Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2012/12637 E. 2013/937 K. 07.02.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/12637
KARAR NO : 2013/937
KARAR TARİHİ : 07.02.2013

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … Yönetimi ile davalılar …, …, …, … ve davalı … mirasçısı … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi göre yapılan yenileme kadastrosu sırasında 151 ada 60 (eski 1413) parsel sayılı taşınmaz, asliye hukuk mahkemesinin 2008/35 esas sayılı dava dosyasıyla tapu iptali tescil davasına konu olduğundan, yüzölçümü hanesi doldurulmaksızın sınırlandırılmış; 156 ada 2 (eski 1257) parsel sayılı taşınmaz, 6296,53 m2 yüzölçümüyle sınırlandırılmıştır. Davacı … Yönetimi, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22/2-a maddesi kapsamında kadastro haritalarındaki sınırlandırma, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan hataların giderilmesi için çalışmanın yapıldığını ve askıya çıkarıldığını, ancak yapılan çalışma sırasında kesinleşmiş devlet ormanı sınırları içine girilerek dava konusu 151 ada 60 ve 156 ada 2 parsel sayılı taşınmazların tarla vasfı verilerek hatalı şekilde davalı adına tesbit yapıldığını, bu nedenle Kayadibi Köyü 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22/2-a maddesi uygulaması ile kesinleşmiş Devlet Ormanı üzerine ihdas edilen 156 ada 2 ve 151 ada 60 parsel sayılı taşınmazların tesbitinin iptali ile taşınmazların orman vasfıyla Maliye Hazinesi adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüyle;
1) Kayadibi Köyü, 151 ada 60 ve 156 ada 2 parsel sayılı taşınmazların kadastro tesbitinin iptaliyle; 151 ada 60 parselin (A) harfi ile gösterilen kısmın 5120,072.m² yüzölçümü ve ORMAN niteliği ile 156 ada 2 parsel numarası verilerek Maliye Hazinesi adına tapuya kayıt ve tesciline, (B) harfi ile gösterilen kısmın 112728,97m² yüzölçümü ve ÇALILIK niteliği ile 156 ada izleyen parsel numarası verilerek Maliye Hazinesi adına tapuya kayıt ve tesciline, taşınmazın beyanlar hanesine, “İş bu parsel 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarılmıştır” şerhinin yazılmasına, (C) harfi ile sarı renkle gösterilen kısmın 3781,90 m² yüzölçümü ve tarla niteliği ile tapu kütüğündeki malikleri adına 156 ada izleyen parsel numarası ile tapuya kayıt ve tesciline,
2- 156 ada 2 parselin (A) harfi ile gösterilen kısmın 487,42 m² yüzölçümü ve ORMAN niteliği ile 156 ada 2 parsel numarası verilerek Maliye Hazinesi adına tapuya kayıt ve tesciline, (B) harfi ile gösterilen kısmın 872,47.m² yüzölçümü ve ÇALILIK niteliği ile 156 ada izleyen parsel numarası verilerek Maliye Hazinesi adına tapuya kayıt ve tesciline, taşınmazın beyanlar hanesine, “İş bu parsel 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarılmıştır” şerhinin yazılmasına,(C) harfi ile gösterilen kısmın 4936,64 m² yüzölçümü ve tarla niteliği ile tapu kütüğündeki malikleri adına 156 ada izleyen parsel numarası ile tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı … Yönetimi ile davalılar …, …, …, … ve davalı … mirasçısı … tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi gereğince yapılan, kadastro haritalarının yeniden düzenlenmesi ve tapu sicilinde gerekli düzeltmelerin yapılması işlemine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1943 yılında 3116 sayılı Kanun hükümleri gereğince yapılıp kesinleşen orman tahdidi ile 21.05.1993 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ve 24.04.2001 tarihinde ilân edilerek kesinleşen 4999 sayılı Kanunun 9. maddesi gereğince aplikasyon, ölçü, çizim hesaplamalarından kaynaklanan yüzölçümü ve fennî hataların düzeltilmesi işlemi bulunmaktadır.
