Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2012/1099 E. 2012/6782 K. 08.05.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/1099
KARAR NO : 2012/6782
KARAR TARİHİ : 08.05.2012

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Hükmüne uyulan Yargıtay 20.Hukuk Dairesinin 2010/15326-2011/825 sayılı bozma kararında; “Yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli bulunmamaktadır. Dinlenen bilirkişi ve tanıklar, davacı ve kardeşlerinin 1970 yılından beri en az 35-40 senedir taşınmaz arpa ve buğday ekerek kullandıkları, ancak, 7-8 yıldır ekim yapmadıklarını bildirmişlerdir. Davacı, dava konusu yerlerin öncesinin orman olmadığı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile edinme koşullarının yararına oluştuğu iddiasıyla dava açtığına göre, taşınmazın öncesinin eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları uygulanarak belirlenmesi ve Yasanın 11/1. maddesinde bu tür davaları açabilmek için, başka bir anlatımla, aktif dava ehliyeti bulunması için davacının hak sahibi olması gerekir. Davacı, tapu kaydına dayanmadığına göre, orman kadastro tutanağının düzenlendiği güne kadar 20 yıl süreyle çekişmesiz ve aralıksız malik gibi taşınmaza zilyet olduğunu kanıtlaması gerekir. Ancak, mahkemece davacının hak sahibi olup olmadığı yöntemince tahkik edilmemiştir. Bilirkişi ve tanıkların zilyetlik konusundaki anılan sözleri soyut nitelikte ve yetersiz olduğu gibi yöntemine de uygun değildir. Davacının 7-8 yıl taşınmazı sürüp ekmemesi terk anlamına da gelmez. O halde, mahkemece yapılacak iş: zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının yöntemince araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte, tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınması; komşu parsel tutanakları ve dayanağı kayıtlarının getirtilip uygulanması, mahalli bilirkişi, tutanak bilirkişileri ve zilyetlik tanıklarının taşınmaz başında dinlenmesi; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tespit tarihine kadar gerçek kişiler yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesi; 3402 sayılı Yasanın 14. maddesi uyarınca, davacı yanında, murisler yönünden de tapu sicil ve kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Yasanın 03.07.2005 gün ve 5304 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Yasası ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, yasanın getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulması” gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozmaya uyulduktan sonra davanın kabulü ile 06/05/2011 tarihli fen bilirkişi rapor ve krokisinde (A) işaretli 1445,81 m2 yüzölçümlü bölüme ilişkin orman kadastro işleminin iptali ile bu bölümün orman sınırları dışına çıkartılmasına, tescil talebinin görev yönünden reddine, sehven tutanak aslı dosyaya gönderilen ve davalı olmayan 480 ada 1 sayılı parsele ilişkin kadastro işlemlerinin olağan usulünce tamamlanması için kadastro müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmiş, hüküm Hazine tarafından temyiz edilmiştir.Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, altı aylık süre içinde açılan orman kadastrosuna itiraza ve Medenî Yasanın 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 6831 sayılı Yasaya göre yapılıp 03/04/2007 ilâ 03/10/2007 tarihleri arasında ilan edilerek eldeki dava nedeniyle kesinleşmeyen orman kadastrosu bulunmaktadır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Yasasının değişik 13/j maddesi uyarınca harç alınmasına yer olmadığına 08/05/2012 gününde oybirliği ile karar verildi.