bildirilen 23.10.1947 tarih 54 nolu tapu kaydının ilk geldisi olan Şubat 269 tarih 97 yoklama nolu tapu kaydı getirtilmediği gibi, bu kayıtların kadastro sırasında herhangi bir parsele revizyon görüp görmediği de araştırılmamıştır.
Mahkemece, öncelikle çekişmeli taşınmazın içinde bulunduğu anlaşılan 101 ada 2 parsel sayılı taşınmaza ait kadastro tesbit tutanak örneği ile kadastro sonucu oluşan tapu kaydı ve dayanılan 23.10.1047 tarih 52, 53, 54 ve 55 nolu tapu kayıtları tüm geldi ve gitti kayıtları ile birlikte getirtilerek bu kayıtların kadastro sırasında herhangi bir parsele revizyon görüp görmediği araştırılmalı, revizyon görmüş ise bu parsellere ait kadastro tespit tutanak örnekleri ile itirazlı iseler dava dosyaları, kesinleşmiş iseler kadastro sonucu oluşan tapu kayıtları getirtilmelidir.
Tüm bu belgeler getirtildikten sonra mahkemece önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis ve üç fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı; öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, dayanak tapu kayıtları değişebilir sınırları içerdiğinden, yöntemince zemine uygulanıp, 3402 sayılı Kanunun 20/C ve 32/3 maddeleri gereğince yüzölçümüne değer verilerek kapsamı belirlenmeli; bilirkişilere tapu kaydının sınırlarını izlemeye elverişli kroki çizdirilmeli ve tapu kaydının hukukî değerini yitirip yitirmediği araştırılmalıdır. Asıl taşınmazın kapsamı, orman veya ormandan açma değilse ve tapu kaydı miktar fazlası var ise miktar fazlasının eylemli ormandan açma yapılarak kazanıldığı kabul edilmeli; tüm deliller birlikte değerlendirip, oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
2) Kabule göre: dava on yıllık süre içinde açılan orman kadastrosuna itiraz ve tapu iptal, tescil davası niteliğinde olduğundan ve mahkemece davanın kabulüne karar verildiğinden, çekişmeli taşınmazın içinde bulunduğu anlaşılan 101 ada 2 parselin 317,14 m2’lik kısmına yönelik olarak orman tahdidinin ve tapu kaydının iptaliyle bu kısmın orman sınırları dışına çıkarılmasına ve davacı … tapuya tesciline karar verilmesi gerekirken orman tahdidinin iptali hakkında hiç hüküm kurulmamış olması ve 101 ada 2 parselin 317,14 m2’lik kısmının tapu kaydının iptaline karar verilmeden bu kısmın davacı … tapuya tesciline karar verilmiş olması da usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı … Yönetimi ve Hazinenin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 18/04/2013 günü oy birliği ile karar verildi.