YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/10100
KARAR NO : 2013/1435
KARAR TARİHİ : 18.02.2013
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … Yönetimi ve davalı gerçek kişiler vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 1955 yılında yapılıp, 1956 yılında ilân edilerek kesinleşen genel arazi kadastrosu sırasında …. Köyü, 255 parsel sayılı 9440,00 m² yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tarla niteliğiyle Ahmet İgan adına tesbit ve tescil edilmiştir. Daha sonra yapılan imar çalışmalarında 255 sayılı parsel ifraz edilerek 1091, 1092, 1093 ve 1094 sayılı parsellere ayrılmıştır. Dava konusu 1094 parsel sayılı taşınmaz ise, 2763,42 m² yüzölçümü ile davalı gerçek kişilerin murisi adına arsa niteliğiyle tapuda kayıtlıdır.
Davacı … Yönetimi, çekişmeli 1094 parsel sayılı taşınmazın kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kaldığı iddiasıyla, taşınmazın tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tescili ve davalıların taşınmaza el atmasının önlenmesi istemleriyle dava açmıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne ve dava konusu Ovacık Köyü, 1094 parsel sayılı taşınmazın bilirkişilerin 09.05.2011 tarihli raporlarına ekli krokide (B) ile gösterilen 1977,92 m² yüzölçümündeki bölümüne ilişkin tapusunun iptali ile bu bölümün orman vasfıyla Hazine adına tesciline ve davalıların bu alan vaki müdahalesinin önlenmesine karar verilmiş, hüküm davacı … Yönetimi ile davalı gerçek kişilerin vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kalan taşınmazların tapu kaydının iptali, tescil ve el atmanın önlenmesine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1744 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 16.03.1978 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2. madde uygulaması, daha sonra 19.04.1990 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması, 07.04.2005 tarihinde ilân edilerek kesinleşen 6831 sayılı Kanunun 4999 sayılı Kanun ile değişik 9. madde uyarınca yapılan düzeltme işlemi, 26.04.2006 tarihinde ilân edilerek kesinleşen 2/B madde uygulaması vardır.
1) Davacı … Yönetimi ve davalı gerçek kişiler vekillerinin tapu iptal ve tescil kararına yönelik temyiz itirazları yönünden:
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada çekişmeli 1094 parsel sayılı taşınmazın krokide (B) ile gösterilen bölümünün orman tahdidi içinde, (A) ve (C) ile gösterilen bölümleri orman tahdidi dışında kalan yerlerden olduğu anlaşıldığına göre, davacı … Yönetimi ve davalı gerçek kişiler vekillerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile taşınmazın tapu kaydının iptali yönünde kurulan usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.
2) Davalı gerçek kişi vekilinin elatmanın önlenmesi kararına yönelik temyiz itirazlarına gelince:
Türk Medeni Kanununun 683. maddesi uyarınca mülkiyet hakkı bulunan malik hukuk düzeninin sınırları içerisinde o şey üzerinde yararlanma, kullanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Yine aynı hüküm uyarınca haksız bir elatma varsa anılan hüküm malike her türlü haksız elatmanın önlenmesini isteme yetkisi de tanımıştır. Somut olayda, davanın açıldığı tarihte dava konusu taşınmaz davalı gerçek kişiler adına tapuda kayıtlıdır. Davalı gerçek kişiler, dava tarihinden önce taşınmaz üzerinde tapu kaydına dayanarak tasarrufta bulunduğundan, davalıların dava konusu taşınmaza haksız bir elatmasından söz edilemez. Bu itibarla, Orman Yönetiminin elatmanın önlenmesini ilişkin talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü yolunda hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı olup, el atmanın önlenmesine ilişkin hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Ayrıca, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A maddesi uyarınca “davalılar aleyhine yargılama gideri ve harç hükmedilemeyeceği” belirlemesi yerinde olmakla birlikte, karar ve ilâm harcının davası kabul edilen katılan … Yönetimine yükletilmesi de doğru değildir.
SONUÇ: 1-) Yukarıda birinci bentde gösterilen nedenler ile davacı … Yönetim ile davalı gerçek kişiler vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile taşınmazın tapu kaydının iptali yönünde kurulan usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA,
2-) Yukarıda ikinci bentde gösterilen nedenler ile davalı gerçek kişiler vekilinin elatmanın önlenmesi kararına yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile elatmanın önlenmesine ilişkin hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine 18/02/2013 günü oy birliği ile karar verildi.