YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/10069
KARAR NO : 2013/2459
KARAR TARİHİ : 11.03.2013
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, yörede 12.11.2008 tarihinde yapılan ve 23.12.2009 – 23.06.2010 tarihleri arasında ilân edilen aplikasyon ve 2/B uygulaması sonucu hatalı işlemle yaklaşık 20000 m² yüzölçümlü taşınmazın tamamının orman alanı içinde bırakıldığını iddia ederek, işlemin iptali ile orman sınırları dışına çıkarılmasını istemiştir. Mahkemece, kesin süre içerisinde keşif ücretinin yatırılmadığından davanın ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, altı aylık süre içinde açılan aplikasyon ve 2/B madde uygulamasına itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi gereğince 2007 yılında yapılıp kesinleşen orman sınırlandırması bulunmaktadır.
7201 sayılı Tebligat Kanunun 21. maddesine göre “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.
Gösterilen adres, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.
Muhtar, ihtiyar heyeti azaları, zabıta amir ve memurları yukarıdaki fıkralar uyarınca kendilerine teslim edilen evrakı kabule mecburdurlar.”
Mahkemece, davanın taraflarınca belirtilen adreslerde yukarıda belirtilen kanunî düzenleme gereğince tebligat yaptırılması halinde, tebliğ memurunca muhatabın evde bulunmama sebebini tebligatın üzerinde belirttikten sonra 1. fıkra gereğince tebliğ yapılacak ise, en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirildikten sonra, adresin aynı zamanda adrese dayalı nüfus kayıt sisteminde bildirilen mernis adresinin olması halinde ise en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilmesine lüzum olmaksızın o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim edilmesi gerekir. Somut olayda, keşif avansının yatırılması için davacıya kesin süre verildiğine ilişkin ihtarnameyi içerir davetiyenin mernis adresine gönderildiği ve Tebligat Kanunun 21/2. maddesi uyarınca köy muhtarına tebliğ edilerek 2 nolu haber kağıdının kapıya yapıştırıldığı anlaşılmaktadır. Ne var ki, bu tebligatta davacının belirtilen adreste bulunup bulunmadığı, bulunmaması halinde bulunmama sebebinin yazılı olmaması nedeniyle tebligatın usulüne uygun yapılmadığı anlaşılmaktadır. Usulüne uygun yapılmayan tebligat nedeniyle davacının kesin önel içinde takdir edilen keşif avansının yatırılmadığından davasını ispat edemediğinin kabulüne imkan bulunmadığından mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı gerçek kişinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 11/03/2013 günü oy birliği ile karar verildi.