Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2012/13346 E. 2013/2277 K. 05.03.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/13346
KARAR NO : 2013/2277
KARAR TARİHİ : 05.03.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar … ve … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Hazine 02.05.2011 tarihli dilekçesiyle, Hazine adına kayıtlı Ağustos 1973 tarih ve 43 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında kalan taşınmazın, bu tapu kaydı gözetilmeden, Kapılı Köyünde yapılan kadastroda 111 ada 19 parsel sayısı ile zilyetlikle davalılar adına yapılan tesbitinin kesinleşerek tapuya kayıt edildiği, davalılar adına yolsuz oluşan bu tapu kaydının iptali ve Hazine adına tapuya tescili iddiasıyla dava açmış, Orman Yönetimi parselin orman sayılan yerlerden olduğu, tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tescili istemiyle davaya katılmıştır.
Mahkemece davanın KISMEN KABULÜNE, çekişmeli parselin tapu kaydının iptaline, 24.01.2011 tarihli fen bilirkişi krokisinde (A) ile gösterilen bölümünün tarla niteliğiyle, aynı krokide (B) ile gösterilen bölümünün ise orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya ve dosya kapsamına göre dava, tapu iptal ve tescile ilişkindir.
Kadastro sırasında Kapılı Köyü, Haso Nevsi Mevkii 111 ada 19 parsel sayılı 43787,24 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, tarla niteliğiyle ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle 1/2’şer … ve … adına tesbiti, 02.12.2008 ilâ 02.01.2009 tarihleri arasında yapılan askı ilânı sonunda kesinleşerek tapuya kayıt edilmiştir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, kadastro tesbit tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır.
Mahkemece, Hazinenin dayandığı tapu kaydının, eski tarihli memleket haritası, amenajman planı ve hava fotoğraflarının uygulanmasına dayalı araştırma inceleme ve keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporu ile çekişmeli parselin (A) bölümünün orman sayılmayan, (B) bölümünün ise orman sayılan yerlerden olduğu, davacı Hazinenin tutunduğu tapu kaydı kapsamında kaldığının belirlendiği gerekçesiyle, Hazinenin davasının kabulüne, Orman Yönetiminin ise (B) bölümüne ilişkin davasının kabulüne karar verilmişse de, çekişmeli parselin eski tarihli memleket haritasında çalılık olarak nitelendiği bildirilen (B) bölümünün eğimi bilimsel olarak hesaplanmamış, parselin eski tarihli memleket haritasındaki görüntüsü kroki şeklinde harita üzerine çizilerek gösterilmiş, komşu parsel kayıtları getirtilmemiş, çekişmeli parselin mütegayip kişilerde kalıp kalmadığı araştırılmamış, Hazine tapusu yöntemince uygulanmadığı gibi, Hazine tapusu kapsamında kalsa bile 3402 sayılı Kanunun 46. maddesi gereğince, tescil koşullarının, zilyet yararına oluşup oluşmadığı irdelenmemiştir.
O halde; mahkemece, öncelikle çekişmeli parselin komşuları olan taşınmazların kadastro tesbit tutanakları ve var ise tesbitlerine esas alınan tapu ve vergi kayıtları, Hazine tapusununu

oluşumuna ilişkin karar, harita ve diğer tüm evrakı müsbitesi, çekişmeli parselin bulunduğu yere ilişkin kadastro tesbit tarihine en yakın zamanda düzenlenmiş memleket haritası ile hava fotoğrafları getirtilmeli, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, getirtilen eski ve yeni tarihli eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planları, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; parsel üzerindeki ağaçların cinsi, sayısı, kapalılık hakim ağaç türü saptanmalı, keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan, krokili, bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı,
Yapılan araştırma sonunda çekişmeli parselin orman sayılmayan yerlerden olduğu belirlendiği taktirde, bu kez davalı gerçek kişiler yönünden, 3402 sayılı Kanunun 46. maddesindeki şartların gerçekleşip gerçekleşmediği ya da tapu kaydı kapsamında değilse zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte, Hazinenin tutunduğu tapu kaydı yerel bilirkişi ve tanıklar vasıtasıyla uygulanarak kapsamı belirlenmeli, çekişmeli parselin bu kapsamda kalıp kalmadığı saptanmalı, fen bilirkişiye tapu sınırlarını gösteren kroki düzenlettirilmeli, tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar (gerçek kişiler) yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı, tapu kaydı kapsamında ise somut olayda 3402 sayılı Kanunun 46. maddesinin uygulama yeri bulup bulamayacağı irdelenmeli, zilyetlikle edinme yönünden 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, (murisler) yönünden de aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeden, eksik araştırma ve incelemeyle hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı gerçek kişilerin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 05.03.2013 günü oy birliği ile karar verildi.