Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2011/4605 E. 2011/8637 K. 04.07.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/4605
KARAR NO : 2011/8637
KARAR TARİHİ : 04.07.2011

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı … Yönetimi, … köyü 176 ada ve 457 parsel sayılı taşınmazın yörede 1975 tarihinde yapılan ve 16.08.1990 tarihinde kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kaldığını, davalı adına olan tapu kaydının iptali ve orman niteliği ile Hazine adına tescilini istemiştir Mahkemece, 3402 sayılı Yasanın 12. Maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin 25/02/2009 gün ve 5841 sayılı Yasanın 2.maddesi ile 3402 sayılı Yasanın 12. maddesinin 3.fıkrasına eklenen hüküm ile devlet veya diğer kamu tüzel kişilerin dahil tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanacağı düzenlemesi yapıldığı gerekçesiyle davanın REDDİNE karar verilmiş, hüküm Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalan tapu kaydının iptal ve tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 13 Numaralı Orman Kadastro Komisyonuna bağlı 2 nolu Ekip tarafından 1975 yılında yapılmış ve ekip çalışmaları 17.09.1976 tarihinde ilan edilmiş, bu çalışmalara itirazlar nedeniyle orman kadastrosunun kesinleşmediği yerlerde orman kadastrosu ve 3302 Sayılı Yasa ile değişik 6831 sayılı Yasanın 2/B uygulaması 17 Numaralı Orman Kadastro Komisyonu tarafından 1987 ila 1989 yıllarında yapılmış, sonuçları 13.04.1989 tarihinde ilan edilmiştir.
… Köyünde 1991 yılında yapılıp, 28.12.1992 ila 27.01.1993 tarihlerinde ilan edilerek kesinleşen kadastroda, çekişmeli 176 ada 457 parsel sayılı 3887,50 m² yüzölçümündeki taşınmaz… adına tesbiti yapılmış ve itirazsız kesinleşerek tapuya tescil edilmiş, 12.04.2007 tarihinde satış ile davalı adına tapuya kayıt edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli parselin kadastro tesbitinin askı suretiyle ilanını takiben 3402 sayılı Yasanın 12/3 Maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş ve çekişmeli parsellerin kadastro tesbitlerinin kesinleşmesinden sonra 3402 sayılı Yasanın 12/3 maddesinde öngörülen hak düşürücü süreler geçmişse de; 5841 sayılı Yasanın 2. Maddesiyle değişik 3402 sayılı Yasanın 12. maddesine eklenen üçüncü tümcesinde yer alan “iddia ve taşınmazın niteliğine…”ibaresiyle, 5841 sayılı Yasanın 3. Maddesiyle 3402 sayılı Yasaya eklenen geçici 10. Maddesinin tamamı, Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarih 2009/31 Esas 2011/77 sayılı kararı ile iptal edildiğinden, bu madde ve ibarenin, uygulamasından doğacak sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararların önlenmesi ve iptal
kararının sonuçsuz kalmaması için kararın Resmi Gazete’de yayımlanacağı güne kadar YÜRÜRLÜĞÜNÜN DURDURULMASINA ilişkin kararının, 02 Haziran 2011 günlü ve 27952 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdiği, bu iptal kararından sonra 3402 sayılı Yasanın 12/3 maddesinin Kamu mallarına ilişkin davalarda değil, Devlet veya diğer Kamu Tüzel Kişileri tarafından özel mülk savıyla açılan davalarda uygulama olanağı bulacağı (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.06.2011 gün ve 2011/1-36 Esas ve 2011/390 Karar sayılı kararı da aynı yöndedir.), somut olayda, çekişmeli taşınmazın devlet ormanı niteliği ile Hazine adına tapuya tescili talep edildiğinden ve kamu malı devlet ormanı iddiasıyla dava açıldığından 3402 sayılı Yasanın 12/3 maddesinin uygulama olanağının bulunmadığı hususları gözetilerek, mahkemece yargılamaya devam edilip, işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı … Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 04/07/2011 gününde oybirliği ile karar verildi.