YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/4299
KARAR NO : 2011/5445
KARAR TARİHİ : 03.05.2011
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVALILAR : …-…
Taraflar arasındaki tapu iptal tescil davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 03.12.2010 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı tarafından istenilmekle, tayin olunan 03.05.2011 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden taraf gelmedi, karşı taraftan Hazine vekili Av. … geldi, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip,
B A Ş L I K
Davacı Hazine 15.10.2010 tarihli dava dilekçesiyle Malatya ili, … ilçesi, … köyünde bulunan 162 ada 72 sayılı parselin yörede 1985 yılında yapılıp 0.203.1988 ila 02.09.1988 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 6831 sayılı Yasanın 2/B madde uygulamasında Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, tapu kaydının iptali ve Hazine adına tapuya tescili iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece davanın KABULÜNE, çekişmeli … köyü 162 ada 72 sayılı parselin davalı adına olan tapu kaydının iptaline ve tarla ve kayısı bahçesi niteliğiyle davacı Hazine adına tapuya tesciline, kütüğün beyanlar hanesine taşınmazın 6831 Sayılı Yasanın 2/B maddesi gereğince orman rejimi dışan çıkan yer olduğunun belirtilmesine karar verilmiş, hüküm davalı gerçek kişiler tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava kesinleşen orman kadastrosu sınırları içindeyken yine, kesinleşen 6831 sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması sonucu Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan parselin tapu kaydının iptal ve tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu ve 6831 sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması 1985 yılında yapılıp, 02.03.1988 ila 02.03.1988 tarihlerinde ilanı takiben kesinleşmiştir.
… köyünde 1989 yılında yapılıp 27.08.1990 ila 26.09.1990 tarihlerinde ilan edilen genel kadastroda 162 ada 72 parsel sayılı 23200 m2 yüzölçmündeki taşınmaz, ham toprak niteliğiyle belgesiz Hazine adına tesbit edilmiş, Davacılar …, … ve …18.09.1990 tarihli dilekçe ile 72 sayılı parselin, kendi adlarına tesbit edilen aynı ada 57 sayılı parsel ile bir bütün olduğu ve yararlarına zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu, 72 sayılı parselin tesbitinin iptali ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle 57 parsel ile birleştirilerek adlarına tescili istemiyle dava açmışlardır. Kadastro Mahkemesince yapılan araştırma, inceleme, keşif ve keşifte dinlenen yerel bilirkişi beyanı ve keşif günkü bulgulara dayalı olarak ziraat uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen raporla, çekişmeli parselin davacılar tarafından kaysı ağaçları ve diğer bir kısım meyve ağaçları dikilerek bahçe haline getirildiği, %5 eğimli kadim tarım alanı olduğu, davacılar yararına zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluştuğunun belirlendiği gerekçesiyle, davanın kabulüne, çekişmeli 162 ada 72 sayılı parselin Hazine adına olan tesbitinin iptaline ve bahçe niteliğiyle davacılar adına tapuya tesciline ilişkin 19.11.1991 gün ve 1990/106-302 sayılı kararı, Hazine temyizi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 26.09.1994 gün ve 1992/3956-8347 sayılı kararı ile onandıktan sonra kesinleşmiş ve davacılar adına tapuya kayıt edilmiştir.
Davacı … tarafından davalı sıfatıyla … ve … alayhine 16.09.1997 tarihinde açtığı tapu iptal tescil davasının kabulüne ve parselin bilirkişi … Bulut tarafnıdan düzenlenen krkide kırmızı le gösterilen 5140 m2 bölümünün davalar adına olan tapu yadının iptaline ve davacıya ait aynı ada 59 sayılı parsel ile birleştirilmesine, aynı krokide arkı da içine alacak biçimde 72 sayılı parselin yüzölçümünün 18060 m2 olarak belirlenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, ilişkin … Asliye Hukuk mahkemesinin 08.11.2000 gün ve 1999/159-247 sayılı kararının kesinleşmesiyle 162 ada 72 sayılı parsel 18060 m2 kayısı bahçesi olarak …, … ve … … adlarına 1/3 er kayıt edilmiş, 23.08.2002 tarihinde … yapı … ve … … intikal etmiştir.
