YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/11922
KARAR NO : 2013/3514
KARAR TARİHİ : 01.04.2013
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … vekili ve Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı gerçek kişi vekili 04.03.2010 günlü dilekçeyle, Odabaşı Köyü 66, 139, 208 ve 334 parsel sayılı taşınmazların kesinleşmiş 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulamasıyla Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu, hak sahipleri tesbit komisyonu tarafından bu taşınmazların belli bölümlerinin hak sahibi olarak davacı müvekkilinin belirlendiği ve müvekkilince parsellerin payına düşen bölümlerine ilişkin belirlenen rayiç bedellerin ödendiğini, bu nedenle tapuların alınmasına hak kazandığını, ancak tapuda devir işleminin yapılmadığı iddiasıyla, çekişmeli parsellerin davalı Hazine adına olan tapu kayıtlarının iptali ve müvekkilinin satın aldığı payların adına tapuya tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, satış yapılan kişilerce tüm taşınmaza payı oranında malik olması söz konusu olacağından hükmün infazının yapılamayacağı, ödenen satış bedelinin sebepsiz zenginleşme kuralına göre geri alınabileceği, 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanun ile eklenen ek 4 maddesi gereğince yapılacak kadastro çalışmasında davacının yeniden dava açmak hakkı saklı olduğu gerekçesiyle davanın REDDİNE karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 2924 sayılı Kanun hükümlerine göre hak sahipleri belirlenerek rayiç bedeli tahsil edilen, ancak, tapuda tescil işlemi yapılmayan taşınmazların tapu kaydının iptal ve tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 1946 tarihli ilk orman kadastrosu ile 1980 yılında yapılıp, 10.04.1981 tarihinde ilân edilerek dava tarihinden önce kesinleşen aplikasyon ve 1744 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2. madde uygulaması, 2896 sayılı Kanun hükümlerine göre 1985 yılında yapılıp 28.10.1985, 3302 sayılı Kanun hükümlerine göre 1988 yılında yapılıp 23.12.1988 tarihinde ilân edilerek dava tarihinden önce kesinleşen aplikasyon, sınırlandırması yapılmamış ormanların kadastrosu ve 2/B madde uygulama çalışmaları vardır.
Dava konusu 66, 139, 208 ve 334 parsel sayılı taşınmazların Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu yönünde taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlığın bu parselin bir kısım payının 2924 sayılı Kanun hükümlerine göre satılıp satılamayacağı ve satılan bu payların alıcılar adına tescil edilip edilemeyeceğine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. 26.04.2012 gün ve 28275 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 19/04/2012 tarihli ve 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunun “Atıflar ve sonuçlandırılamayan işlemler” başlıklı 14. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları gereğince “Diğer mevzuatta 2924 sayılı Kanuna ve 4070 sayılı Kanuna yapılan atıflar bu Kanuna yapılmış sayılır. 2924 sayılı Kanun hükümlerine göre hak sahibi olduğu tesbit edilenler hakkında yapılan ve tamamlanamayan işlemler, malî yükümlülüklerini kısmen veya tamamen yerine getiren kişilerin hakları korunarak bu kanun hükümlerine göre Maliye Bakanlığınca sonuçlandırılır.”. Aynı Kanunun “Davalar” başlıklı 9. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca da, “Bu kanun hükümlerine göre işlem yapılmak üzere ilgilileri tarafından süresi içerisinde başvuruda bulunulmaması veya başvuruda bulunulmasına rağmen yükümlülüklerin yerine getirilmemesi sebebiyle hakkında işlem yapılamayan taşınmazlara ilişkin olarak ikinci fıkra uyarınca açılmamış davalar açılır, durdurulan davalara devam edilir ve kesinleşmiş yargı kararları yerine getirilir.” hükümleri uyarınca, davacı gerçek kişinin, 6292 sayılı Kanunda öngörülen haklarını kullanabilmesine imkan verilerek, sonucuna göre hüküm kurulması için, yerel mahkeme kararının bozulması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı gerçek kişiler vekilinin ve Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 01/04/2013 günü oy birliği ile karar verildi.