Mahkemece, 3402 sayılı Kanunun 22. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendine göre, ancak teknik çalışmalar yapılabileceği, yenileme kadastrosu nedeniyle tapu siciline geçmiş ya da geçmemiş mülkiyete ilişkin hakların inceleme konusu yapılamayacağı gibi davalının tapusunun Hazinenin satışı ile oluştuğu gerekçeleriyle, keşif ve inceleme yapılmadan davanın reddine karar verilmişse de, 5304 sayılı Kanunun 6. maddesi ile değişik 3402 sayılı Kanunun 22. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi gereğince “Tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin; sınırlandırma, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermek üzere uygulama niteliğini kaybeden, teknik nedenlerle yetersiz kalan, eksikliği görülen veya zemindeki sınırları gerçeğe uygun göstermediği tesbit edilen kadastro haritalarının tekrar düzenlenmesi ve tapu sicilinde gerekli düzeltmelerin sağlanması amacıyla tapulama ve kadastro görmüş yerlerde, birinci fıkra hükmü uygulanmaz.” aynı maddenin üçüncü fıkrası uyarınca da, “İkinci fıkranın (a) bendinin uygulanacağı alanlar Tapu ve Kadastro Genel Müdürünün onayı ile belirlenir ve çalışmalara başlanmadan en az onbeş gün önce çalışma alanında, bölge merkezinde ve bölgenin bağlı olduğu il merkezinde alışılmış vasıtalarla duyurulur, ayrıca varsa yerel gazete ile ilân edilir. Yapılacak çalışmalarda 2, 4, 14, 17, 19 ve 21. maddeler ile 13. maddenin (B) ve 20. maddenin (B), (C) ve (D) bentleri hükümleri uygulanmaz.”.
Kadastro Mahkemesinin genel olarak görevi, 3402 sayılı Kanunun 25. maddesinde, zaman bakımından görev ve yetkisi ise, aynı Kanunun 27. maddesinde düzenlenmiştir. 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi gereğince yapılan tesbitte taşınmazın mülkiyeti, çapı ve yüzölçümü tartışma konusu edilemez. Bu işlemde uygulama kabiliyeti bulunmayan ve harita tekniğine uymayan haritalar yerine, ülke koordinat sistemine uygun sayısal haritaları düzenlenerek, bu tesbitin kesinleşmesi halinde tapu malikleri adına tapuya tescil edilir.
Mahkeme gerekçesinde de kabul edildiği gibi, yetersiz kadastro paftalarının yenilenmesi, yüzölçümlerinin ve teknik hataların düzeltilmesi işleminin Kanun ve yönetmelik hükümlerine uygun yapılmadığı savıyla açılan davada kadastro mahkemesi görevli olup, taşınmazın mülkiyetine ve niteliğine ilişkin davalarda kadastro mahkemesi görevli değildir. Somut olayda; Orman Yönetimi, çekişmeli taşınmazın yenilemeden önceki haliyle kısmen yörede 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan orman tahdidi içinde kaldığı, bu bölümün tesbitinin iptalini ve orman niteliğiyle Hazine adına tescilini istediğine ve dava dilekçesi aynı zamanda mülkiyete ilişkin bir istem içerdiğine göre, mülkiyete ve tasarrufa ilişkin bu davada genel mahkeme görevlidir. Ancak, dava aynı zamanda 3402 sayılı Kanunun 22/2 – a maddesi ve ilgili yönetmelik hükümlerine göre yapılan teknik çalışmaya itiraz niteliği taşıdığından, çalışmanın kanun ve yönetmelik hükümlerine uygun yapılıp yapılmadığı yöntemince araştırılmalı ve bu yönde olumlu ya da olumsuz bir karar verilmelidir.
Bu nedenle, mahkemece; çekişmeli parselin yenilemeden önceki tutanak ve haritaları ile yenilemeden sonraki çapı, haritası ve tutanağı getirtilerek, harita ve jeodezi uzmanı bilirkişi vasıtasıyla keşif ve inceleme yapılarak, yapılan çalışmanın 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesiyle, 26.11.2006 gün ve 26361 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kadastro Haritalarının Yeniden Düzenlenmesi ve Tapu sicilinde Düzeltmelerin Yapılmasında Uyulacak Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmelik hükümlerine uygun çalışma yapılıp yapılmadığı saptanmalı, bu konuda bilirkişiden bilimsel verileri içeren rapor alınmalı, yapılan çalışmaların kanun ve yönetmelik hükümlerine aykırı olduğu belirlenirse, bu aykırılıkları giderecek hüküm kurulmalı, çalışmanın kanun ve yönetmelik hükümlerine uygun yapıldığı saptanırsa,
Orman Yönetiminin bu yöne temas eden davasının reddine karar verilmeli, dava dilekçesinde aynı zamanda taşınmazın bir bölümünün kesinlemiş orman kadastrosu sınırları içinde kalan devlet ormanı olduğu iddia edildiğinden, bu davada kadastro mahkemesinin görevli olmadığı gözetilerek, mülkiyet iddiasına ilişkin bu dava yönünden görevsizliğe karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin eksik araştırma ve incelemeyle hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; tarafların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 07/02/2013 günü oy birliği ile karar verildi.