Kesinleşmiş orman kadastro haritasının uygulanmasına dayalı araştırma, inceleme ve keşif sonucu düzenlenen uzman orman bilirkişi raporuyla, dava konusu taşınmazın, 1985 yılında yılında yapılıp 1988 yılında kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B uygulamasında, 6831 sayılı Yasanın 2/B uygulamasıyla Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılmasına ilişkin işlemin kesinleştiği, eylemli olarak % 2-4 eğimli kayısı bahçesi olduğu belirlenip, bu işlemler göz önünde bulundurulmadan, 1990 yılında yapılıp 27.08.1990 ila 26.09.1990 tarihinde ilan edilen genel kadastroda ham toprak olarak Hazine adına tesbit edildiği, … ve arkadaşlarının kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle adlarına tescili için açtıkları davanın yerel bilirkişi beyanları ve ziraat uzmanı bilirkişi raporuyla çekişmeli taşınmazın kaysı bahçesi olarak kullanılan tarım alanı olduğu ve davacılar yararına zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğunun belirlendiği gerekçesiyle bu kişilerin açtığı davanın kabulüne ilişkin Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.11.1991 gün ve 1990/106-302 sayılı kararının kesinlemesiyle gerçek kişiler adına tapuya tescil edildiği belirlenip, Asliye Hukuk Mahkemesinin sözü edilen kararının, kesinleşmiş orman kadastro ve 2/B uygulamasına ilişkin tutanak ve haritalarının uygulanmasına dayalı olmadığı, hukuki olay daha doğrusu dava sebebi farklı olduğundan, H.Y.U.Y. sının 237 maddesi ve 3402 sayılı Yasanın 34. maddesi gereğince kesin hüküm olarak kabul edilemeyeceği,
Çekişmeli taşımaz, 1988 yılında yapılan ve kesinleşen orman kadastrosunda 6831 sayılı Yasanın 2/B uygulamasıyla Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı halde, arazi kadastro ekiplerince bu durum göz önünde bulundurulmadan ikinci kez kadastrosunu yaparak o tarihte kesinleşmiş 2/B uygulaması kapsamında kalmaya devam eden taşınmaz hakkında sicil oluşturduğu 3402 sayılı Yasanın 22/1. maddesi hükümlerine göre ” Evvelce tespit, tescil veya sınırlandırma suretiyle kadastrosu veya tapulaması yapılmış olan yerlerin yeniden kadastrosu yapılamaz. Bu gibi yerler ikinci bir defa kadastroya tabi tutulmuşsa, ikinci kadastro bütün sonuçlarıyla hükümsüz sayılır ve Türk Medeni Kanununun 934 üncü maddesine göre işlem yapılır. Süresinde dava açılmadığı takdirde, ikinci defa yapılan kadastro, tapu sicil müdürlüğünce re’sen iptal edileceği”, bu nedenle orman kadastrosundan sonra yapılan kadastronun ikinci kadastro olması nedeniyle TMY’nın 1026 (EMY. 934, İsviçre MY. 976) maddesi hükmüne göre iptal edilmesi gerektiği, 3402 sayılı Yasanın 12/3. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü sürenin ikinci kadastronun bulunduğu hallerde uygulanamayacağı, Ancak 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16. maddesi ile getirilen 3402 sayılı Yasanın 36/A maddesinde “Kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dahil, yargılama giderine hükmolunmaz.” ve 17. maddesi ile eklenen geçici 11. maddesine göre; “bu Kanunun 36/A maddesi hükmü, henüz infaz edilmemiş yargı kararlarındaki vekâlet ücreti dâhil yargılama giderleri için de uygulanır.” hükmü gereğince davalılar aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değil ise de; bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir. Bu sebeple hüküm fıkrasında yer alan vekalet ücreti ve yargılama giderlerine yönelik iki, üç ve dördüncü paragraflarının hükümden çıkartılarak bunun yerine “6099 sayılı Yasa ile getirilen 3402 sayılı Yasanın 36/A maddesi gereğince yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, davacı
lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına” cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün H.Y.U.Y.’nın 438/7. maddesine göre bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, 825.00.-TL avukatlık ücretinin davacı taraftan alınarak duruşmada kendini vekille temsil ettiren Hazineye verilmesine, aşağıda yazılı onama harcının gerçek kişilere yükletilmesine 03/05/2011 günü oybirliğiyle karar verildi.