Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2012/12092 E. 2012/13323 K. 26.11.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/12092
KARAR NO : 2012/13323
KARAR TARİHİ : 26.11.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayılı hüküm; Dairemizin 25/06/2012 gün ve 2012/7287 – 9545 E.K. sayılı ilâmıyla onanmasına karar verilmiştir. Süresi içinde davacı … vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya içindeki tüm belgeler incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği … Kasabası, … Mevkiinde bulunan tahminen 3000 m² yüzölçümlü taşınmazın, tapuda kayıtlı olmadığını, imar, ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının müvekkilinin yararına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Yasanın 713. maddesi hükmüne göre müvekkili gerçek kişi adına tescilini istemiştir. Mahkemece, çekişmeli taşınmazın bilirkişi raporunda her nekadar orman sayılmayan yerleden olduğu belirtilmeşse de öncesinin orman sayılan yerlerden olduğu ve orman kadastrosunun kesinleşme tarihinden itibaren 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresinin davacı yararına gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın REDDİNE karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından temyizi üzerine, Dairenin, 25/06/2012 gün ve 2012/7287-9545 E.K. sayılı ilâmında; “dava dilekçesindeki açıklamaya göre, dava; Medenî Yasanın 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 2 nolu Orman Kadastro Komisyonuna bağlı 3 nolu Orman Kadastro Ekibi tarafından 20.08.2981 tarihinde yapılıp 09.08.1982 tarihinde ilân edilip itiraz edilmeyen yerlerde kesinleşen orman kadastrosu ve 1744 sayılı Yasayla değişik 2. madde uygulaması ile daha sonra itirazlar nedeniyle kesinleşmeyen yerlerde 37 nolu Orman Kadastro Komisyonunca 13.07.1987 tarihinde yapılıp 04.03.1988 – 04.09.1988 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B uygulaması vardır. Genel arazi kadastrosu işlemi, 1962 yılında yapılıp kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada, çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve davacı gerçek kişi yararına 3402 sayılı Yasanın 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluşmadığı belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,” karar verilmiştir.
Davacı vekili, karar düzeltme dilekçesinde; dava konusu taşınmazın 1937 tarih 40 tahrir numarada esasen cetleri adına vergide kayıtlı olduğunu, yörenin özelliğine göre kullanılırken bugünkü haliyle tam olarak imar ihyasının 30 yıl kadar önce tamamlandığını, bu güne kadar meyve sebze tarımı yapıldığını, halen limon bahçesi olduğunu, orman bilirkişi raporunda taşınmazın öncesinin orman sayılmayan yerlerden olduğu saptanmasına karşın, mahkemece 1987 hava fotoğrafında ve 1990 tarihli memeleket haritasında çalılık rumuzlu yeşil alanda
görüldüğünden bahisle, imar ihyasının yapıldığı tarihten dava tarihine kadar 20 yıl dolmadığı gerekçesiyle davalarını reddine karar verilmesinin dosya içeriğine ve hukuka aykırı olduğunu, zira aynı köy ve aynı mevkide başka taşınmazlara ilikin açılan benzer davaların kabul edilerek Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 25/10/2011 gün ve 2011/12657-12052 sayılı, yine 25/10/2011 gün ve 2011/12656-12051 sayılı ilâmları ile tescile ilişkin kararların onanmak süretiyle kesinleştiğini, oysa; hava fotoğrafının 1987 yılında çekilmiş olduğunun davalarını ise 2008 yılında açtıklarını herhalükarda 20 yıl dolduğunu, zilyetlik koşullarının lehlerine oluştuğunu ileri sürerek, davanın reddine ilişkin kararın onanması yönündeki daire kararının kaldırılarak yerel mahkeme kararının bu nedenlerle bozulmasını istemiştir.
Davacı vekilinin, karar düzeltme istemli dilekçesinin içeriği bağlamında dosyadaki bilgi ve belgelerle bilirkişi raporlarının yeniden incelenmesinde; orman bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazın 09.08.1982 tarihinde ilân edilip kesinleşen orman kadastrosu sınırları dışında kaldığı ve daha sonra 2/B madde uygulamalarına konu edilmediği, çekişmeli taşınmaz ve çevresinin 1957 yılında bütünlemesi yapılan 1961 baskılı memeleket haritasında beyaz renkli açık alanda kaldığı ve 1969 tarihli hava fotoğraflarında da tarla olarak görüldüğü ve taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu bildirilmiş, daha sonra aldırtılan ek raporda ise; taşınmazın 1987 tarihli hava fotoğrafında ve 1990 tarihli memeleket haritasında çalılık rumuzlu yeşil alanda kaldığını söylenmiş, mahkemece, bu rapora göre taşınmazın imar ihyasının tamamlanmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Oysa; 1957 yılında bütünlemesi yapılan 1961 baskılı memeleket haritasının hazırlanmasına esas hava fotoğrafı mahkemece getirtilmediği gibi, 1969 tarihli hava fotoğraflarının altlık olarak kullanılması sonucunda elde edilen memeleket haritası dahi ayrı ayrı getirtilerek çekişmeli taşınmazın bu haritalardaki konumu incelenmemiştir. Ayrıca, eski tarihli haritalarda beyaz renkli açık alanda gözüken taşınmazın daha sonraki yakın tarihli haritalarda çalılık rumuzlu yeşil renkli alanda gözükme nedeni üzerinde durulmamış bu çelişkinin boyama hatasından kaynaklanıp kaynaklanmadığı açıklanmamıştır. Ek rapor ile çelişen bilikişinin yetersiz raporuna göre karar verilemez. Aynı iddia ile açılan aynı mevkideki benzer emsal taşınmazlar hakkında verilen tescil kararlarının Yargıtay denetiminden geçerek onanmış olması üzerinde de ayrıca durulup hukuki bir değerlendirme yapılmamıştır. Davacının dayanağı vergi kaydı uygulanmamış, imar ihya, kullanım ve zilyetlik konusunda yerel bilirkişi ve tanıkların ayrıntılı beyanları alınmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile, dairenin onama kararını kaldırılarak yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin kararının bozulması gerekmiştir. Bu nedenle; 3402 sayılı Kadastro Yasasının 17. maddesi gereğince orman sayılmayan, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek imar ihya olarak kabul edilemez) ve imar ihyanın tamamlandığı tarihten tescil davasının açıldığı ya da tesbit tutanağının düzenlendiği güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülerek tapuya tescili istenen taşınmazların, Kadastro Yasasının 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmi olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ile dava tarihinden ya da kadastro tesbit tarihinden 15 – 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen streoskopik çift hava fotoğraflarının streoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi gerekir.
