Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2012/12617 E. 2013/3963 K. 08.04.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/12617
KARAR NO : 2013/3963
KARAR TARİHİ : 08.04.2013

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerde 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile eklenen Ek 4 madde uyarınca yapılan kullanım kadastrosu sırasında, Fethiye İlçesi, … Köyü, 193 ada 3, 227 ada 3 ve 287 ada 1 parsel sayılı sırasıyla 5811,38 m²; 8486,52 m² ve 8580,69 m² yüzölçümündeki taşınmazlar, 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi gereği orman niteliğini kaybedip, orman kadastro komisyonlarınca orman alanı dışına çıkarılan yerlerden olduğu gerekçesiyle, tutanağın beyanlar hanesine 2/B madde ve davalı gerçek kişilerin murisi … lehine kullanım şerhi verilerek Hazine adına tarla niteliğiyle tesbit edilmişlerdir.
Davacı gerçek kişiler, dava konusu taşınmazların beyanlar hanesine davalı … lehine kullanım şerhi verildiğini, ancak taşınmazların kullanım hakkının davalı tarafından kendilerine devredildiği ve taşınmazların fiilen kendi kullanımlarında olduğu iddiasıyla, taşınmazların beyanlar hanesinde … lehine verilen kullanım şerhinin silinmesi ve lehlerine kullanım şerhi verilmesi istemiyle dava açmışlardır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ve dava konusu … Köyü, 193 ada 3, 227 ada 3 ve 287 ada 1 parsel sayılı taşınmazların kadastro tesbitlerinin iptali ile 193 ada 3 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesine kullanım şerhi verilmeksizin orman vasfıyla kadastro tesbiti gibi Hazine adına, 227 ada 3 parsel sayılı taşınmazın 15.03.2012 havale tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 3301,44 m² yüzölçümündeki bölümünün tarla niteliği ve 227 ada 3 parsel sayısıyla, beyanlar hanesine “Bu taşınmaz … ve …oğlu, 1986 doğumlu …’nın zilyetliğindedir” şeklinde kullanım şerhi verilerek Hazine adına, aynı krokide (B) harfi ile gösterilen (B) harfi ile gösterilen 2677,46 m² yüzölçümündeki bölümün tarla niteliği ve son parsel sayısıyla beyanlar hanesine “Bu taşınmaz … ve …oğlu, 1978 doğumlu …’nın zilyetliğindedir” şeklinde kullanım şerhi verilerek Hazine adına, aynı krokide (C) harfi ile gösterilen 2507,62 m² yüzölçümündeki bölümün tarla niteliğiyle ve son parsel sayısıyla beyanlar hanesine “Bu taşınmaz … ve …oğlu, 1972 doğumlu, …’nın zilyetliğindedir.” şeklinde kullanım şerhi verilerek Hazine adına, 287 ada 1 parsel sayılı taşınmazın yine 15.03.2012 havale tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 7715,26 m² yüzölçümündeki bölümünün tarla niteliği ve 287 ada 1 parsel sayısıyla beyanlar hanesine “Bu taşınmaz … ve …oğlu, 1986 doğumlu …’nın zilyetliğindedir” şeklinde kullanım şerhi verilerek Hazine adına, aynı krokide (B) harfi ile gösterilen 865,43 m² yüzölçümündeki bölümün tarla niteliği ve son parsel sayısıyla beyanlar hanesine “Bu taşınmaz … ve …oğlu, 1972 doğumlu …’nın zilyetliğindedir.” şeklinde kullanım şerhi verilerek Hazine adına tapuya kayıt ve tescillerine karar verilmiş, hüküm davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 5831 sayılı Kanun ile 3402 sayılı Kanuna eklenen Ek 4 madde uyarınca yapılan kullanım kadastrosu tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre 1948 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra 1979 yılında yapılıp 07.01.1982 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 1744 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2. madde uygulaması ve 3402 sayılı Kanunun 4. madde hükümlerine göre yapılıp 26.06.2002 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması vardır.
Mahkemenin 02.03.2012 tarihli kısa kararında “Dava konusu Muğla İli, Fethiye İlçesi, … Köyü 193 ada 3 parselin eylemli orman niteliği ile Maliye Hazinesi adına kadastro tesbiti gibi tapuya kayıt ve tesciline, taşınmazın beyanlar hanesindeki zilyetlik şerhlerinin kaldırılmasına karar verilmiş iken, hüküm fıkrasında ise, kısa kararda hakkında hüküm kurulmayan 227 ada 3 ve 287 ada 1 parsel sayılı taşınmazlar hakkında da hüküm kurulmuştur. Bu suretle kısa kararla gerekçeli kararın hüküm fıkraları arasında çelişki yaratıldığı anlaşılmaktadır. Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz (HMK madde 298/2). Asıl olan duruşma tutanağına yazılıp taraflara tefhim olunan karardır. Tefhim ile birlikte yargılamadan elini çekmiş olan hâkim tefhim ettiği kararı taraflara tebliğ etmek durumundadır. Sonradan yazılan gerekçeli kararın kısa karara uygun olması zorunludur. 10.04.1992 gün ve 1991/7 Esas -1992/4 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında, tefhim edilen kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olmasının gerektiği öngörülmüştür. Asıl talepler bakımından kısa kararda hükmedilmeyen bir hak ve yükümlülüğün gerekçeli kararda hüküm altına alınmış olması veya tersi bir durumun çelişki teşkil etmediğini söylemek olanaklı değildir. İçtihadı Birleştirme Kararında; çelişkinin varlığı tesbit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu sebeple bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Bu sebeple mahkemece bozmadan önceki kararla bağlı olmaksızın bir karar verilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 08/04/2013 günü oy birliği ile karar verildi.