YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/5287
KARAR NO : 2011/7738
KARAR TARİHİ : 21.06.2011
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptal tescil davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 19.08.2010 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı gerçek kişiler tarafından istenilmekle, tayin olunan 21.06.2010 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davacı …, …, … ile karşı tarftan, Hazine vekili Avukat … geldiler başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, … köyü 146 ada 206 parsel sayılı 1217 Hektar 3574 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, orman niteliği ile adına Hazine adına tesbit edilmiştir. Davacı gerçek kişilerin, bir kısmı vergi kaydı ve zilyetliğe, bir kısmı tapu kayıtlarına dayanarak bu parselin çeşitli bölümlerinin kendilerine ait tarım alanı olduğu iddiasıyla dava açmışlardır. Mahkemenin 12.01.2004 gün ve 2003/4-1 sayılı, davanın kabulüne ve dava konusu parselin 9, 11 ve 13 nolu bölümlerinin …, 6, 7, 8, 10 ve 12 nolu bölümlerinin ise 1/2 hissesinin …, 1/2 hissesinin … adına tapuya tesciline ilişkin kararı, katılan … ve … ile Orman Yönetimi, Hazine ve Belediye Başkanlığı tarafından temyiz edilmiş,
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 29.05.2007 gün ve 2007/5707 7146 sayılı kararında özetle; “Çekişmeli … köyü 146 ada 206 parsel sayılı taşınmazın, orman niteliği ile Hazine adına tespit edildiği, Belediye Başkanlığının tespit maliki olmadığı, kadastor tesbitine itiraz davalarında davalı sıfatının tesbit malikine ait olduğu, Bu nedenle, Belediye Başkanlığı aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddi gerektiği, Katılan gerçek kişiler, Orman Yönetimi ve Hazinenin temyiz itirazları yönünden, 146 ada 206 parsel, 1217 Hektar 3574 m2 yüzölçümünde geniş bir orman parseli olduğu, Davacıların bu parselin bilirkişi krokisindeki 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12 ve 13 nolu bölümlerine karşı tapu kaydına dayanarak dava açtıkları, Mahkemece davacıların tutunduğu tapu kayıtları yerinde uygulanıp kapsamları belirlenmeden bu yerlerin gerçek kişiler adına tesciline karar verildiği, aynı parselin bilirkişi krokisindeki 1, 2, 3, 4, 5, 14, 15 ve 16 nolu yerler hakkında mahkemenin 2001/62 E. sayılı dosyasında … ve arkadaşları tarafından açılan davada o bölümlerin orman ve orman içi açıklığı olduğu belirlendiğinden davanın reddine karar verildiği, temyize konu davanın dinlenebilmesi için davacı ve katılanların dayandığı tapu kayıtlarının sınır ve miktar olarak dava edilen bölümlere uyduğunun kesin olarak belirlenmesi gerektiği, çünkü, dava edilen bölümlerin dört hududu kesinleşen orman parseli ile çevrili olduğundan 6831 sayılı Yasanın 17/2. maddesi kapsamında orman içi açıklığı niteliğinde olup, bu tür yerlerin öncesi orman olmasa dahi kişiler adına özel mülk olarak tescil olanağının bulunmadığı, Bu nedenle; mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında yeniden belirlenecek bilirikişiler aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte,
çekişmeli taşınmaz bölümleri birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmesi; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Yasalar karşısındaki durumunun saptanması; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğunun düşünülmesi; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresinin incelenmesi; çekişmeli taşınmaz bölümlerinin eski tarihli memleket haritasında konunun yöntemince işaretlenmesi, bilirkişilere uygulamayı gösteren memleket haritası ile pafta çakıştırılmak suretiyle kroki düzenlettirilmesi, taşınmazların asıl kapsamının orman olması halinde tapu kaydının 4785 sayılı Yasa karşısında hukuki değeri olmayacağından tapu kaydının uygulanmasına gerek olmadan davanın reddine karar verilmesi.yapılan araştırma sonucunda dava edilen bölümlerin orman sayılmayan yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde davacı ve katılanların tapu kayıtlarının ilk oluşumundan itibaren getirtilip uygulanarak 3402 sayılı Yasanın 20/c, 21 ve 32/3. maddeleri gereğince yüzölçümüne değer verilerek kapsamının belirlenmesi, tapu kaydı maliklerinden ya da mirasçılarından 3402 sayılı Yasanın 13/B-b maddesindeki koşullarla satın alanlar varsa bu konuyu iddia eden katılanlardan delilleri sorulup toplanması, tapu kayıt malikleri ile davacıların irsen ya da akden bağlantılarının saptanması bakımından ölen kayıt maliklerinin veraset ilamları istenmesi, tüm deliller toplanarak ve yine 2001/62 E. sayılı dosyadaki deliller de gözönünde bulundurularak oluşacak sonuca göre bir hüküm kurulması” gereğine değinilelerek BOZULMUŞTUR.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda bu kez tatlar Belediyesi aleyhine açılan davanın husumetten REDDİNE, davacı gerçek kişilerin davasının REDDİ ile çekişmeli tatlar beldesi 146 ada 206 sayılı parselin fen bilirkişi Şükrü Mercimek tarafından düzenlenen 19.08.2010 günlü rapor ve krokide belirtildiği gibi, 12.01.2004 gün ve 2003/4-1 sayılı hükümde yer alan 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12 ve 13 nolu bölümlerin aynı miktar ve orman niteliğiyle tesbit gibi Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacılar …, … ve … (duruşmalı) ile davalı Hazinetarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Yasanın 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı içinde bırakılmıştır.