O halde; dava konusu taşınmazın orman sayılmayan ve zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa
o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile taşınmaza bitişik ya da yakın komşu parsellerin, kadastro tespit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri ile, yine en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile M.Y.’nın 713. maddesine dayanılarak açılan davalarda dava tarihinden, kadastro tespitine itiraz davalarında ise tespit tutanağının düzenlendiği tarihten 15 – 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita-kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi ile bir yüksek orman mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla, dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar-ihya ve zilyetliğin hangi tarihte başlanılıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, pafta düzenlenmemişse dava konusu taşınmazın 23/06/2005 gün ve 9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan BÖHHBÜY (Büyük Ölçekli Haritalar ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazın konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalı, dava konusu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olması veya kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kalması ya da orman ve arazi kadastrosunun yapılıp kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 20 yıldan fazla süre geçmesi o yerin kişiler adına tescili için yeterli olamayacağından bu şekilde yapılacak inceleme sonucu dava konusu yerin;
Tescil davalarında, davanın açıldığı; kadastro tesbitine itiraz davalarında ise kadastro tesbit tutanağının düzenlendiği tarihten 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ve bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritaları veya fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftalarında zilyet ve tasarruf edilmeyen yerlerden olduğunun anlaşılması,
Kadastro tesbit ve tescil harici bırakma işleminin kesinleştiği tarihten tescil davasının açıldığı tarihe kadar 20 yıllık zilyetlik süresinin geçmemiş olması (H.G.K.’nun 22/03/1995 gün 1994/8-873-216 ve 19/02/1997 gün 1996/8-768-100 ve 24/09/1997 gün 1997/20-372-718 ve 18/02/1998 gün 1998/8-15-129 sayılı kararları),
Dava konusu taşınmazın veya yakın çevresinin arazi kadastro ekiplerince kadastro paftası üzerinde orman nitelemesi yapılarak tesbit ve tescil harici bırakılması (H.G.K.nun 21.01.2004 gün 2004/8-15-7 ve 12.05.2004 gün 2004/8-242-292 ve 12/03/2008 gün ve 2008/20-214-241 sayılı kararları), Kadastro (Tapulama) Komisyonu tarafından orman sayılarak tesbit ve tescil harici bırakılması (H.G.K.nun, 24.10.2001 gün 2001/8-964-751 ve 13.02.2002 gün 2002/8-183-187 sayılı kararları),
Yukarıda yazılı koşulların somut olayda bulunmaması halinde, taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar-ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanılıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli, Somut olayın özelliği göz önünde bulundurularak ayrıca;
a) Taşınmazın eski ve yeni niteliği konusunda jeoloji mühendisinden de ayrıntılı rapor alınmalı,
b) Keşif sırasında taşınmazı çeşitli yönlerinden hali hazır durumunu gösterir renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak dava dosyası içine konulmalı,
c) Davanın açıldığı tarihten önce ya da sonra Hazine yetkilileri tarafından hazırlanan idari tahkikat ve haksız işgal (ecrimisil) tutanakları varsa bu tutanaklar da yerine uygulanıp tutanaklarda ismi yazılı kişiler tanık sıfatıyla dinlenilmeli,
3402 sayılı Yasanın 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin 03/07/2005 gün ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Yasası ile değiştirilen 2. fıkrası hükümlerine göre yapılacağı düşünülerek, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları yönünden aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tesbit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, Tapu Sicil ve Kadastro Müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı, Hukuk Mahkemesi Yazı İşleri Müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak, gerektiğinde tesbit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, dava konusu taşınmazın sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda (5403 sayılı Yasanın 3/j maddesi ile Taşınmaz Malların Sınırlandırma Tespit ve Kontrol İşleri Hakkındaki Yönetmeliğin değişik 10. maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine göre, sulu tarım arazisi: tarım yapılan bitkilerin büyüme devresinde ihtiyaç duyduğu suyun, su kaynağından alınarak yeterli miktarda ve kontrollü bir şekilde karşılandığı araziler olarak açıklandığından) ziraat mühendisinden yasanın amacına uygun rapor alınmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Eksik incelemeyle davanın reddi yolunda hüküm kurulması yasaya aykırı olup, red kararının onanmasına ilişkin daire kararı yerinde değildir. Bu nedenle, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüyle, Dairenin 25/06/2012 gün ve 2012/7287-9545 E.K. sayılı ONAMA kararının KALDIRILMASINA, 28.10.2009 gün ve 2008/159 E. 2009/425 K. sayılı yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan neden ve gerekçe ile BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 26.11.2012 günü oy birliği ile karar verildi.