YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/11331
KARAR NO : 2013/4184
KARAR TARİHİ : 11.04.2013
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, Gürsu Köyü 101 ada 1 parsel sayılı 1155,46 m2, 102 ada 1 parsel sayılı 1834,41 m2, 102 ada 2 parsel sayılı 4446,64 m2, 103 ada 3 parsel sayılı 1159,18 m2, 103 ada 5 parsel sayılı 1165,09 m2, 105 ada 1 parsel sayılı 3304,70 m2, 108 ada 1 parsel sayılı 3232,88 m2, 109 ada 2 parsel sayılı 324,44 m2, 110 ada 2 parsel sayılı 2426,41 m2, 110 ada 4 parsel sayılı 966,93 m2, 111 ada 5 parsel sayılı 983,88 m2 ve 362 ada 1 parsel sayılı 1706, 78 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar, belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalı adına tesbit edilmiştir.
Davacı Hazine, taşınmazların Hazineye ait olan 19.02.2001 tarih ve 72, 19.02.2001 tarih ve 25, 19.02.2001 tarihli 93 ve 19.02.2001 tarihli 27 sırada kayıtlı tapu kayıtları kapsamında kaldığı iddiası ile dava açmıştır.
Mahkemece, verilen kesin mehile rağmen keşif giderleri yatırılmadığından davanın reddi ile dava konusu parselin tesbit gibi davalı adına tapuya tesciline dair verilen karar, davacı Hazinenin temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 12.10.2009 tarih ve 2009/11227-14469 sayılı kararıyla; “Yargıcın dava konusu şeyi inceleyerek onun hakkında bütün duygularıyla bilgi edinmesi olarak tanımlanabilen keşif; taşınmazlarla ilgili davalarda, dava konusunun yerinde görülüp incelenmesi biçiminde gerçekleşir (…U.Y.m. 363 vd.). Keşfe gidilebilmesi için mahkemenin bu konuda bir ara kararı oluşturması zorunludur. Bu kararda keşif giderlerinin, keşif giderini yatıracak tarafın ve bunun için gerekli önel ve kesin önelin avukatla kendini temsil ettirmeyen taraf keşif istemişse, kesin önel içerisinde giderleri yatırmamanın sonuçlarının açıklıkla anlatılması; tanık dinlenip, bilirkişi incelemesi yapılacak ise, bu hususun ve keşif günü ile saatinin belirtilmesi; bunun doğal sonucu olarak; hâkim, kâtip ve götürülecekse mübaşir için yol tazminatının (492 sayılı Harçlar Kanunu m. 34); keşif isteyen taraftan keşif aracını bizzat sağlaması istenemeyeceğinden; mahkeme, yapacağı işe, süresine ve gideceği yere göre gerekli gördüğü aracı kendisi belirleyip, temin edeceğinden, araç için ödenecek para miktarının; keşifte dinlenecek bilirkişi ve tanıkların isimlerinin ve ücretlerinin; bilirkişi ve tanıklarla, gerekiyorsa taraflara keşif gününün haber verilebilmesi için gönderilecek davetiye giderlerinin gösterilmesi yanında; yatırılacak avansın tutarı ile yatıracak tarafın ekonomik gücü, keşif tarihi ve tebligatların ulaşması için geçecek süre gözetilerek keşif gününden önceye rastlayan bir tarihin belirlenmesi ve bunda Tebligat Kanunu ile Tebligat Tüzüğünün gözönünde tutulması zorunludur.
Anılan hususları kapsamayan ve belirlenecek bir miktarın keşif gününe kadar yatırılması biçiminde kurulacak ara kararın ve buna dayalı olarak verilecek önel ve kesin önelin uygulamada …U.Y. m.414, 163 açısından bir sonuç doğurması olanağı bulunmamaktadır (H.G.K.’nun 26.02.1975 T. 1972/1-1273 E. – 1975/258 K.; 18.02.1983 t, 1980/1-1284 E. – 1983/141 K.; 30.12.1992 t. 1992/16-666 E., – 1992/769 K.; 20.H.D.’nin 14.12.1992 t. 1992/16198 E. – 7040 K. ).
Öte yandan, bu koşulların tam olarak yerine getirilmemesi, keşif giderlerine itiraz hakkı olan gider yükümlüsünün bu hakkını kullanmasına da engel oluşturur.
Kadastro mahkemelerinde belirtilen genel hükümler, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 29 ncu maddesi kıyas yoluyla, aynı Kanunun 36 ncı maddesine göre işlem yapılması hallerinde de aynen uygulanır. Yukarıda açıklanan kanun ve yerleşmiş Yargıtay uygulamasına aykırı olarak kurulan ara kararları sonucu verilen önel ve kesin önele dayanılarak, keşif giderlerinin kanunî sürede yatırılmadığından söz edilerek yazılı biçimde hüküm kurulması bozma nedeni olduğuna” değinilerek karar bozulmuştur.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulü ile 101 ada 1, 102 ada 1 ve 2, 103 ada 3 ve 5, 105 ada 1, 108 ada 1, 109 ada 2, 110 ada 2 ve 4 , 111 ada 5 ve 362 ada 1 parsel sayılı taşınmazların orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı … tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce yapılan ve 22.03.1999 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
Davacı Hazine tarafından, çekişmeli taşınmazların 20.02.2001 tarih ve 25, 27, 72 ve 93 nolu Hazineye ait tapu kayıtları kapsamında kaldığı iddiasıyla dava açılmıştır. Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede 1999 yılında orman kadastrosunun yapıldığı ve kesinleştiği, çekişmeli taşınmazların orman kadastrosu dışında orman sayılmayan alanda kaldığı anlaşılmıştır. Davacı Hazinenin dayandığı tapu, Orman Yönetiminin kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması içinde kalan taşınmazların tescili konusunda Tapu Müdürlüğüne yazdığı hatalı yazıya dayanılarak çekişmeli taşınmazların ve etrafının 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uygulaması ile Hazine lehine orman sınırları dışına çıkarıldığı düşüncesi ile yanlışlıkla yukarıda tarih ve numarada tapuya tescil edilmesi sonucu oluştuğu, ancak; dayanağı evraklara göre, çekişmeli parsellerin orman ve 2/B madde kapsamında kalmaması nedeniyle Hazine adına oluşan tapu kayıtlarının yolsuz tescil niteliğinde (M.K. 1023, 1024, 1025) olduğu belirlenmiştir.
Davacı Hazine tarafından çekişmeli taşınmazların 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi kapsamında orman içi açıklık niteliğinde olduğu iddiasıyla açılmış bir dava bulunmadığı, HMK.’nun 26. maddesi uyarınca talepten fazlaya hükmedilemeyeceği dikkate alındığında, orman içi açıklık konusu re’sen gözetilemeyeceğinden (HGK.’nun 03.04.2013 gün ve 2012/20-871 E.- 420 K. sayılı kararı ), mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, aksi düşünce ile yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı olduğundan, davalının temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 11/04/2013 günü oy birliği ile karar verildi.