Mahkemece bozma kararına uyularak, eski tarihli memleket haritası, amenjman planı ve hava fotoğraflarının uygulanmasına dayalı araştırma, inceleme ve keşif sonucu düzenlenen uzman bilirkişi raporuyla çekişmeli parselin öncesi itibariyle orman sayılan yerlerden olduğu gibi, eylemli olarak orman içindeki küçük orman içi açıklıkları olduğu, davacı tarafın tutunduğu tapu kaydının çekişmeli taşınmaz bölümlerini kapsamadığının belirlendiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, orman bilirkişi raporuna ekli memleket haritasında çekişmeli parselin dava edilen bir çok bölümü yeşil orman alanına denk gelecek şekilde işaretlendiği halde, dava edilen bir kısım taşınmazın ise memleket haritasında beyaz ile renklendirilmiş, ormansız açık alanda işaretlenmiş,
Davacı tarafın tutunduğu Mart 1330 tarih 52 numaralı tapudaki … tarlası, Bıçakçı tariki ve Kandil Tariki gibi sınrılar, Mart 1330 tarih 53 numaralı tapudaki … tarlası, aynı tairh 54 numaralı tapudaki Kandil Pınarı ve Kandil Tariki, Mart 1330 tarih 55 numaralı tapudaki Kandil Tariki Mart 1330 tarih 56 numaralı tapudaki … tarlası gibi sınrılar bulunduğu, bu sınırlardan kandil yol sınırnın ve kandil pınarı sınırının yerel bilirkişiler tarfından gösterildiği, bu halde bu tapuların bilinmeyen sınırları konusunda taraflara tanık dinletme olanağı verilmeden, tapu kayıtlarının buraya uymadığı söylenemez.
Orman sınırlandırılması yapılmayan veya sınırlandırılmanın ilk olarak yapıldığı yerlerde, bir yerin orman niteliğinin ve hukuki durumunun 3116, 4785, 5658, 6831 sayılı Yasa hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. 3116 sayılı Yasa ile sadece hangi nitelikteki taşınmazların devlet ormanı sayılacağını göstermiş ve devlet ormanlarının kadastrosunun yapılmasını öngörmüştür. 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Yasanın 1. maddesi gereğince 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar devletleştirilmiş, devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Yasa ile iadeye tabi tutulmuş ve iadenin koşulları aynı yasada gösterilmiştir.
Devletleştirilen ve iadeye tabi olmayan ormanlara ait tapu kayıtları hukuki değerlerini yitirirler. 6831 sayılı Yasanın 3373 sayılı Yasa ile değişik 1/F maddesi, öncesi orman olmayan taşınmazlar bakımından söz konusu olabilir.
Gerek 26.05.1958 tarihli Orman Tahdit ve Tescil Talimatnamesinde gerekse 25.06.1970 günlü Resmi Gazetede yayımlanan 31.05.1970 gün ve 531 sıra no’lu Orman Tahdit ve Tescil Yönetmeliğinin 33/3 ve 19.08.1974 günlü Resmi Gazetede yayımlanan 25.07.1974 tarihli Orman Kadastro Yönetmeliğinin 40/A ve 30.05.1984 günlü Resmi Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 30/1 ve 02.09.1986 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 23/1 ve 15.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 26/a maddesinde “… 6831 Sayılı Yasanın 17. maddesinde yer alan orman içinde bulunan doğal olarak ağaç ve ağaççık içermeyen, genel olarak otsu bitki veya bazı durumlarda yer yer odunsu bitkiler içeren açıklıkların orman olarak sınırlandırılacağı” öngörülmüştür.
6831 sayılı Yasanın 17. maddesi, orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat yapılmasına, hayvancılık amacı ile ağıl yapılmasına, bu kesimlerin özel mülke dönüşmesine izin vermez.
