Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2012/12716 E. 2013/2249 K. 05.03.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/12716
KARAR NO : 2013/2249
KARAR TARİHİ : 05.03.2013

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, …. Köyü 109 ada 33 nolu 11762,48 m2 yüzölçümlü parsel belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak tarla vasfı ile davalı adına tesbit edilmiştir. Davacı Hazine, tapu kaydına dayanarak çekişmeli parselin Hazineye ait yerlerden olduğunu iddia ederek, Hazine adına tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, Hazinece dayanılan tapu kaydının çekişmeli taşınmaza uymadığının belirlendiği, taşınmazın Devlete ait yerlerden olmadığı, davalı gerçek kişi yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın reddine ve 109 ada 33 nolu parselin tesbit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tesbitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Dava konusu parsel orman sınırları dışında bırakılmıştır.
Her nekadar mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir. Şöyle ki; uzman ziraat mühendisi bilirkişi raporunda, çekişmeli taşınmazın çevre parsellerle bütünlük içinde olduğu ve tarımsal amaçlı kullanılmadıkları, halen tarım arazisi niteliğinde olmadığı, ancak; ihya edilebileceği, üzerinde çalı ve meşe ağaçlarının olduğu ve en az 10 yıldır tarımsal faaliyet yapılmadığı belirtildiği halde, çelişki giderilmeden soyut yerel bilirkişi anlatımlarına dayalı olarak hüküm kurulması isabetsizdir.
O halde, mahkemece yeniden yapılacak inceleme ve keşifte tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği ve terk edilip edilmediği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar gerçek kişi yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı yanında, murisler yönünden de tapu ve kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 03.07.2005 gün 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Hazinenin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA 05/03/2013 günü oy birliği ile karar verildi.