Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2012/12658 E. 2013/2078 K. 01.03.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/12658
KARAR NO : 2013/2078
KARAR TARİHİ : 01.03.2013

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında …. Köyü, 101 ada 1 parsel sayılı 21.236.566,45 m² yüzolçümündeki taşınmaz, belgesizden … niteliği ile … adına tesbit edilmiştir. Davacı …, dava konusu taşınmaz içerisindeki bir kısım yere kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır….. Kadastro Mahkemesince, kadastro tutanağının kesinleştiği gerekçesi ile mahkemenin görevsizliğine ve görevli mahkemenin…. Sulh Hukuk Mahkemesi olduğuna ve…. Sulh Mahkemesince ise, dava konusu taşınmazın değerine göre mahkemelerinin görevsizliğine ve görevli mahkemenin…. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verilmiştir….. Asliye Hukuk Mahkeme’since; davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı … tarafından taşınmazın atalarından kaldığı, tarım arazisi olarak kullanıldığı, bilirkişi raporlarının çelişkili olduğu gerekçesi ile temyiz edilmiştir.
Dava 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesine göre, 10 yıllık süre içinde açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde; 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesine göre yapılıp 04/12/2008 – 02/01/2009 tarihlerinde ilân edilerek 05/08/2009 kesinleşen … kadastrosu vardır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede … kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesine göre yapılmış ve tutanak … niteliği ile kesinleştiğine, 5831 sayılı Kanun ile 6831 sayılı Kanunun 7. maddesine “Ancak, henüz … kadastrosuna başlanılmamış yerlerde, 3402 sayılı Kadastro Kanunu hükümlerine göre belirlenen … sınırı, … kadastro komisyonunca belirlenen … sınırı niteliği kazanır” cümlesiyle eklenmiştir. Buna göre; … kadastrosu kesinleşen yerlerde, 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesine göre 10 yıllık süre içerisinde tapu sahiplerinin artık tapu kaydına dayanma koşulu dışında, zilyetliğe dayalı olarak … kadastrosuna itiraz ve niteliği … olarak taşınmazların tapu kayıtlarının iptalinin de istenemeyeceği HGK’ nın 08/06/2005 gün ve 2005/20 – 327 – 377 sayılı ve 28/06/2006 gün ve 2006/20- 467 – 494 sayılı ve Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 13/03/2012 gün ve 2011/14622 – 2012/3708 sayılı kararlarında da aynen benimsenmiş olmakla, sonucu itibariyle doğru olan davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 01/03/2013 gününde oy çokluğu ile karar verildi.
( Karşı Oy)

KARŞI OY YAZISI
Davacı, dava dilekçesinde dava konusu …. Köyü, 396 ada 1 parsel, 395 ada 1 parsellere sınır olan doğusu mahalle yolu, batısı dere, kuzey doğusu ve kuzeyi yol ve 389 ada 1 parsel ile çevrili bulunan, 100 yıla yakındır atalarının zilyet olduğu arazisinin 101 ada 1 numaralı … parseli içersinde bırakıldığını, arpalık ve bahçe vasıflı arazi üzerinde halen ikametgah olarak kullanılan ev, iki fırın, bir ambar ve aile mezarlığı bulunduğu, atalarından kalan bir yer olup ormanla ilgisinin bulunmadığını, tesbitin iptali ile babası Salim Bilgili adına tesbitini talep etmiştir.

Çoğunluğun onama ilâmındaki tapu sahibi olmayanların kısmî ilân süresinden sonra dava açamayacakları şeklindeki gerekçesine katılamıyorum. Şöyle ki; dava konusu yerde tesbit, 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre yapıldığına ve bu Kanun hükümleri uygulandığına göre, iptal ve tescil yönünden açılan davaya da bu Kanun hükümlerinin uygulanması gerektiğinde şüphe yoktur. Yani iptal için açılan davada, 3373 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 11. maddesi hükümlerini uygulama olanağı bulunmamaktadır. O halde; sadece tapulu taşınmazlarda 10 yıllık hak düşürücü sürenin nazara alınması ve süresi içerisinde açılmışsa esasa girilmesi gerektiğinin açıklanması, tapusuz taşınmazlarda zilyetliğe dayanılarak açılan iptal davalarında nazara alınmaması ve dava açılamayacağının belirtilmesini kabul, 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesini yok farz etmek olacaktır.
Somut olaya; Özel Kanun olan 6831 sayılı Kanunun değişik 11.maddesinin uygulanması gerektiği düşünülemez. Kesinleşen tutanaklara karşı 10 yıl içerisinde ister tapuya dayanılarak, isterse zilyetliğe dayanılarak iptal davası açılabilir. Kanunda bu yönde boşluk yoktur. Eğer tesbit 6831 sayılı Kanuna göre yapılmış olsa idi, o zaman 3373 sayılı Kanunla değişik 6831 sayılı … Kanununun 11.maddesinin uygulanması gerekirdi. Nitekim H.G.K.’nun 18/10/2006 gün ve 2006/20- 619- 665 sayılı kararı da bu yöndedir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle,…. Asliye Hukuk Mahkemesinin davanın reddine ilişkin verilen temyize konu kararının bozulması gerektiği kanaatinde olduğumdan, sayın çoğunluğun onama kararına katılamıyorum.