6831 sayılı Yasa, madde: 17/1-2
Devlet ormanları içinde bu ormanların korunması, istihsal ve imarı ile alakalı olarak yapılacak her nevi bina ve tesisler müstesna olmak üzere; her çeşit bina ve ağıl inşaası ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması ve tarla açılması, işlemesi, ekilmesi ve orman içinde yerleşilmesi yasaktır.
Devlet ormanlarının herhangi bir suretle yanmasından veya açıklıklarından faydalanılarak işgal, açma veya herhangi şekilde olursa olsun kesme, sökme, budama veya boğma yollarıyla elde edilecek yerlerle buralarda yapılacak her türlü yapı ve tesisler, şahıslar adına tapuya tescil olunamaz. Buralara doğrudan doğruya orman idaresince el konulur. Yanan orman alanlarındaki her türlü emval Orman Genel Müdürlüğünce değerlendirilir (17/06/2004 gün ve 5192 sayılı Yasa ile değişik hali). Bu tür yerlerin 15.07.2004 günlü Resmi Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 26/a maddesi gereğince orman olarak sınırlandırılması gerekir.
Yasa koyucu ayrı bir kavram oluşturmuş ve hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat ile özel mülke dönüşme yolunu kapamıştır. Bu itibarla, dava konusu taşınmazın memleket haritasında açık alanda gözükmesi bu olguyu değiştirmez. Etrafı ormanla çevrili olan taşınmazlar, özel mülke dönüşüp tarım ve inşaata açıldığında orman bütünlüğünün bozulacağı tartışmasızdır. Dairemizin bu yoldaki kararları Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ve yerleşik kararlar halini almıştır [Y.H.G.K.’nun 10.12.1997 gün ve 1997/20-830/1034, 10.12.1997 gün ve 1997/20-808/1039, 22.10.2003 gün ve 2003/20-665/614 sayılı ve yine orman kadastrosunun kesinleştiği tarihten sonra 20 yıldan fazla süre geçse dahi orman içi açıklık konumunda olan taşımazların zilyedlik yoluyla kazanılamayacağı konusundaki 11.10.2004 gün ve 2004/7-531-582 sayılı kararları].
Ayrıca; orman içi açıklık ve boşluklar ile orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan funda ve makilik alanlar, yasa gereği orman sayıldığı için, 15.07.2004 günlü Resmi Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 26. maddesinin (a) ve (j) bentleri gereğince Devlet Ormanı olarak sınırlandırılması öngörülmüştür. Bu tür yerler zilyetlik yolu ile kazanılamaz ve özel mülk olarak taupya tescil edilemez.
Ancak; 6831 sayılı Yasanın yürürlüğünden once tapuya kayıt edilen yerlerin 4785 sayılı yasa kapsamında devletleştirilip devletleştirilmediği, devletleşen yerlerden değilse tapu kaydının hukuki değerini koruyup korumadığı yöntemince araştırılmalıdır.
O halde; mahkemece, dayanak tapu kayıtlarının ilk oluşumundan itibaren evrakı müsbitelerini içeren tüm tesis ve tedavülleri, dayanak tapu kaydının revizyon gördüğü tüm parsel tutanakları, komşu parsel tutanak ve dayanakları, T.K.G.Müdürlüğü ve yerel tapu idaresi ile Kadastro Müdürlüğünden, yine en eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir harita mühendisi veya olmadığı takdirde bir tapu fen elemanından oluşacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli parsein dava konusu edilen bölümlerine ve çevre araziye de uygulanmak suretiyle, dava edilen bölümlerin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 Sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı; öncesi orman olan bir yer üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli; dayanak tapu kaydı değişebilir sınırları içerdiğinden, yöntemince zemine uygulanıp, 3402 sayılı Yasanın 20/C ve 32/3 maddeleri gereğince yüzölçümüne değer verilerek kapsamı belirlenmeli; tapu kaydı kapsamındaki asıl taşınmaz, orman veya ormandan açma değilse, miktar fazlasının sınırda bulunan eylemli ormandan açma yapılarak kazanıldığı, tapu kaydı kapsamında kalmayan ve etrafı çepeçevre orman ile çevrili küçük açıklıkların orman içi açıklığı olduğu ve özel mülkiyete konu edilemeyeceği kabul edilmeli; tüm deliller birlikte değerlendirilip, oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, bozma gerekleri karşılamayan eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz eden davacı gerçek kişiler ile davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, gerçek kişilereden peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, davacılar Yargıtaydaki duruşmada kendilerini avukat ile temsil ettirmediklerinden yararlarına avukatlık ücretine hükmetmeye yer olmadığına 21/06/2011 günü oybirliği ile karar verildi.