YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/13067
KARAR NO : 2013/4416
KARAR TARİHİ : 15.04.2013
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Arif Korkmaz tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, Yaka Köyü, 337 ada 6, 15 ve 98 parsel sayılı sırasıyla 2287,87 m², 4486,67 m² ve 779,76 m² yüzölçümündeki taşınmazlar, ham toprak niteliği ile davalı Hazine adına tesbit edilmişlerdir.
Davacı …, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak çekişmeli taşınmazların adına tapuya tescili istemiyle dava açmıştır. Daha sonra 337 ada 98 parsele yönelik davasından feragat etmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazların kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kaldıkları, ancak 337 ada 15 ve 98 parsel sayılı taşınmazların eylemli orman niteliğinde oldukları, 337 ada 6 parsel üzerinde davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, 337 ada 6 parsel sayılı taşınmazın kadastro tesbitinin iptal edilerek davacı adına, 337 ada 15 ve 98 parsel sayılı taşınmazların kadastro tesbitindeki niteliklerinin iptal edilerek orman niteliği ile Hazine adına tapuya tescillerine karar verilmiş; davacı … ve davalı Hazine vekilinin hükmü temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 10.03.2010 tarih ve 2010/1161-2964 sayılı kararı ile hüküm kısmen onanmış, kısmen de bozulmuştur.
Hükmüne uyulan onama-bozma kararında özetle; “Davacı …’ın ve Hazinenin 337 ada 15 ve 98 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazları yönünden, temyize konu taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğu ve eylemli orman niteliğinde bulundukları, ormanların kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinilemeyeceklerine ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile 337 ada 15 ve 98 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin hükmün onanmasına, davalı Hazinenin 337 ada 6 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazları yönünden ise, hükme dayanak yapılan orman bilirkişi tarafından düzenlenen raporda çekişmeli taşınmazın bir bölümünde zeytin ağaçları bulunduğu ve fiğ ekili olduğu bu yerin % 3, yamaç kesimlerinin ise boş ve % 20 eğimli olduğu, 1958 ve 1984 tarihli memleket haritasında kapalı alan olarak, 1976 tarihli hava fotoğrafında ise açık alan olarak gözüktüğü, tarım arazileri ile bütünlük içinde bulunduğu ve kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kaldığından orman sayılmayan yerlerden olduğu açıklanmış ise de, rapora ekli memleket haritasında taşınmaz etrafında çalılık rumuzları bulunan yeşil renkli alanda işaretlenmiş olup, taşınmazın eğiminin neye göre belirlendiği açıklanmamış ve taşınmazın eski tarihli hava fotoğraflarındaki konumu tesbit edilmemiştir. Bilindiği üzere 6831 sayılı Kanunun 1/j maddesinin karşıt kavramından %12’den fazla eğimli fundalık ve makilik yerler orman ve toprak muhafaza karakteri taşıdığından bilimsel olarak da orman sayılır. Bu sebeple, taşınmazın eğiminin belirlenmesinde zorunluluk bulunmaktadır. Bu durumda, orman bilirkişi raporu yetersiz olup bu rapora dayanılarak karar verilemez. Ziraat bilirkişi İbrahim Büyüksünetçi ise raporunda; 337 ada 6 parselin batı kesiminin % 3-4 eğimli olduğu, üzerinde aşı yaşları 5-10 yaş daha küçük olan 30-50 yaşlarında 30 tane zeytin ağacı, bir tane 20-30 yaşlarında dağ çileği ve bir tane 8-10 yaşlarında incir ağacı bulunduğu, doğu kesiminin ise boş ve % 20 eğimli olduğu belirtilmiş ise de, çekişmeli taşınmaz üzerindeki zeytin ağaçlarının deliceden aşılama veya dikme olup olmadığı, aşılı ise aşı yaşları, zeytin ağaçlarının kapama olup olmadığı belirtilmemiş, taşınmazın doğu bölümünün davacı tarafından kullanılıp kullanılmadığı, taşınmazın tamamının imar ve ihya edilip edilmediği, imar ve ihyanın ne zaman tamamlandığı yönünde açıklanmada bulunulmadığı ve davacı kişi, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine tutunarak, zilyetlik yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu iddiası ile dava açtığına göre, dava konusu taşınmazın yalnızca kesinleşen orman kadastrosu sınırları dışında kalması yeterli olmayıp zilyetlikle kazanılma koşullarının bulunup bulunmadığının ve ayrıca 4999 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 7. maddesi gereğince herhangi bir nedenle orman sınırları dışında bırakılmış orman olup olmadığının da araştırılması ve Kadastro Kanunun 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar ve ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmi olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ile kadastro tesbit tarihinden 15 – 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip kesin olarak belirlenmesi gerektiği belirtilerek, yani bir başka ifadeyle usulüne uygun olarak orman araştırması yapılması ve imar-ihya suretiyle zilyetlik koşullarının oluşup oluşmadığının araştırılması gerektiği” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine ve dava konusu Yaka Köyü, 337 ada 6 parsel sayılı taşınmazın kadastro tesbitinin iptali ile taşınmazın orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı … tarafından temyize edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 20.03.2002 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 15/04/2013 gününde oy birliği ile karar verildi.