YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/13472
KARAR NO : 2013/2265
KARAR TARİHİ : 05.03.2013
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … ve birleşen dosya davacısı … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı …, ….Köyü 101 ada 219 parsel sayılı taşınmazdaki tarlasının babasından kaldığı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle kendisine ait olduğu iddiasıyla, tapusunun iptali ile kendi adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, davacı … tarafından…. Köyü 101 ada 219 parsel sayılı taşınmazdaki tarlasının babasından kaldığı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle kendisine ait olduğu iddiasıyla, tapusunun iptali ile kendi adına tescili istemiyle açtığı 2008/218 E. sayılı dava dosyası bu dosya ile birleştirilmiştir. Mahkemece, davacıların davasının reddine karar verilmiş, hüküm, davacı … ve birleşen dosya davacısı … tarafından, taşınmazların atalarından kaldığı, zilyetliklerinin 100 yılı aşkındır devam ettiği ve kültür arazisi olduğu gerekçesi ile temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede, 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 25/07/2007 – 23/08/2008 tarihlerinde ilân edilen orman ve arazi kadastrosu vardır.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve uygulama hüküm vermeye yeterli değildir. Çekişmeli 101 ada 219 parsel sayılı taşınmaz mera vasfı ile tesbit görmüş, ancak; mahkemece yönetimine uygun olarak mera araştırması yapılmamıştır. Eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.
Dava konusu taşınmazların kamu malı niteliğinde mera olup olmadığı ve kural olarak bir yerin mera olarak kabul edilebilmesi için taşınmazın yetkili ve idari merciler tarafından mera olarak tahsis edilmesi ya da taşınmazın öncesinin bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel biçimde kamu malı niteliğinde mera olarak kullanılagelmiş olmasına bağlıdır.
O halde; sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için dava konusu taşınmazların bulunduğu bölgede yetkili idari merciler tarafından 4753 ve 5618 sayılı Kanunlar uyarınca yayla tahsisi yapılıp yapılmadığı Özel İdare Müdürlüğünden, 4342 sayılı Kanun uyarınca mera (yayla) tahsisi yapılıp yapılmadığı Mülki Amirlikten sorulup saptanmalı, yapılmış ve bu yönetimsel işlemler kesinleşmiş ise yayla tahsis haritası ve eki belgeler yerinden getirtilmeli, bundan sonra yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, dava konusu taşınmazların bulunduğu köye komşu köyler halkından seçilecek yerel bilirkişi ve tanıklar ve uzman bilirkişi, tapu fen memuru ve uzman ziraatçi bilirkişi, tesbit tutanağı bilirkişilerinin tümü hazır olduğu halde, dava konusu taşınmazlar
başında yeniden keşif yapılmalı, bölgede mera tahsisi yapılmış ise mera tahsis haritasının ölçeği ile kadastro paftasının ölçeği eşitlendikten sonra yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi fen memuru eliyle yerine her iki harita çakıştırılmak suretiyle uygulanmalı, uygulamada haritalarda tarif edilen belli poligon ve röper noktalar ile arz üzerindeki doğal ya da yapay sınır yerlerinden yararlanılmalı, bu yolla dava konusu taşınmazların mera tahsis haritasının kapsamında kalıp kalmadığı duraksamaya meydan vermeyecek şekilde belirlenmeli, taşınmazların bulunduğu bölgede yetkili idari merciler tarafından mera tahsisi yapılmamış ise yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmazların öncesinin bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel biçimde mera olarak kullanılıp kullanılmadığı yolunda tesbit tutanağı bilirkişilerinden olaylara dayalı bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile tesbit tutanağı bilirkişilerinin beyanları çeliştiği takdirde, tesbit tutanağı bilirkişileri taşınmazlar başında ayrı ayrı dinlenerek yerel bilirkişi ve tanıkların anlatımları ile tespit tutanağı bilirkişilerinin beyanları arasındaki çelişki duraksamasız giderilmeli, öte yandan uzman ziraatçi bilirkişi aracılığıyla taşınmazlar bizzat mahkemece görülüp gözlenmeli, taşınmazların fiziksel yapısı, meyil durumu, taş ve toprak unsurundan hangisinin galip olduğu ayrıntılı şekilde keşif tutanağına geçirilmeli, komşu taşınmazların toprak yapısı ile dava konusu taşınmazların toprak yapısı mukayese edilmeli, bu fiziksel olgular da keşif tutanağına geçirilmeli, dava konusu taşınmazlara komşu taşınmazların tespit tutanakları içeriğine göre tesbitlerine bir kayıt ve belge esas alınmadığı dikkate alınarak tutanakları içeriğinde vurgulanan maddi ve hukukî olgularla yerel bilirkişi ve tanık sözleri denetlenmeli, belge esas alınmış ise sözü edilen belgelerin nizalı parsel yönünü ne biçimde ve kimin yeri olarak sınır gösterdiği incelenmeli, davalı olup olmadıkları tesbitlerinin kesinleşip kesinleşmediği incelenip irdelenmeli, dava konusu taşınmazların kamu malı niteliğinde yayla olmadığı sonucuna varıldığı takdirde, yeterli biçimde zilyetlik araştırması yapılmalı, özellikle uzman bilirkişi fen memurundan keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye, uzman ziraatçi bilirkişiden ise mahkemenin keşif tutanağına geçen gözlemini yansıtmaya, taşınmazın niteliğini belirtmeye elverişli ayrıntılı, gerekçeli rapor alınmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek taşınmazın orman veya mera vasfında olmadığı sonucuna varıldığı takdirde, taşınmazın öncesinin ne olduğu, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü, kimden kime geçtiği ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, mahalli bilirkişi ve tanıklardan sorulmak suretiyle maddî olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak saptanmalı, ziraat uzmanından bilimsel verilere dayalı, doyurucu rapor alınmalı, komşu parsel kayıtlarından da yararlanılarak toplanacak deliller çerçevesinde karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı … ve birleşen dosya davacısı …’nın temyiz itirazlarının kabulü ile usûl ve kanuna uygun olmayan hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 05/03/2013 günü oy birliğiyle karar verildi.