YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/14399
KARAR NO : 2013/4449
KARAR TARİHİ : 16.04.2013
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında Ölçek Köyü 146 ada 202 parsel, orman niteliğiyle Hazine adına; 108 ada 30 parsel, 5534 m2 yüzölçümüyle Şubat 1961 tarih 2030 numaralı tapu kaydı nedeniyle tarla, samanlık, ev ve ahır niteliğiyle İlyas ve Muhibbet Sarıçam adına tespit edilmiştir. Davacı … , her iki parselde; … ise, 202 parselde zilyedliğe dayalı olarak dava açmıştır. Mahkemece yönetimin bir davası bulunmadığı halde, Orman Yönetiminin davasının reddine, Ölçek Köyü Tüzel Kişiliğinin davasının reddine, davacının davasının kabulüne, 108 ada 30 parselin hüküm yerinde gösterilen paylar oranında Teyyar, İlyas ve … adına; 146 ada 202 parselin (A) işaretli 4478 m2 bölümünün 1/12 miras payı oranında Teyyar Sarıçam adına; kalan kısmın tesbit gibi orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm Hazine tarafından 202 parsele yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılıp kesinleşmeyen orman kadastrosu vardır.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; uzman bilirkişi tarafından 202 parselin (A) bölümünün 1993 tarihli memleket haritası üzerinde (komşu parsellerle de irtibat kurulmadan tek parsel bazında) incelemesinin yapıldığı ancak, raporun sonuç kısmında 1971 tarihli haritaya göre taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğunun bildirildiği anlaşılmaktadır. Bu yönü ile hükme esas alınan bilirkişi raporu kendi içinde yetersiz ve çelişkilidir. Orman kadastrosunun kesinleşmediği yerlerde bir yerin orman olup olmadığının belirlenmesinde yöreye ait en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarının incelenmesi ile belirlenmesi gerektiği halde, mahkemece bu yönde bir araştırma yapılmadığı görülmüştür. Bundan ayrı; aynı köyde dava konusu edilen taşınmazlar hakkında dairede temyiz incelemesi yapılan dosyalarda yörede 1971 yıllarında yapılmış bir orman kadastrosunun varlığı bilinmektedir. Uzman bilirkişi raporunda bu konuda bir açıklama da bulunmamaktadır. O halde; öncelikle mahkemece, yörede daha önce yapılıp kesinleşen bir orman kadastro çalışması varsa bununla ilgili harita ve tutanaklar getirtilerek bir harita ve kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi ile bir orman yüksek mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla, orman kadastro haritası ve kadastro paftası ölçekleri denkleştirilerek, sağlıklı biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıkta en az 5 ya da 6 orman sınır noktası gösterilecek biçimde, çekişmeli taşınmazın tahdit hattına göre konumu belirlenmeli, kesinleşen orman kadastro çalışması yok ise dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile yöreye ait bulunabilen en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp , hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü belirlenmeli, böylece toplanacak deliller çerçevesinde karar verilmelidir.
Kabule göre de; 202 parselin (A) bölümünün 1/12 pay oranıyla … adına; kalan kısmın orman niteliğiyle hazine adına tesciline karar verilmişse de kararın bu hali ile infazı olanaklı değildir. Orman niteliğindeki bir taşınmazın hisseli olarak Hazine ve gerçek kişiler adına tescil edilmesi mümkün olmadığı gibi, davalı … Yönetiminin sadece 202 parselin orman olarak tespit edilmiş olması nedeniyle ve davalı sıfatıyla davada taraf olduğu, bunun dışında çekişmeli taşınmazların tesbitlerine ve vasıflarına itiraz etmek suretiyle 3402 sayılı Kanunun 26/D maddesi anlamında davaya katılımı bulunmadığı gibi, usulünce açılmış başka bir davası da bulunmadığı halde, hüküm yerinde Orman Yönetiminin davasının reddine karar verilmiş olması da usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve yasaya uygun olmayan hükmün BOZULMASINA 16.04.2013 günü oy birliği ile karar verildi.