Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2011/4638 E. 2011/9343 K. 14.07.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/4638
KARAR NO : 2011/9343
KARAR TARİHİ : 14.07.2011

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar ile davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2008/11744-18262 sayılı 23.12.2008 günlü bozma kararında özetle: “Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki;mahkemece karara dayanak alınan uzman bilirkişi raporunda ,fen bilirkişisi krokisinde A ile gösterilen kısmın orman tahdit sınırları içinde kaldığı, (B) ile gösterilen kısmın orman tahdit sınırları dışarısında kaldığı, A ve B ile gösterilen bölümlerin benzer olup üzerinde çapları 35-50 cm arasında değişen, 40-50 yaşlarında karaçam ve meşe ağaçlarının bulunduğu, her iki kısmın toprak yapısı ve bitki örtüsü itibariyle eylemli orman niteliğinde olduğu belirtilmiş ise de çekişmeli taşınmazın orman tahdidine göre konumunun Yargıtay denetimine olanak verecek biçimde gösterilmediği için denetlenememektedir. Bundan ayrı fen bilirkişisinin rapor ve krokisinde 131 ada 392 nolu parselden ayrılarak davacılar adına tespit edilen 131 ada 299 sayılı parsele eklenilmesi istenilen ve fen bilirkişisi raporunda (A) ve (B) harfleri ile gösterilen kısımların tespit esnasında 131 ada 392 sayılı orman parseli sınırları içersinde kaldığının belirtildiği,davacı gerçek kişilerin adına tespit edilen 131 ada 299 parselin dayanağı olan 26/11/1997 tarih 3 nolu tapu kaydının edinme nedeni olan tescil ilamının ekindeki krokinin ölçekli ve uygulanabilir nitelikte olmasına rağmen fen bilirkişi krokisinde gösterilen tapu kapsadığı alan ile tapu kaydının dayanağı olan kroki ile şekil olarak benzemediği, davacı gerçek kişilerin dayanak tapularının kapsadığı alanını daha fazla olmasına rağmen kadastro çalışmasında eksik tespit edildiğini, eksikliğin 392 parselde kaldığını ileri sürerek dava açtıklarına göre,tapu kaydı krokili ise öncelikle krokinin kapsadığı alanın tapu kapsamı sayılması gerektiği gözetilmeksizin yetersiz uygulamaya, incelemeye ve yargıtay denetimine açık olmayan yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulamaz.
1) Bu nedenle; öncelikle mahkemece, dava konusu taşınmazlara kuzey yönden komşu 296, 297 ve 298 parsel sayılı taşınmazlara ait kadastro tespit tutanağı ile varsa dayanağı kayıtlarının,tutanakları kesinleşmiş ise tapu kayıtlarının iktisap nedeni ve tarihi yazılı olarak,tapu kaydı kadastro tespitine itiraz davası sonucunda hükmen oluşmuş ise hüküm dosyaları ile birlikte getirtilerek dosya içine konmalıdır.
2) Dosya keşfe hazır hale getirildikten sonra,önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek üç mühendis ve bir harita mühendisinden veya olmadığı
takdirde iki harita mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 6831 sayılı Orman Yasasına Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Yasanın 2/B Maddesinin uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar göz önünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre davaya konu taşınmaz ile her iki köydeki komşu parsellerin tahdide göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek yine, orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası, kesinleşen orman kadastrosu, varsa aplikasyon ve 2/B madde uygulama haritalarının ölçekleri kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de bu haritaların ölçeğine bilgisayar ortamında (… veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra, bu haritalar birbiri üzerine ablike edilerek düzenlenecek bu haritalarda komşu ve yakın komşu parsellerin birlikte gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmelidir
3) Yine mahkemece yapılacak keşifte,davaya konu taşınmazın tespit dayanağı tapu kaydı, yerel bilirkişiler ve fen ehli aracılığı ile çevre parsellerin dayanakları ile denetlenerek 3402 sayılı yasanın 20/c, 21 ve 32/3 maddesi gereğince sabit sınırdan başlamak suretiyle yöntemince çevresine uygulatılmalı, dayanak tapu kaydının tescil krokisinin uygulanabilir olduğu gözetilerek kroki çapına itibar edilmek suretiyle kapsamı duraksamaya yer vermeyecek biçimde belirlenmeli,kapsam belirlenirken tapunun dayanağı tescil krokisinde sarı ve kırmızı renkte gösterilen bölümlerin tescil krokisinin kapsamı dışında kaldığı yine, yeşil ve mavi ile gösterilen alanların tescil krokisi içinde kaldığı ancak C ile gösterilen bölüm kroki içinde ise de komşu 300 parsel sayılı taşınmazın içinde kaldığı ,yine yapılan uygulamada davacı gerçek kişi adına tespit edilen … köyü 131 ada 299 parsel sayılı taşınmaz içinde kalıp da orman sınırı içinde veya orman niteliğinde olduğu saptanan ancak tapu kaydının dayanağı tescil ilamı krokis kapsamında kalmayan yer için orman yönetimi ve hazinenin her zaman dava açabileceği gözetilmelidir.
4) Kabule göre ise yerel mahkemece hüküm yerinde her ne kadar … Köyü 131 ada 392 parsel sayılı taşınmaz orman niteliği ile hazine adına tescilli olduğundan bu parsel yönünden karar verilmesine yer olmadığına denmiş ise de,davacılar tarafından süresi içinde açılan dava ile bu parselin krokide A ve B harfi ile gösterilen kısımları dava konusu edildiğinden, kadastro tespit tutanağının kesinleşmeyeceği,her nasılsa tutanağının kesinleştirilerek tapuya tescil edilmiş olmasının hukuki sonuç doğurmayacağı nedeniyle … Köyü 131 ada 392 parsel sayılı taşınmaz hakkında sicil oluşturulmamasının doğru olmadığı ” gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüne ve dava konusu … Köyünde bulunan 152 ada 392 nolu parselin tespitinin iptaline, fen bilirkişi raporunda A ve B harfleri ile gösterilen alanların ifraz edilerek 131 ada 299 sayılı parsele eklenmesine ve eklenen alanla birlikte 131 ada 299 nolu parselin 1/3’er pay oranında davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline, kalan kısmın orman niteliğiyle Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden, davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından ise esasa yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraz istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 1967 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 2003 yılında yapılıp dava tarihinde kesinleşmeyen aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır.
İncelenen dosya kapsamına göre; dosyada birden fazla fen bilirkişi raporu olduğu halde mahkemece hangi fen bilirkişi raporunun hükme esas alındığı belirtilmemiş, 152 ada 392 nolu parselden ifrazı ile 152 ada 299 nolu parsele eklenmesine karar verilen (A) ve (B) ile gösterilen bölümlerin yüzölçümleri ve bu bölümler çıktıktan sonra 152 ada 392 nolu orman parselinin kalan kısmı yazılmamış, davacılardan … davanın devamı sırasında 09.07.2010’da vefat ettiği, geriye mirasçı olarak diğer davacı olan çocukları … ve … kaldığı halde ölü kişiye pay verilmiştir. Bu hali ile hüküm infaza elverişli olmadığından bozma nedenidir.
Kabule göre de; davalılar Hazine ve Orman Yönetimi yasal hasım olmadıkları halde yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılması ve leyhlerine vekalet ücreti takdir edilmemiş olması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı gerçek kişiler ile davalılar Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının gerçek kişilere ve Orman Yönetimine iadesine 14/07/2011 gününde oybirliği ile karar verildi.